1957 yılında, Malatya’nın Yeşilyurt ilçesinde doğdu. Mesleğe
1985 yılında iki tabela üretimi ile başladı. Yücel Bilgisayar’ın 150x400
ebatlarındaki tabelasını Yeşilyurt’ta bulunan evinde, 15 gün boyunca şablonları
cetvellerle çizerek, fırçalarla gölgelendirerek ve jiletlerle keserek yaptı.
Zor şartlar altında mesleğe başlayan Kınacı, dönem içerisinde Malatya’nın önde
gelen ustalarından birisi olmayı başardı.
Sonraki yıllarda büyük ve küçük ölçekli pek çok firma ile
çalışan ve halihazırda kendi iş yerlerini açan zamanın çıraklarını yetiştiren
Kınacı, 2008 yılına dek bir çok firma ile ortaklık kurdu.
2008 yılında Kaan Kınacı Reklam adıyla kendi iş yerini açtı.
Mahmut Usta ve kendisi olmak üzere 2 kişi olarak başladıkları dükkan, zamanla
10 çalışan sayısına ulaştı ve bu şekilde devam etti. Bu esnada Malatya’daki ilk
baskı makinasını alan Kaan Kınacı Reklam, CNC, Plotter ve İstanbul Reklam’dan
aldığı baskı makinası ile ekipmanlarını arttırdı.
Abdulaziz Kınacı, 2016 yılında dükkanını devrederek kendi
isteğiyle emekliye ayrıldı.
06.01.1958 tarihinde Siirt’in Eruh ilçesinde doğdu. 1971 yılında Siirt’te, bir sokak tabelasında gördüğü Yılmaz Güney'in fotoğrafından etkilenerek, 13 yaşında resim çizim yapmaya başladı. Yaşı büyük olduğu için okula gitmek istemiyordu fakat yetim olduğu için komşularının baskısıyla okula başladı. Küçükken Kur'an okuyan ve 6 yaşında Kur'an'ı hıfzeden İpek, Kur'an sayesinde okuma yazmayı daha iyi öğrendi. Yaz aylarında inşaatta çalışan ve ekonomik zorluklardan dolayı arkadaşlarının yardımıyla 1971-74'te Merkez Ortaokuluna giden İpek’e, resim yeteneği çok iyi olduğu için fırça boya temin edip köhne bir yerde, Cumhuriyet Garajı’nda iş yeri açıldı. Bu dönem gündüzleri okuyup, akşamları da iş yerinde çalışarak hayatını sürdürdü.
1974'te Kıbrıs çıkarmasında yara alan "Yavuz Gemisi"ne yurdun her yerinden yardım yağıyordu. İpek de bir aylık gelirini bağışlayarak Yavuz Gemisi'ne katkıda bulundu. Bu yardımı o dönemki basında da yer aldı. 1975 yılında öğretmen lisesini kazandı ve öğretmen oldu. O dönem için 800 kişi arasında ikinci olarak önemli bir başarı elde etti. Mezun olduktan sonra ilk ataması kendi memleketi olan Yokuşbağlar Köyü’ne oldu. Seneler geçtikçe fırça dönemi yavaş yavaş bitti. O yıllarda birçok dev portreler çizdi. 12 Eylül darbe zamanında Siirt'in en yüksek binası olan 6 katlı bir binaya Kenan Evren'in resmini dev bir şekilde çizdi.
Hayatını gündüz okulda ders verip akşamları da iş yerinde fırça ile tablo yaparak geçiren İpek, her zaman öğretmenliğin çok kutsal bir meslek olduğunu düşündü ve mesleğini severek icra etti. 2018 yılında öğretmenlik mesleğine son noktayı koyarak emekli oldu. Özgen Pasajı’nda 44 yıl çalıştı fakat fırça mesleği teknolojiyle birlikte neredeyse bitme aşamasına geldi. Hala 30 yıllık fırçalarını saklayan İpek onları atmayı ve satmayı düşünmüyor. Geçmişte fırçalarıyla yaptığı tablolar sayesinde ailesini geçindiren İpek; dev portrelerin artık fırçayla değil de son model cihazlarla yapıldığını, makinelerin çıkmasıyla ve teknolojinin gelişmesiyle fırçaların tarih olduğunu düşünüyor.
1945 yılında doğdu. Mesleğe 1961 yılında başladı. 63 yılında Şanlıurfa’da reklam ve grafik atölyesi kurdu ve aynı dönemde resim çalışmaya başladı.
1967 yılında Önder Tabela adıyla yeni bir atölye açtı ve daha sonrasında 1970 yılından itibaren çalışmalarını İstanbul’da sürdürdü. 1971 yılında Urfa Ortaokulu’ndan mezun olarak eğitimine kaldığı yerden devam etti. 1980 yılında reklamcı olarak Fransa’yı ziyaret etti, oranın sanat ortamını gözlemleme ve deneyimle şansı yakaladı. Sonrasında sanat çalışmalarını ilerletti ve eserleriyle Şanlıurfa ve Mardin’de karma sergilere katıldı.
Abdurrahman Birden, çalışmalarını halen Şanlıurfa’daki atölyesinde sürdürmektedir.
1945 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlk tabelasını 1964 yılında, ortaokulun son sınıfında iken “Derya Kitapevi” için yaptı. 1964 yılında Şanlıurfa’da reklam ve grafik atölyesi kurdu.
1966 yılında Mersin Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. 1967 – 1992 yılları arasında Şanlıurfa’da ilköğretim okullarında sınıf öğretmenliği ve idarecilik yaptı. Öğretmenlik mesleğinin yanında tabelacılık mesleğini yarı zamanlı olarak devam ettirdi.
1991 yılında Şanlıurfa’da Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Çevre Sanatçıları Atölyesi’nde resim çalışmaya başladı.
Abdurrahman Polat, tabelaları büyük emek harcayarak resimli olarak yapıyordu. Muhtelif zamanlarda Abdurrahman Birben ve Nihat Kürkçüoğlu ile beraber çalıştı.
O yıllarda sanatla uğraşan, fırça ile tabela ve resim yapan ustalar dayanışma içinde yardımlaşarak çalışırlardı. Tabelanın yanı sıra camii süslemeleri de yapılırdı. Abdurrahman Polat’ın, Vali Alpaslan Karaca ve Dergah Camii süslemelerinde emekleri oldu. Tabelanın yanı sıra o dönemlerde bir Şanlıurfa geleneği olarak Hacca gidenlerin evlerinin kapılarına süslemeler yaptı. Bazen elektrik olmadığı için geceleri fanus denilen lambalarla evlerin içini, eyvanını ve duvarlarını süsledi.
Emekli olduktan sonra hüsn-ü hat yazmaya ağırlık verdi. Hat sergileri açtı. Tesbih Sanatı kurslarında yarışmalara katıldı.
Son dönemlerde, gelişen teknolojiye rağmen Şanlıurfa Şıra Pazarı’nın 100 civarında tabelasını arkadaşı Osman Kaya ile birlikte fırça ve boya ile yazdı.
Başta Şanlıurfa olmak üzere İstanbul ve İzmir’de karma sergilere katıldı.
1992 yılında emekli olan Abdurrahman Polat, resim, hüsn-ü hat, grafik ve reklam çalışmalarını Şanlıurfa’daki atölyesinde sürdürmektedir.
1950 yılında İstanbul’da doğdu. 1966 yılında açıkhava reklam sektörüne emek istihdam ederek başlayan yolculuğu 1997 yılına kadar tabela üreticisi olarak devam etti. Gama Reklam’da yapmış olduğu çalışmaları ve patronu Sayın Mehmet Özbakır’ın etkisini hiç unutmadı.
1973 yılında evlenen Adil Aydoğan, Gama Reklam’dan ayrıldıktan sonra 1974 yılında Ali Sür ve Güner Söğütlü ile birlikte Kent Reklam’ı kurdu. 1989 yılında A&A Reklam’ı kurup Kent Reklam ile üretim faaliyetlerini yürütürken A&A Reklam ile satış ve pazarlama faaliyetlerini sürdürdü. 1991 yılında, Cüneydi Opak ve Nejat Özak ortaklığında Teknotan’ı kurdu. Folyo ve makine ithalatları gerçekleştiren Teknotan, 2001 yılında serigrafi baskıda kullanılan en son teknoloji ürünü makinaları ithal ederek Türkiye’de büyük ebat baskıyı başlattı. Teknotan 2300m2 kapalı alanda uzmanlaşmış kadro ve sürekli yenilenen ekipmanlarla günde 10000m2 (4 renk) baskı yapabilme kapasitesi ile faaliyetini sürdürdü. Adil Aydoğan 1998 yılında Oracal A.Ş.’nin kurucu ortakları arasında yer aldı. 2001 yılında ise Nac Digital Group’un kurucu ortağı oldu.
Sektörde her zaman ilkleri gerçekleştiren Adil Aydoğan, 2004 yılında Eurotech firması ile yola çıkıp Türkiye’nin ilk dijital baskı makinesi üreticisi oldu, 30’un üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştirdi. 2006 yılında Türkiye’deki ilk dijital baskı mürekkebi olan Stetjet Baskı Mürekkepleri’ni kurdu. 2012 yılında E4X marka dekota üretim sürecini başlattı ve tüm üretim sürecini yakından takip etti.
Açıkhava reklam sektörünün tatlı bir virüs olduğunu dile getiren, sektörün geleceği için üretime çok önem veren, sektöre öncülük eden, iki çocuk babası olan Adil Aydoğan, 30.03.2013 tarihinde ani bir kalp krizi ile aramızdan ayrıldı. Açıkhava reklam sektörü bir çınarını daha kaybetti.
Saygıyla Anıyoruz.
1934 yılında Malatya’da
doğdu.
İlkokul ve Sanat
Enstitüsü’nü okuduktan sonra 1951 yılında Ankara’da Zırhlı Birlikler Okulu’ndan
Ast Subay olarak mezun oldu.
Çeşitli birlik,
askeri okul ve karargahlarda görev yaptıktan sonra 1974 yılında emekli oldu.
1989 yılına kadar
Sağlamgül Reklam olarak sanatını icra etti.
13.03.1943 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve ortaokulu Ankara'da, liseyi Kayseri'de yatılı olarak tamamladı. Liseden sonra 1964 yılında Ziraat Bankası'nda memur olarak işe başladı. 5 yıl memurluktan sonra bankadan istifa ederek ayrıldı. 1969 yılı sonunda Almanya'ya işçi olarak gitti. 1975 yılında yurda kesin dönüş yaptı. Serbest çalışmak, yeni bir şeyler yaratmak hep hayaliydi.
Ankara'da, Modern Çarşı İş Merkezi’nde pantoğraf ve reklam işleriyle uğraşan emekli bir öğretmenle tanıştı. Bu kişi dükkanını Ahmet Karaman’a devretti. Kaan Ticaret adıyla 1976 yılında ilk ticaret hayatı başlamış oldu. Bu arada Posta Caddesi’nde Öncel İşhanı’nın alt katında eski reklam camiasının yakinen tanıdığı, meslek büyüğü Hayri Altınfırça’nın çalıştığı atölyeyi devir aldı. Bu atölyede plaket, rozet ve asit işleri yapmak için ilk dükkana destek olsun diye faaliyete geçirdi. Markasını “Altın Plaket” olarak tescil ettirdi. Bu yıllarda yazılar letrasetlerle ışıklı masalarda dizilir, pikajları yapılır, prinç ve alüminyum plakalara emayeler dökülürdü. Kendilerinin yaptığı cam şaselerde güneş ışığında pozlandırma yaparak siparişleri o zorluklarla çıkarmaya gayret ediyordu.
40 yıllık çalışma hayatında 30’dan fazla çırak ve ustası oldu. Çoğu dükkan sahibi oldu. 1996-2010 yılları arasında Ankara Reklamcılar Odası Başkanlık görevini yürüttü. Halen çalışma hayatına devam eden ve yeni neler öğrenebilirim diye gayret gösteren Ahmet Karaman, emeği geçen meslektaşlarına saygı ve şükran duygularını iletiyor.
1935 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta, lise eğitimini Adana’da tamamladı. Her okul çıkışında, saatlerce tabelacı vitrininden içeriyi seyrederdi. Bu tabelacı, ustası Ayetullah Gülenay idi. Çıraklık dönemine 1947’de onun yanında başladı.
Bu dönemde Melih Soley isminde bir tabelacı Adana’daki tabelaların kenarlarına lambalar dizerek gece görünmelerini sağladı. Önenköprülü ve ustası İstanbul’a giderek G.Viryoni –Zaharyas – Pinhas ile tanıştılar, işin inceliklerini öğrendiler. Bu sayede Tan Kundura tabelası gibi büyük işler yaptılar.
Mutlu Aküleri ve Havilland Kremleri sahiplerinin teşviğiyle İstanbul Cağaloğlu’nda bir yer kiraladılar. Firma adı: Ressam Ayetullah Gülenay. Günün birinde Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğretim görevlisi olan Ressam İbrahim Çallı ziyaretlerine geldi. Çallı, Ahmet Önenköprülü’yü akademiye kayıt olması için ikna etti. Böylelikle hem resim hem de iç mimari bölümünü okumuş oldu.
Seneler sonra Gülenay ile anlaşmazlık yaşayınca Mehmet Ilıman’ın ortaklık teklifini kabul etti. Doğan Çeviker’i de yanına aldı. 1960 yılının sonunda İstanbul macerası sora erdi ama bu sayede Adana’da “Ressam Karlıova” adıyla bir firma kurup büyük işler yaptı.
Bir gün Ünal Sineması’nın sahiplerinden sinema afişi talebi geldi. İlk afiş çalışması “Yaralı Ceylan” oldu. Bu afişten sonra bütün sinemalar iş getirmeye başladı.
Burç Şarapları ve Kavaklıdere Şarapları’nın birçok işini yaptılar. Kavaklıdere bu işlerin çoğunu kendi müzesine taşıdı.
Bazı iç muhalefetler yüzünden 1967 yılında reklamcılığı terk etmek zorunda kaldı. O yıllarda renkli fotoğraf olmadığı için, Adana’daki fotoğrafçıların isteği üzerine agrandisman ressamlığına başladı. 7 sene kadar Adana Fotoğrafçılar Dernek Başkanlığı yaptı.
Irak Savaşı yıllarında, oradaki Amerikalılardan çok iş geldi. 1999 yılında şu an halen yanında olan yetiştirdiği elemanı Gülsüm Hatipoğlu’na işin yarısını devretti.
Ahmet Önen
Önenköprülü resim-iş sanatının her dalında faaliyet gösterip yüzlerce talebe
yetiştirdi. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin resim bölümüne birçok talebe
kazandırdı. 2001 yılında mesane kanseri olduğunu öğrendi, tedavi süreci
başladı. Bu süreçte işleri Gülsüm Hatipoğlu üstlendi. Ahmet Önen Önenköprülü
faaliyetlerine iş yerinde manevi destekçi olarak bir süre daha devam etti.
Ahmet Önen Önenköprülü
27 Ekim 2020 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Saygıyla
Anıyoruz.
1950 yılında Gaziantep Nizip’te doğdu. Mersin Öğretmen Okulu’nda öğrenciyken, güzel olan yazısının ve resminin, öğretmenleri tarafından fark edilmesiyle meslek hayatının yönü belli oldu.
1968 yılında okulu bitirdikten sonra, 18 yaşında İstanbul’a gelerek iş aramaya başladı. Beyoğlu’nda jenerik sinema afişleri yapımıyla mesleğe ilk adımını attı. İlerleyen yıllar içinde birçok tabelacıda çalıştı. Grafik-İş Reklam’da çalışarak bu işiyle kendi firmasını kurdu.
Ahmet Sezer, 2001 yılında Parmakizi Reklam’ı oğlu Serkan Sezer ile birlikte Parmakizi Reklamcılık San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne çevirdi ve halen sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1958 yılında Kayseri’de doğdu. İlkokul,
ortaokul ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Üniversiteyi ise yarım
bıraktı. Mesleğe olan ilgisi, ilkokul sonlarında çarşıda gezerken gördüğü güzel
tabelaları kendi halinde sulu boya ile yaparak başladı. Cuma amcası, “sen bu
işi seviyorsun, ben sana samur fırça kullanmayı ve yağlı boyayla çalışmayı
öğreteyim” dedi. Cuma amcası, eski ustalardan Dekor Usta’nın yanında çalışmış,
fırçası kuvvetli idi. Yazı, çizimde başarılı değildi, onun için camilerin cam çerçeveli
ayet levhalarını, camın tersinden yağlı boyayla kışın evinde yazardı, yazın
inşaat, boya işlerini yapardı. Amcası, samur fırça kullanmayı ayrıca siyah,
beyaz, sarı, kırmızı, lacivert renklerden yağlı boyalar alıp bunlardan ara
renklerin nasıl yapıldığını öğretti. Tek gördüğü ustası Cuma amcasıydı.
Ortaokul birinci sınıftayken, ilk tabela ve
cam üzeri reklamı berber olan dayılarının tabela ve vitrin camlarına yağlı boya
ile samur fırça ile yazdı. Bunu etrafındaki komşu esnaf da çok beğendi, onların
camlarına da yazılar yazdı ve onların eş dostlarının da işlerini yaptı.
1972 yılında ortaokul ikinci sınıftayken
derslerde kullanılan coğrafi bölge haritasını yağlı boya ile yaptı. Resim
dersinde, öğretmeni herkesten yağlı boya serbest resim istedi, her sınıftan bir
resim seçilerek sergiye konulacaktı. Ahmet Türkmen’in yaptığı Kurşunlu Camii
resmi, sergideki resimler arasında birinci seçildi. Bu başarıdan cesaretle,
Aydınlıkevler Ortaokulu karşısındaki küçük bir dükkanı amcası ile birlikte
kiraladılar. Amcası boş zamanlarında burayı kullanacaktı, inşaat işlerinin
takımlarını buraya koyuyor, adres olarak burayı gösteriyordu. Tabelacı olarak
işe ilk burada başladı. O sıralarda Kayseri’de Yeni Sanayi yeni kurulmuştu ve
cepheler geniş olduğundan sac tabela yerine cephelere yazı yazılıyordu,
buralarda çok iş yaparak mesleğinde müşterileri artmaya başladı.
Değerli ustaların yaptıkları tabela
çalışmalarından esinlenerek yağlı boya ve fırça ile yaptığı işlere Ressam Ahmet
imzası kullanıyordu. Işıklı reklam işini de yapıyordu.
1976 yılında Hastane Caddesinde Türkmen Reklam
olarak çalışmaya devam etti. Gündüzleri çalıştığı için aynı yıl, ortaokuldan
sonra ara verdiği eğitimine Akşam Ticaret Lisesinde başladı ve 1980’de bitirdi.
Yağlı boya ve fırça ile yapılan tabela
çalışmaları 1980’lerden sonra, kartondan yazılar çizilerek, içi boşaltılarak,
şablonlar yapılarak, pistoleyle yazılmaya başlandı. Böylece işler daha seri
çıkmaya başladı, fırça ile verilen bombe ve gölgeler pistoleyle daha kolay bir
şekilde çalışılıyordu.
1985’lerde Kayseri’de bir ilk olan reklam
panolu K.B.B. otobüs duraklarını, 250 adet reklamlı durak yapımını
gerçekleştirdi.
1990’lardan sonra bilgisayarlı plotter ile
yazım, kesim işleri başladı. Folyo yazı işlerinden sonra artık boya ile yazı
işi dönemi de bitiyordu.
1993’te yine bir ilk olan, K.B.B. otobüsleri üzeri
%100 folyo giydirme reklam ve kuşak reklamları yapmaya başladı.
1995’lerde boya ve fırça ile duvar reklamlarıyla
Akapen ile duvar reklam çalışmasına başladı, Türkiye’nin birçok vilayetinin
giriş ve çıkış noktalarında, şehir merkezlerinde ve bina kör cepheleri üzerinde
yapıldı. Başka ulusal firmaların da reklamlık duvar kiralama ve reklam uygulama
işlerini yaptı.
2002 yıllarında 3M Arizona dijital baskı
makinası alarak dijital baskı işlerine başladı, daha sonra Vutek 2300, 3300,
5320 serisi 3 adet ayrıca 320 Spectra ve bir adet iç mekan ile Anadolu’da baskı
merkezi olarak çalışmaya başladı. Ayrıca cnc kesim ve lazer kesim makineleri
alarak kesimler yapmaya başladı.
2007 yılında emekli oldu. Atölyesinde onlarca
eleman yetiştirdi. İş yerini 2010 yılında, çıraklıktan beri yanında yetişen
oğlu Selman’a devretti, oğlu Selman da yenilikleri takip ederek başarıyla devam
etmektedir. Oğluyla birlikte aynı atölyede meslekle ilgili çalışmalar
yapmaktadırlar.
Evli ve üç çocuk babası olan Ahmet Türkmen,
reklamcılık adına mesleğe emeği geçen bütün ustalara saygı ve şükranlarını
sunuyor.
Sanatçı bir ailenin üyesi olan Alaattin Türkben 1923 yılında Aydın’da doğdu. Küçük yaşlardan beri resim çalışmaları yaptı ve birçok hocadan özel ders alarak resim çalışmalarını geliştirdi.
Ar Reklam firması sahibi olan sanatçı 20 yılı aşkın bir süre Necip Akar Holding’in reklam ressamlığını yaptı. Son yıllarda tamamıyla resim sanatına ağırlık veren sanatçının yurt içi ve yurt dışı birçok özel koleksiyonlarda eserleri bulundu. Kendine özgü bir çalışma tarzı olan Alaattin Türkben eserlerinde özellikle portre çalışmalarına ağırlık vermiştir.
Bir İstanbul Beyefendisi olan Alaattin Türkben 2011’de 88 yaşındayken hayata gözlerini kapadı.
Saygıyla Anıyoruz.
Çaycılıktan tabelacılığa uzanan bir hayat hikayesi olan Ali Baş, 1954 yılında Çanakkale ilinin, Gelibolu kazasının Adilhan Köyü’nde doğdu.
İlkokulu bitirdikten sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındılar. Mesleğe ilk adımını 1969 yılında attı. Mesleğine, 1971 yılında Ofis Reklam’ın sahibi rahmetli Cemil Altınbay’ın ve sonrasında İsmet Tomaç’ın yanında devam etti.
Yaz aylarında Samsun, Bursa, Konya, Kayseri ve İzmir’de gerçekleşen fuarlara giderdi. O dönemlerdeki çalışma şartları ve olanaksızlıklar düşünülünce, yapılan işin ve usta olmanın zorluğunun ortaya çıktığını dile getiren Ali Baş, 1980 yılında Aksaray’da ilk firması olan Eser Reklam’ı kurdu. Genellikle esnafla, butiklere çalışırlardı.
O dönemlerde altın varakla cama yazılan apartman yazıları çok revaçta idi, Ali Baş günde 5-6 tane apartman yazısı yazardı. Ayrıca şirketler de her aracın üzerine yazı yazdırırlardı. Ali Baş da bir süre araç yazılarını devam ettirdi, ilk büyük işi Filiz Makarna’ydı. 100 civarında arabanın üzerini yazmıştı. İşine aşık olan Ali Baş, yaptığı her işi evladı gibi görür, hepsine ayrı özen gösterirdi.
1988 yılında firmasını kapatıp, Ajans Ges firmasında ustabaşı olarak hizmet vermeye başladı ve bu firmada 10 yıl çalıştı. O dönemlerde dijital baskı makineleri olmadığı için resimli pistole çalışmaları yaptı. 1997 yılında sağlık problemleri nedeniyle Ajans Ges’ten ayrıldı. Uzun bir süre serbest çalıştıktan sonra 2009 yılında Norm Design firmasında çalıştı.
Üç çocuk babası olan ressam Ali Baş, serbest çalışarak halen sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1945 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Orta ve lise öğrenimini Şanlıurfa’da tamamladı.
Sanatçı bir ailenin büyük oğlu olan Ali Dörtbudak, Hattat Mahmut Dörtbudak ve edebiyatçı M.Veysi Dörtbudak’ın ağabeyidir. Resim ve nakkaşlığa olan merakından 1959-1960 yılları arasında amatör çalışmalar yaptı.
1963 yılında “Ali Usta” adıyla kendi dükkanını açarak oto boya, tabela ve nakkaşlık yaptı.
O dönemlerde Şanlıurfa’da Hacca gitmiş insanların evlerinin avlusuna, kapı ve pencere kenarlarına, dış kapı üstüne süslemeler yapılması bir gelenekti. Bu süreçte Ali Dörtbudak da birçok evde günlerce çalışarak nakkaşlık ve ressamlık yaptı. 1965 yılında vatani görevini tamamladıktan sonra işine geri döndü.
İlerleyen yıllarda Şanlıurfa Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Harrankapı Sağlık Atölyesi’nde kadrolu oto boya ve tabelacı olarak çalışmaya başladı. Boş zamanlarında ressamlık ve nakkaşlık yapmaya devam etti. Sağlık Müdürlüğü’nden emekli olduktan sonra Şanlıurfa’nın tarihi yapılarını yağlıboya tablo olarak resmetti.
Ali Dörtbudak’a çıraklık eden kardeşi Abdülkerim Dörtbudak bir anısını şöyle anlatır: “Birgün Ali Ustayı Şanlıurfa merkezde bulunan Hasanpaşa Camii süslemesi için çağırırlar. Çalışmalar başlar minberi süsler ve küçük bir minare görüntüsü verir, minarenin alem kısmını yaldız boya ile boyar. Namazdan sonra cemaatten biri ışıkları kapamak ister, bütün düğmelere basar ve “minarenin üstündeki alem sönmüyor” der. Çünkü minarenin alemini, yanan bir lamba zannetmiştir.”
Beş çocuk babası olan Ali Dörtbudak 2005 yılında vefat ederek aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1957 yılında Ankara’da doğdu. Meslek hayatına 1975 yılında Ankara’dan İstanbul’a pleksiglas ve reklam malzemeleri satan bir işyeri açmak için gelen babası Hasan Dölek’in yanında başladı.
1975 – 1983 yılları arasında İstanbul ve Türkiye geneline reklam malzemeleri satışı yaparak mesleğine devam etti. Açıkhava reklamcılığında imalatçı olarak yer almak için 1983 yılında Has Reklam adı altında bir aile şirketi kurdu, 1992 – 1993 yıllarında aynı firma ile promosyon sektörüne de hizmet vermeye başladı.
1997 yılında babası Hasan Dölek emekli olup ticaret hayatını bırakınca Ali Mithat Dölek de CMN Reklam Promosyon Ltd. Şti.’ni kurdu ve hem promosyon hem de açıkhava reklamcılığındaki yoluna tek başına devam etti. Ali Mithat Dölek, CMN Reklam Promosyon Ltd. Şti.’ndeki görevi ve aktif faaliyetlerini sürdürmektedir.
1960 yılında Ankara’da doğdu. Mesleğe 1975 yılında Burhan Avcı’nın yanında başladı.
Elinden her iş gelmesine rağmen o da ustası gibi fırça işini sevmedi. Dönemin bitmek bilmeyen montaj işlerine alternatif çözümler üretti, tüm işleri düzgün ve hatasız halletmesiyle ustasının beğenisini kazandı. Burhan Usta, zamanında Arif Taylan’a öğretebileceği fazla bir şey olmadığını çünkü ne görürse hemen öğrenip beceriyle uyguladığını söylerdi.
Bir dönem uzaklaşıp başka bir sektörde ustabaşılığı yapmasına rağmen, arkadaşlık bağlarının ağır basmasıyla sektöre döndü. Arif Taylan, Rasim Uçar ve Cavit Ceylan ile beraber çıktığı yolda en ağır reklam işlerine talip oldu ve beraber Türkiye genelinde reklam panoları için reklam atölyelerinin acil üretim ve montaj ekibi oldular. Arif Taylan, halen Raca Reklam Tanıtım İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti.’nde bu ekiple reklam sektöründeki faaliyetine devam etmektedir.
Eski adı Yugoslavya olan şimdiki adıyla Makedonya’da 1948 yılında doğdu.
Mesleğe 1960 yılında Bursa’da Sami Tartan’ın yanında çırak olarak başladı. Askerlik çağına kadar Rahmi Tartan ile çalıştı. Askerlik sonrasında ise 1946 yılında kurulmuş olan Zuhal Tabela firmasından Süleyman Seymen ile ortak olarak kendi işinde çalışmaya başladı. Ortağı Süleyman Seymen’in vefatından sonra mesleğe tek başına devam etti.
Mesleğe başladığı ilk yıllarda otobüs yazıları, kontrplak üzerine yazı, yol ve dükkan tabelaları sıklıkla yaptığı işler arasında yer aldı.
Işıklı reklam tabelalarının sonraki yıllarda ortaya çıktığını söyleyen Arif Tumba, Bursa’da Zuhal Tabela adlı firmasıyla sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1954 tarihinde Tekirdağ, Saray, Büyük Yoncalı’da doğdu. Lüleburgaz Kepirtepe İlköğretim Okulu’nu 1972 yılında bitirdi. Sonrasında ilkokul öğretmeni olup mesleğini 12 yıl sürdürdü.
Öğrencilik ve öğretmenlik yıllarında geçimini sağlamak için tabelacılık yaptı. 1984 yılında öğretmenlik görevini sonlandırdı ve açıkhava reklamcılığı işine devam etti.
Mesleğini büyümeden-büyütmeden, büyük işler yapmadan, yaptığı işten zevk alarak sürdürmeyi ilke edindi. Ustası sadece mesleği değil, bu hayat felsefesini de öğretti. Bir gram bal için bir kilo keçiboynuzu çiğnemenin anlamsız geldiğini söyleyen Aydın İlkkan, fırça sallamaktan gelen bir kişi olmasına rağmen yeniliklere hep açık oldu, sektörle ilgili gelişmeleri yakından takip etti. Öyle ki, “Uygarlık öyle kuvvetli bir ışıktır ki kendisine bigane olanları yakar, mahveder” sözünün anımsattıklarını belleğinde hep canlı tuttu.
Mesleğinde hiç aracı olmadı, yapabileceği işleri aldı, yapamayacaklarını tanıdığı ilgili kişi ya da kurumlara havale etti. Sektördeki tanınırlığını ve bilinirliğini kazanma kaygısı olmadan, işini oyun oynar gibi yapmasına borçlu olduğunu söyleyen Aydın İlkkan, meslektaşlarıyla ve meslek kuruluşlarıyla hep diyalog içinde oldu. Meslek fuarlarını ticari bir alan gibi değil, ilişkileri sıcak tutmanın bir vesilesi gibi gördü ve her yıl en az iki meslek fuarına katıldı.
2006 yılından bu yana sektörde kullanılan LED ürünlerine özel ilgi gösterdi ve o yıldan beri LED ürünlerinin ithalat, satış ve uygulamasını yaptı. Özel birkaç konuda ilk olmanın gururunu yaşayan Aydın İlkkan sayısı çok olmamakla beraber çalışanlarıyla bir aile olmaya özen gösterdi. Meslek içi eğitime önem verdi.
Bilgiye hep açık olan, paranın fonksiyonunu bilip kabul ettikten, işini onun bir parçası olmadan severek yaptıktan sonra hayatın daha güzel, daha anlamlı olduğuna inanan Aydın İlkkan, Cevizlibağ Reklam Ltd. Şti.adlı firması ile sektöre hizmet vermeye devam etmektedir
1952 yılında Erzincan’da doğdu. 1963 yıllarında İstanbul Fatih Draman’da Pertevniyal Lisesi’nde okurken, okul tatilinde Doğan Reklam’da klemens bağlayarak mesleğe başladı.
O dönemlerde Eti bisküvilerinin ışıklı reklamlarını yaptı. Bir müddet çalıştıktan sonra Doğan Reklam’dan ayrıldı. Sonrasında Tepebaşı’nda bir firmada çalıştı ve ardından Gama Reklam’da yaklaşık bir buçuk yıl çalıştıktan sonra askerlik vazifesini yerine getirmek üzere askere gitti. Askerden döndükten sonra bir süre daha Tepebaşı’nda çalıştı.
1976 yılının Temmuz ayında Tepebaşı’nda kendi firmasını kurdu. Arçelik, Beko, Demirdöküm ve Aygaz için projeler yaptı.
2002 yılında firmasını Maltepe’de kendisine ait olan binaya taşıdı. Alfa Romeo, Honda, Halk Bankası gibi birçok firmanın, ilk reklam işlerini yaptı.
O günkü koşullarda çalışma şartlarının zorluğuna rağmen reklam piyasasına teknolojik olarak çok büyük katkılarının olduğunu belirten Ayhan Karaman, Ajans Alfa Reklamcılık Ltd. Şti. adlı firması ile sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1957 yılında Kosova, Üsküp’te doğdu.1969 yılında ailesiyle birlikte Bursa’ya yerleşti. Üsküp’te başladığı öğrenimini Bursa’da tamamladı. Aynı yıl tesadüf eseri çalışmaya başladığı bir akrabasının atölyesinde açıkhava reklamcılığına ilk adımını attı.
İşlerinde çok titiz olan, Bursa’nın değerli ustalarından Süleyman Gümüş’ün yanında 10 yıl çalışarak çıraklık, kalfalık ve ustalığa ulaştıktan sonra askerlik görevi için işinden ayrıldı. 1979 yılında terhis olduktan sonra bir arkadaşıyla birlikte küçük bir atölye kurarak Hisar Reklam adı altında açıkhava reklamcılığına başladı.
O dönemlerde fırça ile iş yapan, tabelacı denilen küçük atölyeler vardı. Aziz Eren, 1979 yılında böyle bir atölye kurarak işe başladı. Dükkanını Bursa’da bir pasajda açarak o dönem için alışılmamış bir seçim yaptı. İnsanların tabela yaptırmak için pasajlara gitmediği bir dönemde, kaybedecek bir şeyi olmamasının cesaretiyle dokuz m2’lik atölyesinde üç bin lira kira ile işe başladı.
İlk başlarda müşteri bulmakta zorluk çekti, yoğun görünmek için boş tenekelere hayali tabelalar yaptı. İş alabilmek için tabelalara çok ucuz fiyatlar verdi ancak yine de dükkanına gelen giden olmadı. En sonunda bir gün dükkanına gelen müşteriye tabelanın normal değerini söyledi, çok yoğun olduklarını işi beş güne yetiştirmeye çalışacağını söyledi. Fark edilebilmek için herkesinkinden farklı ve itinalı bir iş çıkardı.
Ayrıca Aziz Eren, Hisar Reklam’ın tabelalarının montajını kendisi yapardı. Bu özelliği, montaj yapmayan Bursa tabelacıları arasında öne çıkmasına yardımcı oldu. Yaratıcılığa verdiği önem ve özenli işleri de buna eklenince Hisar Reklam bilinen ve rakiplerinden sıyrılmış bir atölye haline geldi. Bu sayede, Hisar Reklam’ın dokuz metrekarelik bir dükkanda başlayan yolculuğu, açıldığı tarihten 11 sene sonra, 1990 yılında, 25 kişilik bir kadroya dönüştü.
İstanbul’da Bahar Reklam’ın duvar reklamlarından etkilenen Aziz Eren, kendi çabasıyla bu işe başlayarak Türkiye çapında duvar reklamları yaptı. Bu işi 1989 yılında kendi isteğiyle bıraktı ve atölye işine geri döndü. Hızla gelişen sektöre 1989’da ilk plotterini alarak ve bölgeye ilk alüminyum ışıklı kasayı getirerek ayak uydurdu.
1998-99 yıllarında sektörü dünya ölçeğinde değerlendiren Aziz Eren, işlerine solvent makinelerini de kattı. 3.500 m2’ye çıkan kapalı alanları sonraki 10 yılda da yatırımlar takip etti. 2002 yılında büyük bir yatırımla dijital baskı makinesi getirdi ve NUR markalı bu makinenin daha sonra distribütörlüğünü aldı. 1992’de Romanya’da, 2003 yılında Arnavutluk’ta firmalar kurdu.
Dokuz m2’lik küçük bir dükkanda başlayan Hisar Reklam’ı, işine olan bağlılığı ile zorlu geçen günlerin ardından kendi ayakları üzerinde durur sağlam bir yapıya kavuşturan Aziz Eren, teknolojik yenilikleri takip edip ilk Türkiye uygulamalarını yaparak sektör içerisinde ‘farklılık’ kelimesiyle anılır oldu.
Eren, sektöre yeni giren meslektaşlarına öğüdünü: “Ben buradan sektördeki genç arkadaşlarımıza, bu pazara yeni giren yeni reklamcılara eğitimsiz hiçbir yere varamayacaklarını bir kere daha söylemek istiyorum. Başarılı olmaları için sürekli yeni şeyler yapmaları lazım. Bunu başarırlarsa bu sektörde kazanç sağlarlar. Bu sektör hiç bitmez. Üretim olan bir ülkede reklam şart. Üretim yoksa ticaret vardır ve gene reklam şarttır. Reklamsız hiçbir şey olmaz.” Sözleriyle ifade etti.
2010 yılında aramızdan ayrılan Aziz Eren’in kurduğu Hisar Reklam, bugün kardeşi Orhan Eren ve kızı Öznur Eren yönetiminde Erhisar Reklam Ajansı ve Reklam Mlz. San. Tic. Ltd. Şti. ismiyle, sektörün önde gelen firmaları arasında yer almanın mutluluğunu yaşıyor.
1931 yılında Ankara’da doğdu.
Çocuk yaşlardan başlayarak çalışmış, ilk defa 1955 yılında İzmir’de profesyonel olarak tabelacılığa başlamıştır.
Daha sonra bir Amerikan şirketinde beş buçuk sene formen olarak mesleği ile ilgili çalışmıştır.
1961 senesinde tekrar kendi iş yerini Kurşunlu Çarşı’da Rahmetli Mustafa Hozman Usta ile ortak olarak açmıştır. Birkaç sene sonra kendi başına 1990’lı yıllara kadar devam eden Doğan Reklam Tabela’yı Hamamönü semtinde kurmuştur.
Pantoğrafçı Bekir Usta olarak tanınmaktadır.
Zamanının iyi ustalarını Hayri Bey, Cem Usta, Damgacı Kemal Belgin vs. olarak sayıyor.
Yaptığı yenilikçi işler arasında mobilyacılara motif kalıpları, kesme alüminyum ve ahşap harfler vardır.
Daha sonraları merak sardığı pantoğraf makinalarını 1980’li yıllarda Türkiye de ilk üretendir.
1990’lı yılların başlarında profesyonel iş hayatına pantoğraf üreticisi olarak devam etmiştir.
2016 yılında yaşlılık nedeniyle çalışmalarını bırakmıştır.
1951 yılında Ankara’da doğdu.
1965 yılında Ankara’nın Maltepe semtinde Ankara’nın ilk ışıklı ve neon reklam firması olan Rapit Elektrik’te iş hayatına başladı.
1967 yılında Tandoğan semtinde İzzet Halkman ve Ertürk Dölek ortaklığında yeni kurulan İzzet Reklam’da çalıştı.
1977 yılında Beyhan Avcı, Ertürk Dölek ve Şaban Sakın ile birlikte Er Reklam ortaklığını kurdular.
1985 yılına kadar reklamcı olarak yurt içi ve yurt dışı birçok değişik banka ve resmi kurum ile farklı özel kurumlara reklam tanıtım hizmetleri sundular.
Beyhan Avcı, bu yıllar içinde beraber çalışarak reklam camiasına kazandırdığı Rasim, Cavit, Arif, Hasan, Mustafa, Haşim, Güngör, Hayati, Mehmet (Gagarin) Kemal, Veysel Cemal, Yaver, Durmuş, Farız, Yalçın, Cemal, Muhlis, Colombo, İbrahim, Turgay Hasan Salih ve adlarını hatırlayamadığı çalışma arkadaşlarının hepsini saygı ve sevgiyle yâd ediyor.
Ertürk Dölek ile kurduğu Erpa Ltd. Şti. olarak werzalit ve delta plastik koltuk bayiliği yaptı.
1992 yılında Er Reklam ve Erpa Ltd. Şti ortaklığını bitirerek Era Metal ve Ahşap Mobilya Dekorasyon Proje Uygulama Taahhüt Ltd. Şti.’yi kurmuştur ve yurt dışı ve yurt içinde resmi ve özel kuruluşların taahhüt işlerini yapmaktadır. Beyhan Avcı aktif çalışmalarına devam etmektedir.
Biler Demircioğlu 3 Haziran 1940’da Lefkoşa Kıbrıs’ta doğdu. İlk, Orta ve Lise eğitimini Lefkoşa’da bitiren Biler Demircioğlu Üniversite tahsili için İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitti, Yüksek İç Mimar olarak eğitimini tamamladı (Şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi)
1971 yılında ilk ofisini İç Mimarlık üzerine açtı. Kıbrıs’ın o zamanki savaş ortamından dolayı kesintili bir iş hayatı süren Biler Demircioğlu 1972 yılında Kıbrıs’ın ilk kurumsal reklam şirketi Altun Reklam’da (Kıbrıs Türk Reklam sektörünün büyük ustası ilk Birlik Başkanı rahmetli Kemal Tunç’un şirketi) eşi Zihniye Demircioğlu ile işe başladı. Kısa süren bu ilk çalışmadan sonra 1973 yılında Başkent Lefkoşa’da kendi şirketi olan Er Reklam’ı kurdu. Kıbrıs’ta bireysel olarak iş yapan ve sözünü pek tutmayan fırçacı ustalardan olmadığını kanıtlamak isteyen Biler Demircioğlu, sözünün eri olan bir şirket istediğinden şirketinin ismini ER olarak tescil ettirdi. İleriki günlerde firmasının ismini Er Company Ltd (Er Reklam) olarak tescil ettirerek bugün bile geçerliliğini koruyan zamanının ilk kurumsal şirket tüzüğünü hazırladı. 1974 yılında Lefkoşa Girne Caddesi üzerinde 4 odalı bir atölyede reklamcılık faaliyetlerine tam olarak başlamış oldu.
Fırça ustası olarak başladığı iş hayatına profosyenel reklam ajansı olarak büyük bir hızla devam etti. 1974 savaşından sonra yanına Türkiye’den gelen ustaları da alarak Kuzey Kıbrıs’taki en kapsamlı reklam atölyesini kurdu.
1976 yılında Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen ilk fuar organizasyonunu hazırlayarak zamanın en ünlü markalarının Kıbrıs’taki tabela ve diğer reklam işlerini yaparak tüm adada kendine haklı bir saygı edinmiştir.
1972 yılından 1989 yılına kadar geleneksel ustalık yöntemleri ile tabela üretimi, ışıklı kutu harf üretimi, plegsi kabartma işleri, serigrafi baskı, asit indirme plaket, araç üzerine yazı, promosyon işleri, pandograf yazı işleri, fuar standları ve daha bir çok işleri Kuzey Kıbrıs’ta ilk kez uygulayarak reklam sektörünün adada büyümesine öncülük etmiştir.
1983 yılında kurulan Kıbrıs Türk Reklamcılar Birliği’nin kurucu üyesi olmuş ileriki yıllarda ise Başkanlığını yaparak tüm reklamcıların Biler Ustası olmuştur.
Çok yönlü bir sanatçı olan Biler Demircioğlu Kıbrıs Türk Tiyatrosu için de yıllarca emek koymuş ve tiyatronun Kıbrıs Türkü’ne tanıtımı için ilk Reklam Ustası olan Kemal Tunç ile de tüm adayı dolaşıp eserler oynamıştır. Kıbrıs Türk Reklam sektörünün duayeni büyük Usta rahmetli Kemal Tunç ile olan dostluğu her zaman devam etmiş ve ondan almış olduğu bayrağı hep ileriye taşıma gayreti içinde olmuştur. Yurt dışındaki fuarlara katılarak teknolojiyi yakından takip etmiş ve en son teknolojileri şirketinde kullanmıştır.
2002 yılında sektörden emekli olan Biler Demircioğlu şirketini eşi Zihniye Demircioğlu ve ikinci nesil reklamcı olan çocuklarına bırakmıştır. Halen daha eşi ve oğlu tarafından iş hayatına devam eden Er Company Ltd (Er Reklam) şirketi günümüz reklamcılığının tüm modern makineleri ile babalarından gelen geleneksel ustalığı harmanlayarak Kıbrıs Türk Reklam sektöründe öncü olmaya devam etmektedirler.
Biler Demircioğlu aktif reklam hayatına sadece ara vermiş olup fikirleri ile her zaman sektöre katkı sağlamaya devam etmektedir.
Tahsilini gördüğü İç Mimarlık mesleğinin Kuzey Kıbrıs’ta gerektiği yerde olmadığını gören Biler Demircioğlu İç Mimarlar Odasını kurarak yeni nesillere Ustalık vermeye devam etmektedir. İç Mimarlık ile Reklamcılığı bir arada düşünmek gerektiğini belirtmektedir. Açtığı İç Mimarlık ofisi ile de tecrübelerini hiçbir karşılık beklemeden yeni nesillere aktarmaktadır.
1949 yılında Bulgaristan’da doğdu.
Çevresinde Hacı Usta olarak tanınırdı. 1966 yılında babası Hacı Usta’yı Rapid Reklam’a Hüseyin Usta’nın yanına götürdü. Atölyede durmaktansa makineleri, çekiç seslerini tercih etti; el becerisi ve sabırla hazırlanan tabelaları alıp montaja gitmekten daha çok keyif aldı.
Firmalarıyla Ankara’daki en zorlu ve büyük işleri aldılar, çalışma arkadaşlarıyla kimsenin cesaret edemediği montaj işlerini güvenle ve zamanında yapmasıyla tanınan bir ekip haline geldiler.
2014 yılına kadar Raca Reklam Tanıtım İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti.’nde çalıştıktan sonra emekli olan Burhan Avcı, hala yeni nesillere tabela yapımındaki derin sanatkarlık ruhunu aşılayıp yol gösteriyor.
1961 yılında Bayburt’ta doğdu.
1976 yılında çırak olarak girdiği Burhan Tabela’da 2 yıl çalıştıktan sonra 1978 yılında ayrıldı.
1978 yılında ilk dükkanını Buluş Reklam adıyla Samsun Unkapanı’nda açtı.
2-3 yıl çalıştıktan sonra 1981 yılında askere gitti. Askerlik sonrasında yine Buluş Reklam adıyla bu sefer Sanayi Bölgesi’ni tercih etti.
1983 yılında Samsun Mert Irmağı yanında yeniden bir dükkan tutarak Buluş Reklam adıyla meslek hayatına devam etti.
1983’te başlayan meslek hayatı, 2007 yılında emekli olana kadar devam etti.
2008 yılında iş yerini tek oğlu olan Uğur Yeşil’e devretti.
Buluş Reklam halen Belediye Evleri Mevkii’nde tabela ve araç giydirme olarak faaliyetlerine devam etmektedir.
1958 yılında Elazığ’da doğdu. Mesleğe 1978 yılında başladı. Çıraklık ve kalfalık dönemlerini Elazığ Merkez’de geçirdi.
1980 yılında İstanbul’da ustabaşı olarak işe başladı. 1983 yılında kendi atölyesini açtı.
Cabir Kara, halen İstanbul Fatih’teki, Pano Reklam adlı firmasında mesleğini sürdürmektedir.
Baba mesleği olan reklam tabelacılığına 7 yaşında Ağrı ilinde başlayarak babasından öğrendikleri ile kendini geliştirdi. Daha sonra bazı nedenlerle babasından ayrılıp kendi başına hem mesleğe hem de okula devam etti. Bu arada annesi ve kardeşleriyle beş nüfus hayat mücadelesi ile baş başa kaldı. İlkokulu Ağrı’da, ortaokulu Malazgirt’te, liseyi Muş Bulanık Lisesi’nde bitirdi.
Sene 1973-1974 yılında ailesiyle birlikte Ankara’ya geldi. İlk olarak Ulus Posta Caddesi’nde eski adıyla Akoğlu Han, şimdiki adıyla Öncel İş Merkezi’nde Hayri Altınfırça Sanat Atölyesi’nde kalfa olarak çalışmaya başladı. Buradaki çalışma arkadaşları Erzurum’dan gelen hikayeleri kendisiyle yaklaşık aynı olan Muharrem Kaçar, Ağabeyi Recep Kaçar ve Niyazi Atagün, Gaffur Uzuner, Haşmet ve birçok elemanlarla birlikte, Hayri Bey’in yanında çalıştı.
Belli bir müddet sonra Hayri Bey’den ayrıldı. Kendi iş yerini 1978-1979 yılında Kazımkarabekir Caddesi Sütçüoğlu İşhanı’nda kurdu. Bu arada iki yıllık Hacettepe Meslek Yüksek Okulu’na devam edip mezun oldu. Daha sonra, mesleğe iyiden adapte olup, birçok konularda iyi işler yapıp, çevresinin ve meslektaşlarının beğenisini kazandı.
1950 yılında Ankara’nın Ayaş beldesinin Mülk köyünde dünyaya geldi.
Parlak ailesinin 6 çocuğunun en büyüğü olduğundan ailesinin sorumluluğunu paylaşmak ve ailesine yardımcı olmak isteğiyle köydeki hayatın kendisine yetmeyeceğini düşünerek, bir aile dostu vasıtasıyla Ankara merkeze geldi. İlk işine bir pastanede çırak olarak başladı. Pastanede bir yıl kadar çalıştıktan sonra bayan kuaföründe işe başladı ve bir sürede burada çalıştıktan sonra Kızılay Elgün sokakta fırçanın, tabelanın, reklamın, reklamcılığın duayenlerinden olan Abdullah Taktak Usta’nın yanında meslek hayatına başladı. Askerlik dönemine kadar burada çalıştı ve askerlik görevini tamamladıktan sonra da tekrar Taktak Usta’nın yanında çalışmaya devam etti. 1972 yılında Hatice Parlak ile evlendi ve üç çocuğu oldu.
Tabelacılığı kendisine meslek edinmiş, kalfalığı ve ardından ustalığı eline almıştı. 1974 yılında ustasından da icazet alarak Sıhhıye Cihan Sokak’ta ilk firması Fidan Reklam’ı kurdu. Fırçanın son dönemlerini yaşadığı püskürtmeli boya tabancasının icat edilip yaygınlaştığı dönemlerde bile işlerini el ile idame ettirmişti. Şablon ve çizimlerini bugünün bilgisayar, letraset gibi uygulamalarına denk olacak şekilde, birçok yazı fontunu kullanarak yüksek el becerisiyle çizip işlemişti.
1986 yılında oğlu Levent Parlak da kadroya dahil olarak Cafer Parlak’ın yanında çalışmaya başladı. 1994 yılında bilgisayarlı sisteme geçtiler. Artık reklam sektörü daha hızlı ilerlediği için yenilikleri daha yakından takip etmek gerekiyordu. Cevat Parlak her zaman ufkunu açık tutmuş ve çevresine bu anlamda hep yol gösterici olmuştu. Ustalığın zirvesinde sanatını, tecrübesini çevresindekilere tam aksettiremeden 2000 yılında vefat etti.
Oğulları Levent Parlak ve Tuncay Parlak, babaları Cafer Parlak’tan öğrendikleri ilke ve doğrulardan hiç şaşmayıp, fırçadan tabancaya, tabancadan plottere, plotterden dijital baskıya, dijital baskıdan açıkhava reklamcılığına uzun bir meslek hayatı sonunda bayrağı devralarak sürekli büyüyen global dünyaya yetişmek ve sektöre daha iyi hizmet verebilmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.
Saygıyla Anıyoruz.
“Tabellâcı Cahit” olarak bilinen Cahit (Ahmet) Anıl, 6 Nisan 1926’da Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde doğdu. Çocukluğu döneminde anne babasının ayrı olmasından dolayı bazen birinin, bazen de diğerinin yanında geçirdiği zor dönemlerden sonra, ilkokulu bitirir. Babasından habersiz olarak girdiği ortaokul giriş sınavını kazandığı halde, “Okuyup da ne yapacaksın, meslek öğren daha iyidir” düşüncesiyle terzi yanına çırak olarak verilir. 2-3 sene terzilik yaptıktan sonra, 16 yaşında ailesinin bilgisi dışında, 2. Dünya Savaşına katılmak üzere, 1942 yılında Kıbrıs’taki İngiliz ordusuna yazılır. İtalya’ya katırcı olarak giden Cahit, 1945 yılında, terhis olmak isteyen birliklerin isyanına da karışıp, değişik cephelere sürülürken, ilk tabelâcılık deneyimini askerde iken, çöp bidonlarının üzerine İngilizce “litter” yazarak edinir.
Cahit Ahmet, 1949 yılında Libya’ya çalışmaya giden ekiplerde yer alır. Orada çeşitli işlerde çalışırken, orta yaşlı bir İtalyan ressam ile tanışıp arkadaş olur. Onun sanatsal yönü, boyaları hazırlaması ve kullanması, ilgisini çeker ve resim tekniği hakkında bilgisini geliştirir. Ressam arkadaşının kendisi ile İtalya’ya gitme teklifini ise geri çevirir. Kısa bir süre sonra Kıbrıs’a döner.
Arkadaşlarının da teşvikiyle ilk yazdığı tabelâ, Derviş Ali Kavazoğlu’nun mobilyacı dükkânının tabelâsı olur. Bundan sonra, Lefkoşa’nın Türk tarafında Tabelâcı Cahit Usta olarak tanınır. O dönemde çok iş yapmasına karşın, cömert yapısı nedeniyle, herhangi bir şekilde para biriktirme yoluna gitmez. Onun düşünce tarzı, kendi cümleleriyle şöyleydi; “Oğlum. İş sahibi olursan aybaşı ilk işin çalışanlarını ödemek olsun. Onların da bakacakları bir aileleri, ödeycek borçları vardır.” Bir diğer düşüncesi ise, “Parayı yalnız yemeyeceksin. O bölüşüldüğünde güzeldir.”
İş yaptığı dönemlerde, Lefkoşa’nın Türk tarafındaki birçok esnafın tabelâlarını yaptı. O dönemde kullanılan malzeme, çerçeve olarak tahta, zemin olarak lâmarina ve yağlı boyalardı. Tahta ve lâmarina (saç levha), genelde Mustafa Lefkonuklu’dan, boyalar ise Ali Sıtkı (Dyo) veya Aksoylardan (He-o-lin) boyalar idi. Tabelâların üzün süre dayanması için kutu açıldığında, üzerinde biriken yağı, yarı yarıya azaltırdı. 1999 yılında Dersev Ticaret’e yaptığı tabelânın (50 yıl sonra) hala daha okunur vaziyette olduğuna şahit olunmuştur. (O dönemde tabelâyı yapanın altına imzasını ve yapıldığı tarihi yazması adettendi.)
Kendini hep usta olarak bildi. Herkes öyle çağırdı. Özgür bir yapısı vardı. Kimseye çalışmadı. En işsiz olduğu dönemde, Bel Cola sahiplerinin yaptığı “Gel, yanımızda çalış” teklifine, “Ölürüm de başkasının yanında aylıkçı olmam” diye cevap verdi, ama onların da işlerini yaptı. Bunun yanında 1959 yılında Saray Otel’in ilk yapıldığı dönemde, otelin boya ve duvar kâğıdı işlerini yaptı. Rum tarafında KEO Şirketinin, Türk tarafında Leymosun’da üretilen Four Star kolalarının büyük boy reklâm işlerini yaptı.
Ender bir yazı tekniği, becerisi, perspektif ve harfleri muntazam çizmeden, sadece bir kalemle çalakalem yazarak ve bir alt ve üst çizgi çizerek yazacaklarını tabelâ veya cama rahatlıkla gerekli boyutlarda yazardı.
1974 yılında gerçekleştirilen harekâttan sonra, onu önceden tanıyan zamanın kolordu komutanı Sertaç Kale, Cahit Usta’yı Girne’ye getirterek, ordunun gerekli işaretleme, levha ve tabelâlarını, iaşe ve ufak bir yevmiye karşılığı yaptırmaya başlar. Daha sonraları durumlar normale dönmeye başladığında, artık yaşının ilerlemesi ve beden hareketlerinin azalması nedeniyle ufak çapta ticarete atılır. Öncelikle kendi mesleğinin sanatsal yanı ile ilgili resim fırçaları, yağlıboyaları, kendisinin yaptığı tuvalleri satmaya çalıştıysa da bunların gitmediğini görünce spor giyim, spor ayakkabı ve malzeme satımını deneyip geliştirdi. Zamanın meşhur kumaşçıları Boyacılar’dan satın aldığı kumaşlarla eşi ile genel olarak spor şortu üretip sattılar.
Tabelâcı Cahit Usta’nın yanında çalışan, yetişmesine katkıda bulunduğu ve meslek sahibi olmuş birkaç ismi de hatırlatalım: Şefik Suyolcular, Erbay Eminoğlu, Osman Erbilek, Balikitreli Ömer Usta (Mertbulut).
Cahit Anıl, 4 Temmuz 2011 tarihinde Lefkoşa’da vefat etti.
Saygıyla Anıyoruz.
1959 yılında Ankara’da doğdu.
Reklamcı olmak istediği için ayakkabı boyadığı sandığını tren makinisti olan babasından gizleyerek kırmıştı. Mesleğe Burhan Avcı’nın yanında 1974 yılında başladı. Hem montaja hem de baskı harf ve pleksi fon yapımına meraklı olan Cavit Ceylan’ı, Burhan Usta güçlü, kuvvetli ve “tam bir Kayaş delikanlısı” olarak hatırlıyor.
Gittiği montajlarda korkusuzluğuyla ünlenen Cavit Ceylan yüksek duvarların, direklerin tepelerine kaynak makinesi, cıvata somunuyla göz açıp kapayana kadar çıkıp büyük sac levhaların montajını hızla gerçekleştirirdi.
Hatta 70’li yılların ortalarında Etibank tabelasını takarken, iş arkadaşlarıyla gazetelere “Ekmek parası için korkmadan ölüme meydan okuyorlar” başlığıyla haber olmuşlardı. Sabaha yetişmesi gereken kocaman panoyu “iş bizden korksun, biz işten korkmayız” anlayışı üzerine kurulu iş ahlaklarıyla yetiştiren ekip, gazeteye de “Ne yapalım bizim ekmeğimiz de aslan ağzında değil direk tepesinde” diyerek açıklama yapmıştı.
2004 yılında Arif Taylan’ın vazgeçilmez desteği ve Rasim Uçar’ın ortaklığıyla Raca Reklam’ı kuran Cavit Ceylan, ustalarından öğrendiği iş ruhunu günümüz teknolojisiyle birleştirerek reklamcılığa devam etmektedir.
1939 yılında Giresun’un Bulancak ilçesinde doğdu. Meslek hayatına 1964 yılında İstanbul Karaköy’deki Güneysu Reklam’da rahmetli Nail Usta’nın yanında başladı. Burada bir yıl çalıştıktan sonra ayrılarak seyyar olarak çalışmaya devam etti. 1996 yılına kadar o dönemin neon ustalarından rahmetli Sadettin Usta ve Necati Usta ile çalıştı.
1996 yılında Recep Kozbey ile beraber halen faaliyetlerine devam etmekte olan Ateş Neon firmasını kurdular. Recep Kozbey ile 15 yıl birlikte çalıştılar.
İmkanların kısıtlı ve zor olduğu o yıllarda neon malzemeleri çok pahalı ve malzeme ithalatı neredeyse imkansızdı. Celal Doğan, kendi imkanları ile Almanya’daki akrabalarına ulaşıp sınırlı sayıda malzeme getirtti, birçok neonlu reklam tabelaları yaptı. Neon o dönemlerde yaygın bir reklam aracı olarak gazinolarda ve çatı reklamlarında çokça kullanılıyordu. Türkiye’nin önde gelen firmaları ile çalıştı. Man Ajans ile Uni Royal çatı reklamları, AEG ve Karaköy Kodak çatı reklamları dönemin ve Türkiye’nin en parlak ve hareketli reklamları arasında yer aldı. Türkiye genelindeki Anadolu Bankası’na ait çatı reklamlarını başarı ile tamamlayan Celal Doğan, bu proje ile Ateş Neon’un referanslarının güçlenmesini, sektörde bilinen ve güvenilen bir firma olmasını sağladı. 1989 yılında Migros Türk ile çalışmaya başladı. Uzun yıllar Edirne’den Kars’a kadar yurt genelinde Migros’un iç yönlendirme neonlarını ve dış reklam neon aydınlatmalarını yaptı.
Celal Doğan, 1996 yılında merkezi Almanya’da bulunan neon malzeme üreticisi Neon Products firmasının Türkiye mümessilliğini üstlenerek daha kaliteli malzeme kullanmaya ve diğer firmaların da kullanmasına vesile oldu. Firması Ateş Neon, Türkiye’nin önde gelen, en büyüğünden en küçüğüne birçok açıkhava firması ile çalıştı ve hala çalışmaya devam etmektedir.
Celal Doğan, neon sanatının bu günlere gelmesinde öğretici ve faydalı olmak için çalıştı. Günümüz ile kıyaslandığında çok zor şartlarda çalışılan o dönemlerde sepetli vinçler ile yapılan montajlar palanga kurularak yapılır, elektrikli matkabın yerine delikleri çevirmeli kollu matkaplar kullanılırdı. Celal Doğan’ın yanında yetişen birçok neon ustası kendi firmalarını kurdular ve ülke genelinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.
2000 yılında Ateş Neon’un işlerini, yanında yetişen oğulları Nuri Doğan ve Murat Doğan’a devretti. Firması halen sektörde faaliyetini sürdürmektedir.
1954 tarihinde Ordu’nun Mesudiye kazasında doğdu. İlkokulu Ordu’da, orta ve lise öğrenimini Sivas’ta tamamladı. Babasının resim yapmasını istememesi üzerine resim bölümüne yazılamadığı için öğrenimini Lise 2’de bıraktı. Sivas’ta tek tabelacı olan Yıldıray Usta’nın yanında çırak olarak iş hayatına atıldı. Burada tabela nasıl hazırlanır, nasıl astarlanır, son kat nasıl olmalıdır, yazının espaslanması ve yazım işlerini öğrendi. İki yıl çalıştıktan sonra ayrıldı ve serbest çalıştı. Kazandığı paranın yarısını resim malzemelerine harcadı ve tablo yapmaya başladı.
1971 yılında İstanbul’a geldi, tabela ve tablo çalışmalarına seyyar olarak devam etti. Askerlik görevini tamamladıktan sonra İstanbul’a döndü, 1992 yılında gazetede gördüğü “resim kabiliyeti olan, pistole bilen eleman aranıyor” ilanı ile Merter’de akademisyen olan Süha Gönen’in yanında işe başladı. Burada branda üzerine pistole işlemi ile Marlboro afişlerinin yapımında çalıştı. Süha Gönen’in yanında üç buçuk yıl çalışarak 50m²’den 120m²’ye kadar yüzlerce resimli reklam, iç mekan büyük boy panolar yaptı, tırlara yazılar yazdı.
Daha sonra Çağlayan’da Ahmet Baysan’ın yanında Plexige Reklam’da bir buçuk yıl çalıştı ve ardından sektörde sadece montaj işleri yapan Kaan Reklam’da çalışmaya başladı. Dokuz yıl çalıştığı Kaan Reklam’da istenen evsafta duvar, çatı, yol tabelaları ile Bridgestone, Lassa, Prelli, Kent Şekerleri ve birçok firmaya resimli tabelalar yaptı.
Dijital baskı makinaları yaygınlaşıp ucuzlayınca bir süre işsiz kaldı. İki yıl kadar ticari tablolar yaptıktan sonra B Sanatevi’nde duvar ressamı olarak işe başladı. İstanbul’un muhtelif semtlerindeki elektrik trafolarının üzerine manzara resimleri yaptı. Daha sonra Estetika firması ile çalışmaya başladı.
Sivas’taki çıraklık ve kalfalık dönemlerinde cama veya cepheye yapılan tabela yazılarının çifte gölgeli, iç bükey, dış bükey, bombeli gibi çeşitleri ile birer sanat eseri gibi olduğunu, hatta sene içinde iki kez tabela yenileyen esnafın da bulunduğunu söyleyen Cengiz Özdelice hala ticari tablo ve duvar resimleri yapmayı sürdürmektedir.
1959 yılında Muğla’nın Ortaca ilçesinde doğdu. İlkokulu Ortaca’da Ortaokulu Fethiye’de okudu. 1973 yılında sınavla girdiği İzmir Motor Meslek Lisesi’nden 1977 yılında mezun oldu. Asıl mesleği motor teknisyenliği olmasına rağmen, resme olan merakı ve tabelacılık mesleğinin o yıllardaki popülaritesi yüzünden İzmir’in Basmane semtinin arka sokaklarında çırak olarak bu mesleğe başladı. İşi çok çabuk öğrendiğinden kısa zamanda kalfa oldu. O yıllarda tabela ve serigrafi işi çok yaygındı. Askere gitmeden önce Ortaca’ya geldi ve seyyar olarak bu iş yaptı. Askerliğini Aydın’da temel eğitim dışında eline hiç silah almadan fırça ve boya ile yaptı. Usta birliğinde ise Çanakkale’de yine tabelacı ressam olarak devam etti. Askerliği boyunca Çanakkale içinde Atatürk ve yağlı boya duvar resimleri yaptı. Eğitim alanlarının yazılarını ve tabelalarını yeniledi. Dumlupınar Denizaltı Anıtı’nın yazılarını yaldızla yazdı. Asker harçlığını hafta sonları çarşı izinlerinde tabelacıların yanında parça başı iş yaparak kazandı. Askerlikten sonra 1981 yılında Ortaca’ya döndü ve Çizgi Reklam adındaki atölyesini açtı. Aynı yıl eşi Şengül Hanım ile evlendi. Önceleri fırça ile yaptığı iş daha sonra boya tabancası ve pistole ile şablon keserek gelişti. Serigrafi ile tişört, kalem, ajanda gibi baskılar yaptı. 1995 yılında bilgisayar ve plotter ile tanıştı. Tabela işinde bir devrim olmuştu. Daha sonra yenilikler ardı ardına geldi; dijital baskı makinaları ve cnc kesim makinaları işleri çok kolaylaştırdı. Cevat Çakıroğlu 2004 yılında Bağ-kur emeklisi oldu. Biri Makine Mühendisi, diğeri Jeoloji Mühendisi olan İbrahim ve Süreyya adlarında iki oğlu olan Çakıroğlu, halen mesleğini devam ettirmektedir.
Niğde’de İsmail ve Şahide Yüksel çiftinin dört çocuğundan ilki olarak 1964’te dünyaya geldi. 1967 yılında Niğde’den Ankara’ya yerleşti.
Şentepe’de ilkokulunu okuduktan sonra mesleğe ilk olarak, 1975 yılında Yeni Sanayi Tunç Caddesi Ahmet Öztekin Pasajı’nda bulunan Osman Tabela’da başladı. 3 yıl çırak olarak çalıştıktan sonra kalfalık dönemine geçti. Sonrasında, askerlik görevi dolayısı ile mesleğine 18 ay ara verdi.
1984 yılında askerden geldikten sonra Osman Reklam’a tekrar usta olarak başladı. 1987 yılında kalfası Vahdet Öztürk ile beraber Osman Reklam’dan ayrıldı. Öztürk Reklam olarak Vahdet Öztürk ile 1988 yılına kadar ortaklık yaptı, sonrasında ortaklıktan ayrıldı.
Burak, İsmail, Furkan isimli 3 çocuk babası 1998 yılında oğullarının baş harflerini kullanarak BİF REKLAM adındaki Şirketi’ni kurdu. Oğullar, şirketin başına geçmeleriyle başarılı bir grafik çizerek babalarından öğrendikleri sanat sayesinde yollarına devam etmektedirler.
1941 Yılında Mersin’de doğdu. 1948 yılında İskenderun’da başladığı ilköğretim hayatına Kırıkkale’de devam etti. 1956 yılında Kırıkkale’den İstanbul’a gelmesi hayatının dönüm noktası oldu. İstanbul’da çeşitli işlerde deneyimler kazandı. Çocukluğundan beri ilgi duyduğu resim yapma yeteneğini bir meslek dalı olan tabela ressamlığına uygulamaya başladı.
1957 yılında Cağaloğlu’nda Ayet Gülenay adlı ustanın yanında çalıştı. Çıraklık ve kalfalık döneminin ardından Ar Alaattin isimli firmada kalfa olarak görev aldı. Daha sonra Kırıkhan’a geri dönerek mesleğini icra etti.
1958 yılında İskenderun’a geçerek Hüsnü Kınık’ın yanında çalışmaya başladı ve ardından ortak olarak ustalığa ilk adımını attı.
1959 yılında İstanbul’a döndü, Şehzadebaşı’nda bir süre seyyar tabelacı olarak çalıştıktan sonra ilk atölyesini açtı. Askerliğini 1961-1963 yıllarında İstanbul’da yaptı.
1964 yılında eşi Seriye Hanım ile evlendi. İstanbul’da çeşitli semtlerde çalıştıktan sonra, Sanayi Mahallesi’nde atölye açtı ve mesleğine devam etti.
Meslek hayatı boyunca Goodyear, Borusan, Mannesman Sümerbank, Coca Cola ve Schweppes ve daha birçok firma ile uzun süreler çalışı. Tabelacılık mesleğini icra ederken; 1982-1992 yılları arasında iç mekan süs bitkileri ile ilgili çalışmalar ve üretim gerçekleştirdi.
1984-1988 yıllarında Günaydın ve Güneş Gazeteleri’nde botanik ile ilgili köşe yazarlığı yaptı.
1993 yılında Doğan Reklamcılık adlı işyerini ve işini oğluna devrederek emekliye ayrıldı.
1993 yılından sonra önceleri hobi ile başlayan daha sonraları bilimsel bir çalışma döngüsü içine giren kabuklu deniz canlıları merakı; deniz, kara ve tatlı su kabuklu canlıları ile ilgili koleksiyon ve bilimsel çalışma şekline dönüştü. Yabancı menşeli bilimsel yayınlarda makalelerine yer verilip çeşitli kitaplarda yazıları yayınlandı. Avusturalya ve Belçika’da literatürde yer alan iki ayrı deniz kabuğu türüne soyadının verilmesi ise hayatının en önemli gurur kaynağı oldu.
1950 tarihinde Bitlis’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bitlis’te tamamladı. 1968 yılında ilköğrenimini tamamladığı okula öğretmen olarak atandı. Askerlik sonrası üç yıl merkeze bağlı Günkırı Köyü’nde çalıştı.
1976 yılında İstanbul Bayrampaşa Şair Baki İlkokulu’na tayin edildi ve son olarak Güngören İlkokulu’ndan 1996 yılında emekli oldu.
Tabelacılık mesleğine ortaokul son sınıfta iken başladı. Bir gün okuldan dönerken, okuma yazma bilmeyen bir esnafın “şu tabelaları yazıver” teklifi ile hiç bilmediği bir meslek olan tabelacılığa adım atmış oldu. Bulunduğu ilde tabelacıya ihtiyaç çok olduğundan ilerleyen zamanlarda da tabela işini sanki o yapıyormuş gibi tabela işleri gelmeye başladı. Okul tatilinde mesleğin inceliklerini öğrenmek için Diyarbakır’da o dönemin en iyileri olan ustalardan Ressam Muzaffer Bey ve Ressam Recep Bey’den uygulamalı olarak ders aldı.
1965 yılında, içinde dört ayaklı bir masa, sandalye, birkaç kutu boya, bir destek oklavası, fırça, şeffaf bant, cetvel, gönye ve kalıp kağıdından başka bir şey olmayan ilk dükkanını açtı. Büyük çoğunluğunun mesleği hala devam ettirdiği elemanlar yetiştirdi. Zanaatkar tarafına ters gelse de ilk folyo kesim makinasını 1988 yılında satın aldı.
Açıkhava reklamcılığını bilgisayar öncesi ve sonrası olmak üzere iki döneme ayırdığını söyleyen Edip Şirvan bu dönemleri şöyle tanımlıyor: “Bilgisayar öncesi dönemde 3cm x 5cm ahşap kereste üzerine çakılan sac boyanıp boya ile üzeri işlenirdi. Cam veya duvar boya ile reklama hazırlanırdı. Yapılan işlerde kullanılan malzemeler doğaldı, çalışanlar bu malzemelerden zarar görmez, çevre kirliliği meydana gelmezdi. Bilgisayar sonrası dönemde kullanılan malzemeler çok çeşitlendi, her ihtiyaca ayrı bir malzeme oluştu.”
1998 yılında geçirdiği açık kalp ameliyatı sonrasında işindeki yoğunluğu hafifletip kapsamını daraltan Edip Şirvan, İstanbul’daki Şirvan Reklam adlı firmasında hala kutu harf üretimi ile sektöre hizmet vermeyi sürdürmektedir.
1958 yılında doğdu. Tabelayı ilk görüşü, ilkokul 4.sınıfta, öğretmeninin yazdığı okul tabelasını kuruması için güneşe bırakmasını istemesiyle oldu. İlkokulda başarısıyla öğretmeninin dikkatini çeken Ekrem Kubat, zamanın ekonomik koşulları gereği erken yaşta çalışmaya başladı.
1970 yılında köyden Eskişehir’e geldi, Kadir Kalfa ile tanışıp Odunpazarı’ndaki reklamcıda çırak olarak çalışmaya başladı. İşe başladığı ikinci gün ustası onu fırça, boya, inceltici, metre, gönye, mastar gibi malzemelerle tanıştırıp düz harfleri çizmesini istedi. İşlerin acil olduğu birgün 4 adet inşaat tabelasından birini Ekrem Kubat yazdı. Dükkan küçük olduğu için hazırlanan tabelaları kuruması için dışarıya bırakıyorlardı. İş tamamlandığında kalfası Ekrem Kubat’ın tabelasını diğerlerinden ayırt edemedi.
1970 yılında simit 25 kuruş, ekmek 1 lira iken ustası Ekrem Kubat’a 7,5 lira haftalık veriyordu, 6 ayda da haftalığı 50 liraya yükseldi. Ancak sonrasındaki 2 yıl boyunca haftalığı artmayınca, ailesinin de baskısıyla ayrılarak somyacıda çırak olarak kaynakçılığa başladı. Bir süre farklı işlerde çalıştıktan sonra, haftalık 150 lira ücret ve sigortalı olarak yeniden Tabelacı Zekeriya Usta’nın yanına döndü.
1975 yılında evlendi. Gündüz çalışıp gece ortaokula devam etti ve okulu 4 senede bitirdi. Salih Zeki ile sermayesiz ortak oldu. Ancak ortaklıktan anlaşmalı da olsa ayrılmak zorunda kaldılar. Ortaklıkları 15 gün sürmüştü ama Salih Zeki, Ekrem Kubat’ı yalnız bırakmayarak yeni bir iş yeri açmasına destek oldu. Emanet masa, sandalye, fırça ile “Arzu Reklam” adıyla yeni bir firma kuruldu, Salih Zeki ile de yardımlaşarak 2 yıl boyunca diğer meslektaşlarına parça hesabı çalıştı. Sonrasında ise bir iş hanında daha büyük dükkana geçmek, daha iyi kazanç sağlamak amacıyla arkadaşı İrfan’ı da ortak alarak “Reksan” firmasını kurdular ve bu ortaklık da bir süre sonra sona erdi.
Eskişehir’de Apollo Reklam’ın sahibi Zekeriya Usta’nın dükkanını satın aldı, ancak sonrasında Zekeriya Usta çalışmaya devam etmek isteyince, Bekir Ustayı da yanlarına alarak üç ortak olarak devam ettiler. Mesleği tabelacılık olunca askerliği, gündüz askerlik, gece şema çizimi, manzara yapımı, plaka yazımı, çanta, palaska, kütüklük numaraları yazarak geçti. 1983 yılında askerden geldi. 1985 yılında ortaklar tümüyle ayrılınca “Apollo Reklam”ı satın aldı ve mesleğini hala sürdürmektedir.
İki oğlu olan Ekrem Kubat, hedeflediği gibi Apollo Reklam’ı oğullarına devredemedi. Oğulları ayrı çalışmak istediği için her ikisi de farklı tabela atölyeleri açtı. Ekrem Kubat, “Söz uçar yazı kalıcı olur, belki de birileri feyz, torun ders alır” diyerek, “Nasihat, Öğüt, Tavsiye” şiirini yazdı.
GENÇLERE
Nasihatı her zaman değerlendir
Başına musibet gelmesin oğul
Nasihat dinlersen musibet gelmez
Çağları aşar gidersin oğul
Ömür boyu gerçekleri görün
İnsanlık savaşı verin oğul
Haksızlığa, zorbalığa karşı olun
Kötüye her zaman karşı olun
Sevgiyle, muhabbetle özünüzü bulun
Çağdaşlık felsefeniz, özünüz olsun
Dünya’ya bakışınız Kamilce olsun
Sonucun nereye varacağını görün oğul
Önem verin kişiliğe, onura
Çıkar için onuru bırakmayın kenara
Susuz İnsan hasret kalır pınara
İnsanların gönlüne girin oğul
Adam olun bu uğurda çalışın
Sevince,zahmetine alışın
Engel çok da olsa doğruya çalışın
Dostların gönlünde yer bulun oğul
Yaptığınız eserler kalıcı olsun
Özgürlüğü, çağdaşlığı gösterin
Gönüllerde iyi itibar bırakın
İşinizle, yaşamınızla örnek olun oğul
Tarihlerde gönüllerde yer bulun
Hayalleri ulaşılmaz sanmayın oğul
Para kazanmasanız da kar edin oğul
Gerçek insanlık sırrı işte budur oğul
Doğru davranmaktan hiç yılmayın
Haksızlığa her zaman karşı olun
İnsanları üzmekten çekinin oğul
Kalp kırmadan izah edebilin oğul
Kelimeleriniz anlamlı olsun
Bazen ok, bazen çiçek olsun
Sevgi deryasını paylaşın oğul
Muhabbet gülleri toplayın oğul
Doğruyu gözetip, yanlışa vurun
Barış, sevgi, dostluk üstüne yaşayın
İçinizde tertemiz bir dünya kurun
Fikirde, gönülde, sözde hür olun oğul
Babanızın hayat felsefesi
Hep daima böyle olmuştur
İyiden, güzelden örnek almıştır
Doğru, sarsılır ama yıkılmaz oğul
Babanız Ekrem’e gurur kaynağı olun
Gerçekleri hep orta yere koyun
Yarınlara hep iyi örnek olun
Torunlarım da sizinle gururlansın oğul
01.05.1960 yılında Çankırı’da doğdu.
Reklamcılık hayatına Ömer Morova ve Celalettin Morova’nın kurmuş olduğu Morova Reklamcılık firmasının Necatibey atölyesinde çırak olarak, o zamanların popüler plexi glass fon basım ve büküm işlerini öğrenerek başladı.
Fon basımını o zamanlar yapabilen çok firma olmadığından Türkiye’nin hemen hemen her ilinden gelen diğer reklamcılara da fon basıp otobüsler ile gönderiyorlardu. O dönem birlikte çalıştığı ustalarından Mustafa Akça, Nusret Turgut ve Hüseyin Karataş’tan imalata yönelik birçok şey öğrendi ve tecrübe edindi.
1979 yılına kadar çırak olarak çalıştı ve askerlik dönüşü kalfa olarak Morova Reklamcılık’ta işe devam etti. O dönem daha çok mobil akaryakıt istasyonlarının reklam işlerini yapıyorlardı ve her ile montajlara gidiyorlardı. Şimdilerde olduğu gibi öyle montaj ekipleri filan yoktu tabii. Yeri geliyor nakliye aracı ile birlikte ya da otobüslerde yanlarına alabildikleri malzemeler ile montajlara gidiyorlardı.
Usta olduğu 1985-1990 yılları arasında daha çok banka reklamları ve havalimanı reklam işlerini yapıyordu. Patronları ve ustalarından edinmiş olduğu tecrübe ve bilgiler ile 1990 yılında Ankara Strazburg Caddesi’nde kendi şirketi olan Kent Reklam Limited Şirketi’ni kurdu.
Kent Reklam olarak 90’lı yılların meşhur cephe vinil giydirme açıkhava reklamlarından, Maltepe’de Ankara’nın ilk cephe vinil giydirme işini yaptı. 2000 yılı başlarına kadar sektörde vinil cephe giydirme ve çatı reklamları gibi buna benzer birçok iş yaptıktan sonra, 2001 yılında Morova Reklamcılık ile Kent Reklam şirketlerinin tek çatı altında hizmet vermesi adına yapılan şirket ortaklığı sonrasında Morova Reklamcılık San. Tic. Ltd. Şti.’nin bir ortağı olarak 2015 yılına kadar sektörde hizmet vermeye devam etti. Sürekli gelişen ve ilerleyen bu sektörde yurt içi ve yurtdışı avmler, akaryakıt istasyonları, bankalar, havalimanları gibi birçok farklı ve özel projede imzası bulunmaktadır.
1950 yılında Sivas’ın Zara İlçesine bağlı Tekke köyünde dünyaya geldi.
Babasının askerlik sonrası İstanbul Balat’da bir iplik fabrikasında hamallık işi bulması üzerine bir yaşında iken annesi ile birlikte İstanbul’a yerleşti.
İlkokulu Balat Ulubatlı Hasan İlkokulu’nda okudu. Karagümrük Ortaokulu’na giderken Taşlıtarla’ya babasının yaptığı gecekonduya taşındılar. Ortaokul ve liseyi Plevne Lisesi’nde bitirdi.
19 yaşında Günaydın Gazetesi’nde iş hayatına atıldı. Öğrenciliği süresince beş yıl serbest muhabirlik yaptı. 1973 yılında girdiği Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nü çalışmak zorunda olduğundan yarım bıraktı.
1974 yılında Gaziosmanpaşa’da ilk renkli fotoğraf stüdyosunu kurdu ve bir yıl sonra kapattı.
1975 yılında 72 Ajans’ta grafiker olarak mesleğe başlayan Emin Coşkun 1976 yılında Jüpiter Ajans ismiyle tabela atölyesi işini kurdu ve tabela yapımcılığına başladı. Açıkhava reklamcılığını ülkenin seçkin firmaları ile uzun yıllar butik olarak çalışarak yürüttü.
1995 yılında ekonomik krizler nedeni ile işini feshetti, reklamcılığı reklam müdürü olarak girdiği Garipoğlu Şirketler Grubu bünyesinde kurulan Ceyajans firmasında genel müdür olarak devam ettirdi. Sümerbank ve Marmara Bira’nın kurumsal açıkhava reklam işlerini yürüttü. 1997 yılında bu görevinden istifa etti.
1998 yılında uzun yıllar çalıştığı sektörün Türkiye’de ilk yayını olan SignGraphic Açıkhava Reklam Dergisi’ni çıkardı. Medyatek Reklam ve Yayıncılık Hizmetleri Ltd. Şti. firması altında halen yayıncılık hizmetlerini sürdürmektedir.
Öğrenciliğinden beri ara verdiği ressamlığına tekrar başlayarak bilgisayar tekniği ile resim yapmaya başladı. 700 adedin üzerinde resim yaptı. Bir kız çocuğu babası olan Emin Coşkun, resim çalışmalarının yanında sanatsal fotoğraf çekimleri, şiir ve makale yazıları ile de uğraşmaktadır.
1953 yılında Gaziantep’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu Ankara’da okudu. Okul yıllarında tabela, resim, cam yazıları yapmaya başladı.
Ortaokulu bitirdikten sonra 1968 yılında Ankara Siteler’de tabelacılık mesleğine başlayarak iş hayatına atıldı. Zeki Coşkun ile ortak atölye çalışmalarına başladılar.
“Hattat Reklam-Tabela” adıyla Siteler-Çarıklıhan İş Merkezi’nde ilk atölyesini açtı. O dönemde ahşap tahta çerçeveli tabelalar, yağlı boya resimler, fırça ile vitrin süsleme, mobilya üzerinde dekoratif resimler, motifler işleme ve serigrafi baskı işleri yaptı.
1975 yılında Ressam Halil Akkurt’la tanıştı. Ressam bilgisini arttırdı. Halil Akkurt ile beraber çeşitli kurum ve kuruluşların binalarına büyük boyutlarda Atatürk’ün ve devlet büyüklerinin resimlerini yaptılar.
Tabelacılık mesleğini sürdürerek Bağkur’dan emekli oldu. Bilgisayar ve baskı yöntemlerini kullanarak mesleğini halen sürdürmektedir.
1941 yılında Muğla, Yatağan Eskihisar köyünde doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Yatağan’da, lise öğrenimini Aydın’da, Makine Teknikerliği Eğitimi’ni İzmir’de tamamladı.
1961 yılında Öner Bakan ile evlendi. İş hayatına 1962 yılında Sümerbank Basma Sanayi Fabrikası’nda makine ressamı olarak başladı. Bir süre sonra İzmir Kemeraltı Veysel Çıkmaz Sokağı’nda faaliyet gösteren Tam Tam Reklam’da Enver Bukan ile çalışmaya başladı. En büyük hedefi mesleki başarısını artırmak ve her daim daha ileriye gitmekti. Hedefi doğrultusunda Özkaner Klişe firmasına ortak oldu. Sürekli kendini geliştirmeye odaklanan Erdal Bakan, çeşitli şirketlerle ortaklık deneyimi yaşadı. Bu süre zarfında askerlik vazifesini de tamamladı.
1964 yılında ortaklarından ayrılarak hedefine ulaşacağına inandığı Erdal Serigrafi firmasını kurdu. Erdal Serigrafi, kısa sürede İzmir’in aranan serigrafi firmalarından oldu. Bu başarısının temelinde Erdal Bakan’ın mesleğine ve insanlara duyduğu sevgi ve saygı büyük yer aldı. Meslek sahibi yaptığı, yetiştirdiği birçok usta Erdal Bakan’ı saygı ile anmaktadır.
Erdal Serigrafi’nin birçok alanda gerçekleştirdiği ilklerin arkasında da Erdal Bakan’ın insanların yaşam düzeyini bilinçli bir çabayla yükseltme konusundaki tartışılmaz yeteneği ve cesaretinin yanı sıra başarıyı özümsemenin kişiliğinin önemli bir parçası olması da yatmaktadır. Bu ilklerin arasında DYO’nun açtığı bir sergide kazandığı birincilik, Ege Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’ne yapılan baskıların Fransa’da uluslararası bir kongrede layık görüldüğü birincilik ve baskılarının kalitesi karşısında sektörün önde gelen Almanya menşeli Jac firmasının üst düzey yöneticilerini bile hayrete düşürmesi bulunmaktadır.
Başarı tutkusu ve meslek aşkı Erdal Bakan’ı baskı işlerinin dışına da taşıdı. Işıklı reklam ve digital baskı sektörlerine de atılarak hedefine emin adımlarla yürüdü. En büyük hedefi fabrikalaşmaktı ancak sağlık problemleri bu hedefini gerçekleştirmesine izin vermedi. 11 Aralık 1998 tarihinde Erdal Bakan aramızdan ayrıldı. Ancak Erdal Bakan’ın çocuklarına aşıladığı hayat görüşü ve iş disiplini en büyük hayalinin gerçekleşmesine olanak tanıdı. Halen Kemalpaşa’da 5000m2 kapalı alanda faaliyet gösteren Erdal Etiket başarıdan başarıya koşmaktadır.
Saygıyla Anıyoruz.
10.11.1961’de Bolu Kıbrısçık’da doğdu.
1971 yılında Ankara Ulus Yeni Sanayi’de bulunan Osmanlı Reklam’da çırak olarak meslek hayatına başladı.
Ustaları Osman Aydın ve İsmail Aydın tarafından yetiştirildi.
1976 yılında kalfa olarak devam ettiği iş yerinde 1982 yılında bugünkü adıyla Osmanlı Reklam’ın ortağı olarak faaliyet gösterdi.
2005 yılından günümüze İmpa Reklam olarak sektöre hizmetlerini devam ettirmektedir.
1958 yılında Gaziantep’te doğdu. Meslek hayatına sınıf öğretmenliği ile başladı. Gerekli eğitim ve kursları aldıktan sonra resim öğretmeni oldu.
Resim öğretmenliği yaptığı 15 yıllık dönemde, boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla saz üretmek, tüfek tamir etmek, resim yapmak gibi ek işleri hobi olarak yaptı. Sonrasında tabela üzerine yoğunlaşınca 1988 yılında bir taraftan öğretmenlik mesleğini sürdürürken aynı zamanda bir ortakla 20 m²’lik bir tabela atölyesi açtı. İki yıl ortağıyla çalıştıktan sonra 1990 yılında yine ufak bir atölyede tek başına çalışmaya başladı. Zamanla büyük işler aldı ve başka atölyelere iş vermeye başladı.
1992 yılında ticaretten gelen üç kardeşi ile bir araya gelerek profesyonel anlamda açıkhava reklamcılığı yapmaya başladılar. 1992 yılında Kayseri’nin en büyük (400m²) reklam atölyesini kurdular.
1992-2012 yılları arasında hızla büyüyen ve yatırımlar yapan firmasından 2012 yılı başında ayrıldı. Şu an halen sektör içerisinde benzer faaliyetler gösteren 3 şirkette yönetim kurulu başkanı olarak iş hayatına devam etmektedir.
1976 – 1978 Kayseri Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu
Mimarsinan İlköğretim Okulu / Pazarören / Kayseri
1978 – 1983 İlkokul Öğretmenliği (Sivas)
1983 – 1986 İlkokul Öğretmenliği (Bitlis)
1986 – 1992 İlkokul Öğretmenliği (Kayseri)
1990 – Resim Öğretmenliği Kursu (Nevşehir)
1990 – 1993 Resim Öğretmenliği (Kayseri)
1988 – 2012 Deha / Devpa / Depar Yönetim Kurulu Başkanı
2012 – 2014 Atlantis / Devpa / Depar Yönetim Kurulu Başkanı
1940 yılında İzmir’de doğdu. Henüz ilkokuldayken resim yeteneği öğretmeni tarafından keşfedilen Erdoğan Niğdeli’nin resme olan hevesi öğretmenin de övgüleri ile daha da artar ve büyüyünce ressam olmak yerine, hemen ressam olmak ister.
İzmir’e bir saatlik uzaklıkta olan Değirmendere ilçesinde yaşamasına rağmen, İzmir’in içinde iki tane ressam afişçi usta bulur ve dokuz yaşında çırak olarak çalışmaya başladı. Ressamlar, hattatlar, yazıcı ve sanatkarların pek değerli olduğu o dönemde, bu iki ustanın yanında uzun yıllar çıraklık ve kalfalık yapıp ustalaşınca bireysel olarak çalışmaya başladı.
İzmir’deki sinema afişlerini ve İzmir Fuarı’ndaki Manolya Gazinosu’nda sanatçıların afişlerini hazırladı. Çalışmalarıyla zamanın birçok sanatçısının dikkatini çekti ve kendileriyle birebir tanışma olanağı da buldu.
Almanya’da çalışan ağabeyinin yardımıyla 1960 yılında İzmir’in Yağhaneler semtinde “En Tabela”yı kurdu. O zamanlarda tabela işlerini ressam kişiler yapardı. Yağhaneler pek işlek ve merkezi bir yer olmasına rağmen ilk iki yıl müşteri beklemekle geçti ancak Erdoğan Niğdeli boş durmuyarak resim çalışmaları yaptı. O aralarda pek rağbet gören araç plaka kalınlaştırma işinin gelmesiyle, gel zaman git zaman işler yoğunlaşmaya başladı ve tek başına iş yetiştiremez oldu. Zamanla elemanlar aldı ve bu elemanların sayısı 15’i buldu, sabah 08:00, akşam 23:00’e kadar çalıştıkları halde işleri zor yetiştiriyorlardı.
En Tabela’da her elemanın ayrı bir görevi olurdu. Çoğunluğu yazı tabela işlerini yapar, sadece Erdoğan Usta ve resme eğilimi olan seçilmiş birkaç eleman resim yapardı. Zamanın meşhur pramit, altın varak yazılarının en iyi örnekleri de bu işyerinden çıkmıştı. Elemanları genellikle 8-10 yaşlarında çırak olarak işe başlayıp 8-10 yıl kadar burada çalışıp, zamanla İzmir’in sayılı isimlerinden olup sonrasında kendi işyerlerini açarak senelerce İzmir’e hizmet vermiş ustalar oldular. En Tabela’da 50’nin üzerinde usta yetişmiş ve birkaçı emekli olmasına rağmen hala bu işi fırça tekniği ile icra etmektedirler. Başka firmalardan da birçok ressam ve tabela ustası mutlaka En Tabela’ya uğrayıp Erdoğan Niğdeli’yi ziyaret ederek bilgi alışverişinde bulunurlardı.
400’e yakın tablosu bulunan Erdoğan Niğdeli’nin birçok resim yarışmasında birinciliği olmuştur. Almanya’dan gelen bir arkadaşının arabasına yaptığı resim Alman medyasının dikkatini çekmiş ve “Türk gencinin yaptığı resim” başlığıyla haber olmuştur.
1998 yılında Yağhaneler Sanayisi’nin yıkılması ve Erdoğan Usta’nın emekli olmasından sonra En Tabela kapanmış, ancak Erdoğan Niğdeli 2013 yılının Aralık ayına kadar boş durmamış ve tabela işini sürdürmüştür.
2013 yılında 73 yaşında hayata veda eden Erdoğan Niğdeli’nin büyük oğlu Özgür Niğdeli hala bu işi geleneksel olarak sürdürmeye devam etmektedir.
Saygıyla Anıyoruz.
1958 yılında Ankara’nın Kızılcahamam Uğurlu Köyünde dünyaya geldi.
İlköğrenimini doğduğu köyde tamamladı. Mesleğe ilk olarak 1971 yılında Posta Caddesi Tiritoğlu İşhanı’nda bulunan Osman Tabela’da çırak olarak başladı. 4 yıl çırak olarak çalıştı. 2 yıl Akşam Sanat Okulu’nda eğitim gördükten sonra askerlik görevine kadar 4 yıl kadar kalfalık dönemi geçirdi. Askerlik görevi dolayısı ile mesleğine 2 yıl ara verdi.
1980 Türkiye’nin sektör olarak tabelacılıktan reklam sektörüne geçiş yaptığı yıllardı. Bireysel olarak da ileriye bakarak düşünmenin, araştırmanın ve teknolojik makine yatırımlarının başlandığı yıllardı. Bu yıllarda Erol Gökmen de ortağı bulunduğu Osman Tabela’nın adını Osman Reklam olarak yeniledi ve 1995 yılında “Osmanlı Reklam” oldu.
Çok zor geçen yıllardan sonra personel sayısının artması, araç ve makine parkının gelişmesiyle Erol Gökmen kurumsallaşma kararı aldı. Bu arada 2002 krizi ve ortaklarından ayrılma süreci zorlu bir sınav niteliğindeydi.
Erol Gökmen, Osmanlı Reklam olarak bu sınavı vererek 30.000m2 arazi üzerine kurulu, çevreye ve insana değer veren son model tesisinde 250 çalışanı ile 44 yıllık meslek hayatına Onursal Başkan sıfatı ile devam etmektedir.
1952 yılında Rize’de doğdu. 1966 yılında İzmir Alsancak İşçi Bulma Kurumu’nda iş için beklerken, “Yetiştirilmek üzere, 15 yaşlarında serigrafi ve reklam işlerinde çalışacak çırak aranıyor” anonsunu duydu ve müracaat etti. Erdal isminde bir beyle Kemeraltı’nda merdiven altı 12 m2’lik bir dükkana gittiler. Bir mermer masa, duvarda asılı birkaç kalıp, 15-20 adet tahta ızgaradan ibaret dükkanda o gün mesleğe başladı.
Çıraklık dönemi oldukça sıkıntılı ve hep “Neler yapabilirim?” sorusuyla geçti. Film çekmek, kalıp hazırlamak gibi ana konular gizli yapıldığından mesleği, anahtar deliklerinden gizlice izleyerek, artan filmlerden denemeler yaparak öğrenmeye çalışıyordu. Film çeken çalışanın işe gelemediği bir gün Hislon ve Nacar kol saatlerinin kadranının basılması gerekiyordu. Erol Kemerdere “Ben çekerim!” deyince ustası biraz da alaylı bir ifade ile “Çek görelim.” demişti. Filmi çekti ve baskıya girdi; başarmıştı.
Rahmetli Erdal Bakan’ın kurucusu olduğu Erdal Serigrafi 3-5 sene sonra daha da büyüdü. Bir gün Reklam Prodüksiyon firmasından Vedat Bey, numunesi Danimarka’da basılmış olan Tuborg Otobüsleri’nin yanlarına sac tabela yapma işini getirdi. Ancak tramlı baskı olduğu için ustası bu işe sıcak bakmadı. Erol Kemerdere, kendini ispat etmek için sabaha kadar uğraşıp numuneyi bastı ve ustasına gösterdiğinde haklı takdirini aldı. Numuneyi fabrikaya götürdüler ve 40 otobüsün yanlarını donattılar. Bu başarı Erol Kemerdere’ye artık yetenekli bir usta olduğunun hissini verdi ve ustalık dönemi böylece başladı.
Rıfat Temiz (Temiz Serigrafi) ve Ahmet Üzümcü (Batı Reklam Tabela) yetiştirdiği elemanlar arasında yer aldı. Enver Bukan, Halil Atlas, Reşat Zengin, Sadettin Günkut, Kemal Üzümcü, Zafer Çözgücü gibi vefat eden ustalarını rahmetle anan ve son dönemde kendisini destekleyen Birol Fedai ve Fatma Gencer’e saygılarını sunan Erol Kemerdere hayat felsefesini şöyle tanımlıyor: “Bir usta tek başına bir şey başarır, ama yanında çalışan personeli ile çok şey başarır ve onu bu usta yapar. Personel arkadaşlarıma buradan sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”
1954 yılında Nevşehir’de doğdu. Öğretmenleri resim ve yazılarını güzel buldukları için Güzel Sanatlar Akademisi’ne gitmesini istediler. Ekonomik imkansızlıklar sebebiyle bu okula gidemedi.
1967 yılında İsmail Bozkurt’un (Rahmetli) yanında çırak olarak çalışmaya başladı ve kısa zamanda ustasını da hayrete düşürecek kadar hızla sanatını öğrendi.
1969 yılında kendi iş yerini açtı ve 15 yaşında o yılların en küçük ustası oldu.
Erol Kızılbağlı, Erol Reklam adlı firmasında, plotter, dijital baskı, CNC kesim, süblime baskı, asit indirme, serigrafi vs. işlerle, iki oğlu ile birlikte Nevşehir’de mesleğine devam etmektedir.
1939 yılında Kırıkkale’de dünyaya gelen Ertürk Dölek ev hanımı bir anne ve ağırlıkla hattatlık, inşaat, boya-badana, cami minber ve mihrabı yapan bir babanın altı çocuğundan en büyüğüdür.
Ertürk Dölek, kardeşlerin en büyüğü olduğu için işlerin her noktasında babasına yardımcı olmasıyla, önce çıraklık sonrasında ise kalfalık dönemlerini zor da olsa babasının yanında yaşadı. Teyzinatlar işlenirken desenleri babası çizer o da boyardı. Babası müthiş bir ustaydı. Osmanlı Turkuazı, Selçuklu Yeşili, Prusya Mavisi renklerini bulurken tonlarda biraz şaşma olsa ecdadımıza saygısızlık olur, renklerin tonları orjinallerine uyacak diye kıyametler koparırdı. Bursa, İstanbul ve Konya’daki camilerde mermer işlemelerden bal mumu ile kopyalar alır, onları kalıp haline getirir, sonra alçıya döker, mihraplara monte eder ve mermere benzetmek için boya ile mermer taklidi yapardı. Her aşamada babasına yardım ederken farkına varmadan hatırı sayılır beceriler kazanmıştı.
Babası İskender Usta cami mihrap ve minberleriyle uğraşırken Ertürk Dölek, yeni gelişmekte olan Kırıkkale’de bir ihtiyacı tespit edip, hat becerisini tabela işlerine adapte ederek tabelacılığa başladı. İlk birkaç denemeden sonra talep patlaması olunca bu durumu babasından gizleyemez oldu. Babası üniversite okumasını, Kırıkkale’de kalmamasını istiyor, “Çalışıp paranın tadını alırsan okulu ihmal edersin” diyordu.
Bu dönemde Ertürk Dölek, lise takımında Kırıkkale Spor’da futbol oynuyordu. Tabelacılığı ikinci plana atmış gibi yapıp sanayide arkadaşlarının babalarının dükkanlarında gizli gizli çalışıp tabela yapmaya devam ediyordu. Kazandığı para annesi dahil herkesi mutlu ediyor ama yakalanınca da paparayı yiyordu. Sonunda bir yandan okuyacağına söz verip babasını ikna ederek Kırıkkale’de bir dükkan açtı. Kırıkkale’yi sinema afişleri ve resimli renkli tabelalarla donattı. Milli bayramlarda bütün devlet kuruluşları ile MKE Fabrikaları’na sabit çelenkler yapıyor ve popülerliğini katlıyordu.
Liseyi bitirme noktasına gelince babasına verdiği sözü gereği dükkanı bir arkadaşına devredip A.Ü Fen Fakültesi’nin yolunu tuttu. Bu sırada 1960 İhtilali olmuş, bütün ekonomi kilitlenmişti. Haliyle babasının işleri de bozulmuştu. Ev kirasını ödeyemedikleri gibi okul kitaplarını da alamamışlardı. Babasının bu sene gitme seneye gidersin demesine rağmen fırçalarını cebine koyup Ankara’daki macerasına atıldı. Posta, İzmir ve Sakarya Caddeleri’nde çoğu zaman karın tokluğuna hatta bazen Kızılay’dan Yenimahalle’ye yürüyerek çalışmaya başladı. Kısa sürede ustaları tarafından da kabul gördü.
O dönemlerde İstanbul’da, daha sonra dünya firması haline gelen CEN Ajans’ın kurucusu Cumhur Abacı ile tanıştı ve güzel günler tekrar başladı. Hem güzel işler yapıp para kazanıyor hem de okula devam ediyordu. Altın varak geçerli meslekti ve yapan da azdı. Eli işe yatkın olduğundan kısa sürede aranan bir usta olmuştu. Çok iş yapar durumdaydı fakat okul çok zamanını alıyordu. Okulu ve ardından da askerliği bitirdi. Okul bittikten sonra pek çok ağabeyinden ortaklık teklifi aldı. Neticede İzzet Usta ile çalışmaya başladı.
Bu arada pleksiglas ışıklı reklamlar piyasa bulmaya başlamıştı. Aynı zamanda bankalar da Anadolu’ya yayılmaya başlamıştı. Önce Yapı Kredi Bankası ile temas kurup, reklamlarıyla devreye girip sonra Etibank, Esbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası reklamları ve şubeleriyle işi genişletmeyi başardı. Bilahare PTT’nin atılım yıllarında verzalit malzemenin bayiliğini alarak hem reklamcılık hem müteahhitlik yaparak iş hayatını devam ettirdi. Daha sonra verzalitten çizilmeyen, çakıyla oyulmayan okul sıraları, hastane mobilyaları üreterek reklamcılığı içine gömerek sanayiciliğe, seri üretime başladı.
Ertürk Dölek halen aktif çalışmalarıyla sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
Bu arada farklı olarak yaptığı işler:
03.07.1949’da Bolu ili Dörtdivan ilçesi Doğancılar Köyü’nde Mehmet ve Tevhide çiftinin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.
İlkokulu köyünde okudu. 1955 yılında annesi öldükten sonra babasıyla Ankara’ya yerleştiler. Rahmetli İhsan Kantarcı’nın yanına çırak olarak verildi. Neon sanatını Ustası’nın yanında öğrendi, bazı atölyelerde de çalıştı.
1970’li yıllarda elektrik kesintileri fazlalaşınca işler tamamen durdu. Bu dönemde Fuat Ustası’nın yanında laboratuar aletleri yapmayı öğrendi. Epey çalıştıktan sonra oradan Hacettepe Hastanesi tıbbi cam aletleri cam atölyesine başladı. Buradan emekli olana kadar evinin üstünü atölye yapıp yine akşamları neon işleri yaptı.
1985’ten sonra 1990’lı yıllarda çocukları büyüyünce işi çocuklarına bıraktı. Şimdi oğulları Teknik Neon Ltd. Şti. adıyla faaliyetlerini sürdürüyorlar.
1949 yılında Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde doğdu.
Küçük yaşlardan itibaren güzel sanatlara olan ilgisi ve resim yapma yeteneği ile tabelacılığı meslek olarak benimseyip amatör bir ruh ile çalışmalarını sürdürdü.
Asıl mesleği öğretmenlik olan Fikret Güney, 1970 yılında Güney Reklam adıyla firmasını kurup, dönemin en güncel tasarım anlayışını yağlı boya tabelalarına yansıttı.
1980-1990 yılları arasında Diyarbakır, 1990 yılından 2020 Yılına kadar ise Güney Reklam ile Şanlıurfa'da faaliyet gösterdi. Tabela ve reklamcılığa olan bağlılığı ile yakın aile bireylerine de bu mesleği sevdirmiş, Siverek'te birden fazla marka ile tabelacılık mesleğini devam ettiren yeğenlerine ilham kaynağı olmuştur.
Mesleğinde en üst seviyeye ulaşıp bulunduğu bölgeyi de aşarak Türkiye genelinde başarılı projelere imza atan Fikret Güney, 2020 yılı itibariyle meslek hayatını sonlandırdı. Ancak onun çalışanlarına ve yakınlarına aktardığı mesleki sevgi ve tecrübesi ile tabelacılık mesleğine kazandırdığı onlarca firma sektörü ileriye taşımaya devam ediyor.
1956 yılında Kayseri’de doğdu. Mesleğe 1972 yılında Ariş Reklam, Ahmet Gayretli’nin yanında çırak olarak başladı. O dönemlerde tabelacılık bir zanaattı, eline mahir adamların işiydi çünkü her şey el ile yapılırdı.
Bir yıl kadar Ariş Reklam’da çalıştıktan sonra Kayseri Reklam Ünal Dumlu’nun yanında çalışmaya başladı. Palet Usta, Yılmaz Bayraktar (Dilsiz), Ömer Livdumlu, Kaya Livdumlu, Mustafa Savruk gibi değerli ustalarla çalışma fırsatı buldu. Öğrendiklerinin temelinde bu ustaların emeği ve desteği çoktu. Fırça ile tabela yapmayı, pleksi, fırın presi gibi ustalık ve estetik gerektiren işleri bu ustalarından öğrendi.
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda eğitim gören ve asistanlık yapan ağabeyi Yaşar Cebecioğlu’nu okulda ziyaret ederek atölyelerinde yapılan eserleri gözlemleme ve bu atölyelerde çalışma imkanı buldu. El sanatı olan mesleğinde çok büyük önem arz eden estetik ve teknik kabiliyetinin gelişmesinde bu ziyaretlerin büyük etkisi oldu.
Askerlik görevinden sonra 1974 yılında Kayseri’de Meydan Beğendik’in yanında bir dükkan kiralayarak Güven Tabela’yı faaliyete geçirdi. Asya Makine, Bağkale ve Sanayi Odası’na bağlı birçok firmanın reklam işlerini yaptı. O dönemlerde malzeme bulmak ve getirtmek zordu. Alet, ekipman, makineler yoktu. Tabelalar takoz fırçalar, kalem fırçalar ile elle boyanarak yapılırdı. Sonraları şablonlar yapılmaya başlandı. Şablonlar da ilk başlarda el ile çizilirdi. Sonra bilgisayarlar, plotterlar, kompresörler çıktı.
Tabela işinin artık el sanatı olmaktan çıkması ve bir sanayi kolu haline gelmesiyle zamana ayak uydurarak bilgisayar ve plotter aldı. 90’lı yıllardan sonra teknolojinin çok daha hızlı gelişmesiyle makine parkuruna iç mekan ve dış mekan dijital baskı makinelerini kattı ve zaman içinde istihdamı ve hizmet verdiği firma sayısı da arttı.
Yetmişli yıllarda bir bodrum katında küçük bir atölyede kurulan Güven Tabela bugün biri dijital baskı merkezi, diğeri tabela atölyesi olan iki ayrı merkezde toplam 600 m²’lik bir alanda Güven Reklamcılık Tan. Hiz. Mat. Teks. San. Tic. Ltd. Şti. olarak teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, dijital baskı ve tabela faaliyetlerini Güven Cebecioğlu’nun oğlu Hasip Cebecioğlu yönetiminde sürdürmektedir.
Sinema salonlarının, kültür ve eğlence hayatının en gözde mekanları olduğu 50’li yıllarda, sinema girişlerine dev film tanıtım görselleri yapılırdı. Filmin ve oyuncuların adlarının yazıldığı renkli görsellere ek olarak 4-5 metre boyunda renkli ve dekupe Erol Fly, Alan Ladd dekorları yapılır, seyirciler bunların bacak arasından sinemaya girerlerdi. Bu görsellere fener adı verilirdi. Bu fenerleri yapanlar içerisinde en çok tercih edilen kişilerin başında sinema afişçisi ve ressam olan Hasan Mithat Ağakay gelirdi.
Ağakay ailesinin kökenleri, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Girit Adası’na dayanır. 1911 yılı Girit’li ailesi için bir dönüm noktasıdır. İtalyanlar’ın Libya’ya asker çıkardığı ve Osmanlı Devleti ile aralarının açılıp savaşa girdikleri günlerde Ağakay’lar İzmir’e göç ederler. Bir yıl sonra da Balkan Savaşı çıkar. Yunanlılar’ın İzmir’i işgali sırasında bu kez de soluğu İstanbul’da alırlar.
Mustafa Cemil Bey’in üç oğlundan biri olan 1902 doğumlu H.Mithat Ağakay, ilköğrenimini Girit’in Hanya kentinde, lise tahsilini İzmir’de tamamlar. Ağakay, boş zamanlarını babasının etkileriyle resim yaparak değerlendirir ve babası gibi ressam olmak ister.
Mithat Ağakay, İstanbul Beyoğlu Caddesi’nde ön yüzündeki aynalarla ünlenen Şık Sineması’nın bilet kontrol memuru olarak işe başlar. Şık Sineması’nın ressamı bir gün aniden rahatsızlanır, işe gelemez, bir hafta sonra gösterime girecek yabancı filmin afişi yapılacaktır. Zor durumda kalan sinema işletmecisi, 20’li yaşlarda olan H. Mithat Ağakay’a bu işi önerir, Ağakay bu fırsatı değerlendirir, sabaha kadar çalışır ve dev resmi tamamlar. Bu rastlantı H.Mithat Ağakay’a sinema fenerleri konusunda ün kazandırır ve Ağakay Ailesi’nin açıkhava reklamcılığı (outdoor) mesleğine başlamasının ilk adımı olur.
1950’li yıllarda büyük oğlu Münir ile Mimcim Matbaası’nı kurarlar. 1965 yılında küçük oğlu Erol’un kurduğu Eray Ofset Film ve Matbaacılık tesislerinde sinema filmlerinin afiş basımlarına başlarlar. 1968 yılında her iki matbaayı birleştirip Mimeray Grafik Ürünler Basım Tesisleri’ni oluştururlar.
1977 yılında aile reisi baba H.Mithat Ağakay vefat eder. Babadan oğula geçen ve giderek de büyüyen aile kuruluşunun bugünkü adı Mimeray Grafik Ürünler Basım A.Ş.’dir.
Saygıyla Anıyoruz.
1964 yılında Kayseri, Kocasinan’da doğdu.
İlkokuldan sonra reklamcılık mesleğine, ilk ustası Ömer
Livdumlu’nun (Hakan Reklam) yanında başladı. Çıraklık dönemi çok zordu, bugünkü
nesil gibi değildi.
Kalfalık döneminde Naci Ökten’in (Yakut Reklam) yanında
çalışıp bir süre sonra kendi işini kurdu. İki yıl sonra, askere gidip geldikten
sonra, İbrahim Öztürk (Fon Reklam) ile ortaklığı oldu. 1987’den 1993 yılına
kadar ortaklıkları devam etti.
1993’ten sonra kendi iş yerini açtı ve 2010 gibi de kapattı.
Bu dönem içerisinde çırak ve kalfa olarak yetiştirdiği Yücel Karadurmuş (Yücel
Reklam) ve Ömer Erciyes (Adım Reklam) sektörde devam etmektedir.
Kendi oğlu da halen Yilsan Reklam’da dijital baskı operatörü
olarak çalışmaya devam etmektedir.
1949 yılında Kayseri’de doğdu. İlk ve Ortaokulu Kayseri’de okudu. Yaz tatillerinde çeşitli iş kollarında çıraklık yaptı.
Kayseri Erciyes Spor Kulübü Lisanslı Boksörü olarak 1964 ve 1965 yıllarında 51 kg.’da Kayseri Bölge Birincisi oldu. 16 yaşına kadar okul, çalışma ve spor yaşamıyla sürdü. Okul dışındaki zamanlarında birçok iş yaptı. 1960 yılında Kaya Livdumlu’yu tanıdı ve çalışmalarını gördükten sonra merakla amatör çalışmalara başladı.
1966 yılında Hava Astsubay Okuluna girdi. Eskişehir ve Bursa’da Motor Tesfiye okuyup 1968 yılında Ankara Mürted’de göreve başladı. Burada hem arkadaşı Şükrü Aydın’ı tanıdı ve ileriki zamanlarda hem kendisi, hem de kardeşi Mustafa Aydın’ın mesleki bilgilerinden istifade etti. 1972 yılında sağlık sorunları sebebiyle ordudan emekli edildi. Mürted Hava Üssü’nde çalışırken göğüs isimliği takma mecburiyeti vardı. İsim yazdırmak için Ulus’taki Pantografçılara gitti, nasıl yazıldığını merak ettiği için makinasını görmek istedi ancak müsaade edilmedi. 1972 yılında Astsubaylıktan emekli rahmetli Ali Baltacı ile Ankara Tunalı Hilmi Caddesinde kuyumculuk sektörüne girdi. Ankara’da başlayan işlerinden fırsat buldukça 1969 yılında tanıştığı Osmanlı Reklamın kurucularından Osman Ve İsmail ustaların Dışkapı’daki atölyelerine gidip gelip pleksi işlerinde kendini geliştirdi.
1974 yılında işlerini İstanbul Kapalı Çarşı Kürkçüler kapısındaki ve Nuruosmaniye’deki atölyelerinde devam ettirdi. Burada santrafüj döküm mineli yüzük, kolye ve kıl testere ile dekupa madalyon kolyeler imal etti. O yıllarda Nuruosmaniye’de Serdar Klişe Nihat Özdemir ile arkadaş oldu, ondan klişecilik arkadaşlarından da rozet imalatını öğrendi. 1976 yılında Almanya’dan ithal iki adet pantografla döküm modelleri yaptı. O makinalar o günden bugüne emektarları oldu.
1978 yılında Şadiye Hanım ile evlendi. 1979 yılında Kızı Tuğba, 1981 yılında oğlu Ayhan dünyaya geldi.1982 yılında Antalya’ya yerleşti. Kuyumcu tamiratı ve pantograf yazısı yaptığı işyerini Hattat Tugay adıyla açtı. 1984 yılında turizmin gelişmesiyle kuyumculuk işini rafa kaldırıp tamamen sektörlü olup Otel ve Tatil Köylerinin iç mekan ve açık alan yönlendirme levhalarıyla hizmetini sürdürdü.
5 Yıldızlı Miracle-Zena gibi otellerin komple tabela ve yönlendirme işleri, Almaata’daki, Kıbrıs’taki, Almanya Berlin’deki bazı büyük otellerin yönlendirmeleri, 1985 yılında Antalya Merkez Bankası’nın bugün hala pırıl pırıl kullanılmakta olan (Asit oyma pirinç) tabelası, Club Hotel Seranın ilk logolu pirinç yüzeyli kutu harf tabelası, 1988 Ülgenler Motor Showromun her tarafı kapalı pirinç kutu harfli yazısı gibi fırça çalışmaları ve birçok camide hat levhaları olmuştur.
Türkiye’de eloksallı alüminyumu krom paslanmaz gibi metalleri asitle indirebilen birkaç kişiden biri olmanın gururunu yaşıyor. 1985 yılında eşi Saniye hanımın da atölyesinde çalışmaya başlaması ile daha üretici hale geldiler. 1991’de Amerika’dan getirttiği cnc tezgahı ve lazerle üretime yenilik kattı. Üniversite eğitimini ve askerliğini bitirip yönetimi ele alan oğlu karbondioksit ve yağ lazerleri ve cnc tezgah ithal ederek makine parkuruna yeni bir boyut kazandırdı.
2008’de firması Tugayhan Reklam Ltd. Şti. olarak devam etti. 2013’de diğer oğlunun da kadroya katılmasıyla kendini emekli etti. Her sabah yüzme sporu ve kıyı balıkçılığı, bahçe uğraşısı ve seyahatlerle emekliliğini yaşayan Mehmet Yanık bugüne kadar bilgisiyle, öğretisiyle emeği geçen dostlarına, arkadaşlarına teşekkür ediyor.
Belki 1965, belki 1970 yıllarıydı, Siirt’in en kenar mahallesinde çamurdan şekiller yaparken, sonradan öğrendiği büyük üstat rahmetli Sezgin Burak’ın çizdiği Tarkan çizgi romanını gördü.
Yarattığı kahramanlar, çizdiği resimler kendisini çok etkiledi ve resim kabiliyetini ve ressamı keşfetti. Çizgi romanın içinde atlar, oklar, kılıçlar, Romalı Saksonlar, Vikingler, Hun Türkleri ve tabi ki Tanrı’nın kırbacı Avrupa Hun İmparatorluğunun kurucusu büyük kumandan Atilla vardı.
Tarkan resimlerini sulu boya ile macera şeklinde çizmeye başladı. Herkes ders çalışırken Halis Güngör resim çiziyordu. Tabi ki elle çizilmiş sinema afişleri de kendisini çok etkilemişti. Renkler kompozisyonları, renkler figürleri, yazı karakterleri de kendisini eğitiyordu.
On yaşına geldiğinde mahallenin ressamı oldu. Gece gündüz hiç durmada resim çiziyordu. On iki yaşına geldiğinde tüm Siirt O’nu resim sanatının dahi çocuğu olarak tanımaya başladı. Bütün dünyası artık resim çizmekti. Portreler, manzaralar, klasik modern her türlü resim çiziyordu.
On altı yaşında 1976 yılında ilk atölyesini Siirt’te açtı. Ancak resimden geçinecek kadar para kazanamadı. Arkadaşlarının teşvikiyle tabela yazmaya başladı, reklam işleri de yapıyordu.
Hem yağlı boya resim çiziyor, hem de tabela yazıyordu. 1979 yılına gelindiğinde bütün Siirt’i resim ve tabela ile doldurmuştu. Bir tek gün bile resim ve tabela yapmadığında kendisini suçlu ve kabahatli hissediyordu. Resim çizdiği zaman rahatlıyor ve kendine güveni artıyordu.
Yaşamasını öğrenmeden önce resim çizmeyi, tabela yazmayı öğrenen Halis Güngör, “Tabela ve reklam işleri müşteri bıkana kadar, resim mezara kadar” diyor.
Resime olan tutkusunu en samimi duygularla ifade eden Halis Güngör şöyle diyor:
Resimlerime hem gözünüzle, hem ruhunuzla bakın. Resim bir memleketin kültürünü yansıtır, tabela reklam bir memleketin ticari hayatını canlı tutar. Kendini bilen sanatçı ve zanaatkarlar halka hizmet etmekten usanmazlar.
Çocuklarınızı resim çizmeye teşvik edin. Hem hümanist, hem bilgili olacaklarını göreceksiniz. Resim çizen insanlar mutlaka ruhlarının derinliklerindeki liderlik duygularını keşfedecektir. Eğer sürekli resim çiziyorsanız artık dünyadaki gelmiş geçmiş tüm tarihi olanlar hakkında bilgi sahibi olmak istersiniz ve sürekli gündemi takip eder ve gerçek aşk insanı olursunuz. Yaşamak için hep yaşat, sevmek için hep sevil.
Sanat sadece Paris’e, Londra’ya, İstanbul’ ait değil, tüm dünyaya aittir. İnsana ve doğaya saygı bizde esastır.
Siirt’ten en samimi sevgi ve saygılarımla…
1954 yılında Denizli Kayaköy’de doğdu. İlköğrenimini Kayaköy İlköğretim Okulu’nda tamamladı. Sonra öğrenimine ara verip çiftçilikle uğraştı.
Meslek hayatı 1970 yılında 6-7 aylık bir dönemde tabelacı ressam Muharrem Usta’nın yanında çıraklık yapmasıyla ve bu süre içerisinde meslek eğitimini almasıyla başladı. Fakat babasının zoruyla bu işten ayrılarak tekrar çiftçiliğe dönmek durumunda kaldı. 1974 yılında vatani görevi için askere gitti ve 1976 yılında askerliğini tamamlayarak döndü.
Aynı yıl kendi reklam firmasını kurdu. O zamanlarda tabelalar fırça ve boya ile yazılırdı. Halit Taşdemir, fırça ile başladığı mesleğe 1996 yılından bu yana bilgisayarlı yani dijital sistemle devam ediyor. Meslek hayatı boyunca halen aktif çalışmalarına devam eden ve kendi firmalarını kuran birçok çırak yetiştirdi.
Halit Taşdemir Denizli’de Halit Reklam olarak çalışmalarına devam etmektedir.
1954 yılında Sivas’ta doğdu. 1959 yılında ailesi ile birlikte İstanbul Beyoğlu’na taşındı. 1961 yılında Galata Kulesi’nin yanındaki Okçu Musa İlk ve Ortaokulu’nu bitirdi. O zamanlarda şartlar gereği okurken çalışmak da gerektiğinden okul döneminde aynı zamanda bir tabelacıda çıraklık yapmaya başladı.
1971 yılında başladığı Koç Reklam’da üç yıl kalfa olarak çalıştıktan sonra 1974 yılında askere gitti.
Askerden döndükten bir yıl sonra, 1977 yılında, Beyoğlu Tünel’de Tek Reklam’ı kurdu. Günümüzün teknolojik imkanlarının bulunmadığı o yıllarda tabela boyama ve fırça ile yazım işleri revaçta idi. Zaman ilerledikçe teknoloji ile birlikte fırçalar da rafa kalktı. Ancak Hasan Delen o zamanlarda fırça ile yapılan işleri şu anki teknolojiye değişmiyor.
Beş çocuk babası olan Hasan Delen halen Gaziosmanpaşa’da bulunan Tek Reklam Görsel Tan. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. adlı şirketiyle sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1975 yılında Beyoğlu Tarlabaşı’nda Mustafa Kurt ortaklığı ve küçük bir sermaye ile 50m² bir alanda Kurt Reklam adında ilk dükkanını açtı.
İlk önce perakende işler yaparak başladı. Dört yıl Beyoğlu’nda çalıştıktan sonra 1979 yılında Okmeydanı Şarkkahvesi’nde daha büyük bir dükkana taşındı. Hem perakende işler yaptı, hem de Philips, Dardanel, Özen Film, Agfa Film, Atinon gibi kurumsal firmalarla çalıştı. Marshall Boyaları’nın fuar standını, Turkcell ve Telsim’in telefon standlarını yaptı.
Zamanla işlerin artmasıyla, 1998 yılında Yenibosna’da kendilerine ait beş katlı yeni bir binaya taşındı. Sektörün getirdiği makineleşmeyle birlikte 300x150cm CNC tezgahı ve 3.20cm baskı makinesi aldı. Perakende işlerine de devam etti. Aynı zamanda Çanakkale Seramik’in Türkiye genelinde bütün bayii reklamları ile Sabancı Vakfı’nın işlerini yaptı.
Hasan Gümüş, Kurt Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde halen Teknosa’nın Türkiye genelindeki bayi tabelaları ile fuar zamanlarında bir mimarlık ajansıyla birlikte Ford’un ticari araç standı, Trakya Cam, Lassa-Bridgestone, Lida Pırlanta, Marco Benetti gibi fuar standı işleri gibi açıkhava reklamlarıyla ilgili her türlü işi yapmaya devam etmektedir.
1963 yılında Kırklareli’de doğdu.
1962 yılında tabelacı olan amcasına yardım ederek mesleğe başlamış oldu. Çıraklığı, kamyon karoserlerine motif ve resim çalışmaları ile devam etti.
1971 yılında İstanbul’a gelişi ile dönemin reklam atölyelerinden Bir Reklam İbrahim Koşukavak’ın yanında kalfa olarak çalışmaya başladı.
Ustalığa geçişi ile beraber 1978 yılında İstanbul Eminönü Zambo İş Hanı’nda kendi atölyesi Gürşan Reklam’ı kurdu.
Yerli ve yabancı dünya markalarının reklam çalışmalarını, resim yeteneği ile reklamcılık bilgisini birleştirerek görsel tasarım ve sloganlarını bina cephelerine uyguladı.
Hasan Gürşan’ın çalıştığı firma ve ajanslar arasında, Milta Tanıtım-Ankara, Tuncay Reklam-Konya, Ar Ajans-İstanbul, Atlas Reklam-İstanbul, Yataş, Ülker, Betonite, Taciroğulları, Genpa ve ECA yer almaktadır.
Yetiştirdiği ustalardan bazıları, Muharrem Kölekçi (Zirve Reklam), Erhan Şahin (Rota Reklam), Alaattin Günel (Günel Reklam), Emrullah Mutlugün ve Selçuk Gürşan’dır.
Ressam Hasan Gürşan, hala aktif olarak butik çalışmalar, yağlı boya tual çalışmaları ile mesleğini icra etmeye devam etmektedir.
1945 yılında Mersin’de doğdu.
İlkokulu merkeze bağlı Kuzuca köyünde bitirdi. Öğretmen okulu imtihanlarını kazanarak 6 yıllık bir eğitimden sonra ilkokul öğretmeni oldu.
Mardin, Konya, Mersin illerinde öğretmenlik görevini sürdürdü.
1974 yılında tabelacılığa başladı. 1975 yılında Hasret Reklam olarak kendi firmasını kurdu. Saygı, sevgi ve kaliteyi ön planda tutarak 1980 yılında 15 kişilik kadroya ulaştı ve bu süreç içinde birçok başarılı işlere imza attı. Birlikte çalıştığı arkadaşlarına her zaman minnet borçlu olduğunu dile getiren Hasan Kurt, oğlu İbrahim Kurt ile sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
16.02.1961’de Ankara’da doğdu.
1978 yılında 1. Sanat Torna Tesviye mezun oldu. Kendi mesleğini yapmaktadır.
1983’de bu işi yapan bir arkadaşıyla tesadüfen Posta Caddesi’nde karşılaştı. Kendisine yardım amaçlı başladığı iş yerini devraldı. Bu mesleği imalat kitaplarından okuyarak öğrenip bu güne kadar devam ettirmiş bulunmaktadır.
1951 yılında Elazığ’da doğdu. Ortaokul ve lise öğrenimini Elazığ’da tamamladı. Ortaokuldayken çizimi çok iyiydi. Resim öğretmeni, öğretmenliğin yanı sıra tabelacılık da yapıyordu. Hıdır Can’ın çizimlerini ve bu konudaki yeteneğini gören öğretmeni yanında çalışmasını teklif etti ve böylece mesleğe başladı.
1965 yılında çırak olarak reklamcılık sektörüne adım attı. Çıraklık döneminin ilk zamanları tabela silmek, boya kutularını taşımak ve yıkamakla yani temizlik işleri ile geçti. Sonrasında ustası fırça ve malzemeyi nasıl kullanacağını öğretti. Fakat hemen tabela yapmaya başlamadı.
1970 yılında askere gidene kadar aynı iş yerinde çalıştı. Askerden döndükten sonra kardeşi ile birlikte ellerinde bulunan pres, dekupaj, makine, oturak ve koparma aletleri ile Arı Reklam adlı kendi iş yerlerini açtılar. O dönemlerde Elazığ’da en fazla 3-4 reklamcı vardı. Arı Reklam, ışıklı tabela yapan iki reklamcıdan biriydi. 1977 yılında yapılan Diyarbakır Havaalanı’nın tüm tabela ve dekorasyon işleri, Elazığ Karayolları’nın resmi işlerindeki tüm tabela işleri, Ziraat Bankası ve Türk Ticaret Bankası’nın reklam ve tabela çalışmaları, yol üzeri tabela işleri, özellikle Yeniçağ, Gerede, Bolu, Eskişehir, Bursa ve Ankara yolu üzerindeki birçok tabela işleri yaptığı çalışmalar arasında yer aldı. 1978 yılında yaşanan siyasi olaylardan dolayı firmayı kapatmak zorunda kaldılar.
1979 yılında İstanbul’a geldi, büyük firmaların işlerini yapan Er Reklam’da çalıştı, burada iki yıl çalışmasına rağmen her zaman işine odaklanan biri olduğu için kendini geliştirdi. 1980 yılında İstanbul’da “Grafik Ajans Tabela Reklam” adında kendi iş yerini açtı. Tabelanın yanı sıra serigrafi işleri de yaptı.
Hıdır Can, o dönemin zorluklarını şu cümlelerle aktarıyor: “Tabela yaparken her harfin ayrı ayrı özelliği vardır ve yazılışı ayrıdır, diyelim ki karakteristik yazı yazılacak bir tabela işi aldınız, tabelayı yazarken, bu tabela olsun, bez olsun her harfi ölçerek yazmak gerekir, yani tabela yapmak bir ustalık ve zanaatkarlık isterdi, eskiden branda üzerine yazı yazılamazdı, yazıldığında boya dökülürdü ve PVC boya kullanılırdı, yani zordu.”
Üç çocuk babası olan Hıdır Can, İstanbul Bayrampaşa’da yoğunluğunu oğullarına devrettiği Grafik Ajans Tabela Reklam adlı firmasında tabela, LED ve serigrafinin yanı sıra dijital baskı ile sektöre hizmet vermektedir.
6 Haziran 1966 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimden sonra o dönemdeki siyasal olaylar ve özel sebeplerden dolayı okula devam edemedi. Öğrenimin okulda başlayıp hayat boyu süreceği inancında olduğu için 1982 yılında iş hayatına atılarak yeni öğrenimine başladı.
İlk işinde elektrik kaynağı ve metal kesim büküm işini öğrendi, böylece metalle tanıştı. İlk ustası Nihat Babacan’ın öğretmenliğini ve işini sevmesindeki yardımlarını hiçbir zaman unutmadı, tıpkı ilkokul öğretmenini unutmadığı gibi. 4 yıllık metal öğrenme serüveninden sonra askere gitti. Askerden dönünce vantilatör işi yapan bir firmada usta olarak çalışmaya başladı. Böylece çıraklık ve kalfalıktan sonra ustalık dönemine geçti. Öğrenme arzusu hep devam etti. Etrafındaki herkesten bir şeyler öğreneceğini bildiği için bu iş yerinde elektrik kutuları üretilen kısımda kesim, büküm, taşlama ve tesviye işlerinin inceliklerini öğrendi. 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz döneminde işinden ayrılmak zorunda kaldı.
İşsizdi ama kendine güveni tamdı. Çünkü elinde altın bir bileziği vardı. “Bu ülkede bana her zaman iş var” diyecek kadar özgüveni olmuştu. Halen beraber çalıştığı bir arkadaşının sayesinde 1995 yılında reklamcılık sektörüyle tanıştı. Daha önce çalıştığı sektörlerdeki işlerle üretilen ürün dışında işin temeli aynıydı metale hayat vermekti.
Hikmet Kaplan, 1996 senesinden beri çalışmaya devam ettiği Penta Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. ailesinin bir ferdidir. İlk başlarda cephe panoları, totemler, pilonlar üretiyor ve montajların kadar işi sürdürüyor, hangi bölümde eksik var ise o bölüme destek vererek, dayanışma içinde işin kaliteli ve sorunsuz üretilmesi için çalışıyordu. Penta Reklam, ilk yıllarda daha çok vinil panolar üretirken ilerleyen yıllarda ağırlık alüminyum dekupe panolar ile dekupe kabartma harflere kaydı. Son yıllarda ise yoğunluklu olarak taksi durakları, ekmek satış büfeleri, banka ATM kabinleri, imaj yenileme ürünleri komple bayi teşkilatları için anahtar teslim ürünler üretilmektedir. Penta Reklam’ın gelişmesi ve büyümesiyle başlayan branşlaşma ile Hikmet Kaplan da alüminyum bölümünün sorumlusu oldu, bölüme gelen işlerin elemanlar arasında iş dağılımını yapmak, iş bazında malzeme siparişlerini vermek, bölümün üretim maliyetlerini hazırlamak ve bölüme gelen yeni elemanların eğitimlerini vermek gibi konularda görevini sürdürmektedir.
Eskilerin söylediği “madem ki biliyorsun, neden öğretmiyorsun” sözü Hikmet Kaplan için hep yön gösteren oldu, ustalarından öğrendiği birikimini yanındaki mesai arkadaşlarına öğreterek ustalarına olan borcunu ödediğine inanıyor.
1958 yılında Uşak Ulubey’de doğdu. Fırçayla ilk tanıştığı 1974 yılında, Sanat Okulu birinci sınıf öğrencisiydi. İlk işi babasının Uşak’ta açtığı bakkal dükkanına sulu boya fırçaları ile yağlı boya olarak yazdığı “Ufuk Bakkaliyesi” tabelası oldu. Tabelacılık mesleğine başlamasına vesile olan bu tabelayı yazma nedeni ise Uşak’ta aynı zamanda resim öğretmeni olan Orhan Hoca’nın ilde tek tabelacı olması ve işlere yetişememesiydi. Orhan Hoca’nın yanında harfleri başlama ve bitirme yerlerinde bantlamayı, samur fırçayı nasıl kullanacağını öğrendi ve ayakkabı, tuhafiye dükkanlarının tabelalarını yazdı. Sanat Okulu’nu bitirdiği 1977 yılına kadar birçok tabela yapan Hilmi Okan, Uşak’ta tanınan ve aranan bir tabelacı oldu.
1980 yılında askerden döndüğünde Kütahya’da Azot Fabrikası’nda işe başladı. O dönemlerde Kütahya’da beş tane tabela ustası vardı. “Fırça sanatı bir hastalıktır, bir başlayan bir daha bırakamaz” diyen Hilmi Okan, hemen bu beş tabelacı ile tanıştı.
1981 yılında Kütahya’da ilk dükkanını açtı, Uşak’tan kardeşini de yanına alarak kısa bir zamanda Kütahya’da mesleğinde tanınır oldu. İlk çırağı olan kardeşini yurt dışına gönderdikten bir süre sonra 1986 yılında diğer kardeşi ve çocuklarını da yanına alarak yetiştirdi. Bugüne kadar birçok çırak yetiştiren Hilmi Okan, “şimdi beni gördüklerinde ‘ustam’ diye hürmet ediyorlar, bu çok hoş bir duygu” diyor.
Yurt dışına giden kardeşi Hollanda’da “Okan Reklame”, Uşak’taki diğer kardeşi ise “Okan Reklam” ve “Turkuaz Reklam” adıyla sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
Hilmi Okan aynı zamanda bilgisayar mühendisi olan oğlu Can Okan ile birlikte Kütahya’da Okan Reklam adlı firmasında çalışmalarını sürdürmektedir.
1952 yılında Gaziantep’te doğdu. İlkokul 3. sınıfta okurken ekonomik nedenlerle, ağabeyinin çalıştığı Ceylan Tabela’da çırak olarak işe başladı ve hem okulu hem de çıraklığı bir arada yürütmek zorunda kaldı.
Ağabeyi öğlenci, kendisi sabahçı olduğu için yarım gün çalışırlardı. Aldıkları 10 liraları annelerine verirlerdi. Altı kardeştiler ve hepsinin de aile ekonomisine mutlaka katkıları olurdu. O dönemlerde okul dışında sabah erken saatte kalkıp simit, gazete ve tatlı satarlardı.
Askerlik görevinden sonra İstanbul’a geldi, Altan Reklam’da çalıştı. O zamanlar serigrafi baskı işleri yaygındı. Gaziantep’de bu işi yapan yoktu. Ustası Ceylan Tabela bu işi yapıyor olsa da orada çırak iken bu iş gelişmemişti. İstanbul’da 3-5 yıl kaldıktan sonra tekrar Gaziantep’e döndü.
Ceylan Tabela’da beş yıl çıraklık yaptı, büyükleri onlara fırça vermiyor, sadece yıkatıyorlardı. Fırça yıkamaktan kurtulmak için beş yıl sonra Gümüş Fırça adıyla faaliyet gösteren ve o zaman sanat okulunda teknik grafik yapan Necati Eliman’ın yanına kalfa olarak başladı. Necati Usta kamuda memur olarak işe alınınca, dükkanın işletmeciliği de henüz 14 yaşında Hüseyin Gökdemir’e kaldı.
Hüseyin Gökdemir, bu küçücük 15m² dükkanda, 6 kutu boya, 3 tane fırça, 2 tane tabela sehpası, 2 tane üzerine boya koyulan sehpa ile işe başladı. 15 yaşına geldiğinde Ceylan Tabela’da kalfalık yapan 2 yaş büyüğü olan ağabeyini de yanına alarak, firmanın adını Nur Reklam olarak değiştirdi ve 1966 yılında birlikte işe koyuldular. 1970 yılında ağabeyi, 1975 yılında da kendisi askere gidip döndükten sonra firmanın adını Nur Tabela olarak değiştirdiler ve 1992 yılına kadar tabelacılığı boya ve fırça usulü ile sürdürdüler. 1992 yılında sonra teknolojinin gelişmesiyle boya ve fırçayı rafa kaldırıp kesicilerle çalışmaya devam ettiler. Ağabeyi 2000 yılında amansız bir hastalıktan vefat edinceye kadar 35 yıl birlikte çalıştılar.
İki oğlu ve bir kızı olan Hüseyin Gökdemir, oğulları ile birlikte Gaziantep’te, biri merkezde olmak üzere üç farklı noktada Nur Tabela adıyla sektöre hizmet vermektedir.
1949 yılında Ankara, Çubuk, Nusratlar Köyü’nde dünyaya geldi. Çocukluğunu ve gençlik yıllarını köyünde hayvancılık ve tarımla meşgul olarak geçirdi.
1972 yılında askerlik vazifesini tamamlayarak Morova Reklam Celalettin Morova ve Ömer Morova’nın yanında meslek hayatına ilk adımını attı. Dört yıllık bir çalışma süresi sonucunda 1976 yılında Ankara’nın Sıhhıye semtinde Filiz Reklam firmasını kurdu.
Sektörün büyümesine orantılı olarak büyüyen firmasını 1990 yılında Ankara Mobilyacılar Sitesi’ne taşıdı. İş hacminin gelişmesine müteakip 2002 yılında Ostim Organize Sanayi Sitesi’ne taşınarak faaliyetlerini devam ettirdi.
2014 yılında firmasını çocuklarına devrederek 42 yıllık meslek hayıtından emeklilik hayatına geçiş yaptı.
Hüseyin Karataş sözlerini şöyle sonlandırıyor. “Sektöre girmeme vesile olan, bugün hayatta olmayan büyüklerimi ve dostlarımı rahmetle yad ediyor, hayatta olanlara hayırlı uzun ömürler diliyorum. Filiz Reklam’ın bugünlere gelmesinde desteklerini esirgemeyen tüm meslektaşlarıma ve dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.”
1951’de Antakya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde mahalle mektebinde okudu. Tabelacılığa başlamadan önce marangozluk, terzilik, oto boyacılığı ve cila işlerinde çalıştı. Aynı dönemlerde tabelacılık mesleğine ilgi duydu ve nihai kararı tabelacılık oldu. İlk fırçasını eline 1968 yılında aldı. Mesleği kendi çabalarıyla, bir ustası olmadan öğrendi. İlk tabelasını Sebat İş için hazırladı.
1978 yılında işini büyütmek amacıyla İstanbul’a geldi. Kardeşi Mehmet Özsöz de üniversite eğitimi için İstanbul’a gelmişti ve okuluna devam ederken Hüseyin Özsöz’e de destek oldu ve eğitimini tamamladı. O yıllarda Kadıköy’de kiraladıkları 9m²’lik dükkan ile ilk atılımını yaptı. Sonrasında müşterilerinin güvenini de arkasına alarak 1980 yılında Karaköy Yüksek Kaldırım’da ikinci dükkanını açtı.
Hüseyin Özsöz, 1985 yılında Pano Grafik Reklamcılık Ltd. Şti.’yi kurarak profesyonel iş hayatına başladı. O yıllarda fırça ile çalışıyordu. İlerleyen zamanlarda teknoloji sayesinde folyo ve folyo kesim makineleri fırçanın yerini alarak sektörün hızlı bir şekilde gelişmesini sağladı ve Hüseyin Özsöz de bu duruma ayak uydurdu. Tek vücut olmak adına şubesini de merkez bünyesine alarak İstanbul Kayışdağı’ndaki atölyesine, oradan da şu anda faaliyet gösterdiği Dudullu’daki binasına taşındı.
Halen kardeşi, eşi ve oğlu ile birlikte, aile şirketi olarak 44 yıldır yaptığı reklamcılık işini sürdürmektedir. Hüseyin Özsöz bu zaman zarfında sayısız nitelikli eleman yetiştirdi. İşinden hiçbir zaman yorulmadığını, uzun zamandır eline fırça almamasına rağmen bugün eline fırça alsa aynı heyecanı ilk günkü gibi hissedeceğini, emekli olduğu halde işini bırakamadığını, sektördeki gelişmelerle beraber yenilenerek hizmet vermeye devam edeceğini söyleyen Hüseyin Özsöz iki çocuk babasıdır.
1947 yılında Kayseri, Develi’de doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Develi’de, Meslek Lisesi’ni Kayseri’de tamamladı.
1969-1970 yılında Ankara’da şimdiki adı Teknik Eğitim Fakültesi olan, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda yüksek öğrenimine başladı.
1973 yılında özel nedenlerden dolayı yüksek öğrenimini yarım bıraktı.
1981 yılında Teknik Serigrafi ismiyle firmasını kurdu ve 2003 yılında da emekli olup meslek hayatını tamamladı.
1945 yılında Edirne’de doğdu. 1965 yılında İstanbul’a geldi. Tabelacılık mesleğini A’dan Z’ye bütün ayrıntılarıyla askerlik dönemine kadar çalıştığı işyerinde, İstanbul Karaköy Şairpaşa Caddesi’nde Hasan Dörtel adındaki ustasından öğrendi.
Askerlik dönüşü belirli bir süre seyyar tabelacılık yaptı ve bu süre zarfında İstanbul’da birçok tabela ustası ile tanıştı. 1970 yılında ilk iş yerini açan İbrahim Koşukavak, 1980’li yıllarda Anadolu’da Coca Cola ve Hisarbank işlerini yaptı.
Mesleğine aşık olan İbrahim Koşukavak, belli dönemlerde Güzel Sanatlar Akademisi’nde staj gören öğrencilere resim yapma ve fırça tutma konularında destek oldu.
İstanbul Rami Kışla Caddesi’nde 32 yıl yaptığı tabelacılık mesleğinde sayısını hatırlayamadığı kişilere bu mesleği öğretti. 2000 yılında İstanbul’daki işyerini kapatarak Gebze’ye taşındı. 41 yıldır değişmeyen logosuyla Bir Reklam adı altında mesleğini Gebze’de devam ettirdi. İbrahim Koşukavak, Gebze Beylikbağı bölgesinin tanınmış ustalarından biri oldu.
Hastalandığı döneme kadar mesleğini sürdüren İbrahim Koşukavak, 13 Aralık 2012 tarihinde 67 yaşında aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1955 senesinde Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladı. Sonrasında İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mimar olarak mezun oldu.
Firmasını 1980 yılında Toros Matbaacılık Reklamcılık A.Ş. olarak kurdu. İlk yıllarda iki ana sektörde (matbaacılık ve serigrafi) ve outdoor reklamcılığında hem medya yatırımları hem de medya üretimleri üzerine makineleşme, yan destek üretimleri ile teknoloji yatırımları yaptı.
1985 yılında Türkiye’de öncülüğünü yaptığı outdoor çalışmalarında kurumsal kimlik yaratılması, bu kimliğin mimari ve reklamcılıkla birleştirilmesi için misyon yüklenerek pazar taraması ile pazar ihtiyaçlarını saptadı. 1986-87 yıllarında entegrasyon içerisinde tesisleşme başladı.
1990 yılında endüstriyel reklamcılık sektöründe yine öncü olarak adım attı; rulo kesimleri için Roland Japonya ve flat olarak da Zund/İsviçre ile anlaşarak hem kullanıcı, hem de tedarikçi olarak Türkiye pazarına girdi. Bu sistemler için İngiltere menşeli özel bir program geliştirerek ve Türkçeleştirerek anahtar teslimi sistemlerde ilk adımı attı.
Sert ve kalın malzeme kesimleri için Pacer-İngiltere ile anlaşarak ilk büyük (2050x3050 mm) flat kesim makinesini getirtti, şehir mobilyaları üretimine girdi. 1997 yılında 3M ile anlaşarak Scotchprint ve HP baskı makinalarıyla dijital baskı departmanını kurdu. Büyük filo işlerinde, outdoor üretimlerinde, mimari dekorasyonda, tek tip mağazacılık sistemlerinde tüm baskı ve serigrafi sistemlerini uygulayarak Türkiye’de yaklaşık 4.000 adet mağazaya anahtar tesliminde bulundu.
1999 yılında sektördeki bir grup gönüllü arkadaşı ile birlikte açıkhava ve endüstriyel reklam sektörünün tek sivil toplum örgütü olan ARED’in temellerini attı ve 2000 yılında kuruluşunu gerçekleştirdi. ARED’in Kurucu, I ve II. Dönem Başkanlığını yapan Murat Ürünsak, derneğin kurulması, yapılanması, sektörün yurt içinde ve yurt dışında temsil edilmesi konularında yoğun çalışmalar gerçekleştirdi. Murat Ürünsak 2013 yılında ARED’in ilk ve tek Onursal Başkanı seçildi.
Tüm üretimlerini kendi tasarım atölyelerinde tasarlayıp, uygulamalarını (grafik ve mimari) kendi bünyesinde gerçekleştirerek sivil kentsel dönüşüm model-proje uygulama ve danışmanlık, kurumsal konsept projeleri üzerinde faaliyetlerini sürdürdü.
İbrahim Murat Ürünsak 14.07.2016 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1953 yılında Kayseri’de doğdu. Resim yapma merakı ilk ve ortaokul dönemlerinde başladı. Çizdiği resimler okul koridorlarında yıllarca asılı kaldı. Aynı zamanda el becerileri de çok iyiydi. Birçok oyuncağı farklı biçimlerde ve çeşitli maddelerden yapıp satarak kendi harçlığını çıkardı.
Ortaokuldan mezun olunca yaz tatilinde bir tabelacı ressamın yanında çalışmak istedi. Tabelalarını ve çalışma çeşitlerini inceleyerek hayran kaldığı tabela ustası Kaya Dumlu’nun yanında çırak olmak istedi, ancak elemanlarının fazla olmasından dolayı işe alınamayacağını öğrendi. İş aramaya devam etti ve tabelacı Ömer Dumlu’nun yanında çıraklığa başladı.
Boş zamanlarında ıstaka, kalem fırça ile çizgi alıştırmaları ve yağlı boya yaparak kendisini geliştirmeye gayret etti. Kayseri’deki dönemin ustaları Kaya Dumlu, Ömer Dumlu ve Kamil Turan ortak olarak Alo Reklam’ı kurunca, İbrahim Öztürk de burada sekiz yıl kalfa olarak ve sigortalı çalıştı. Üç ay içinde terfi ederek esnafların cam yazılarını yazmaya başladı. Parşömen kağıt üzerine çizim yapıp cam içerisinden yapıştırarak ve dışarıdan astar atarak kalem fırça ve kesik uçlu fırça ile piramit harf, kutu harf, bombeli harf ve çizgi gölgelendirmelerle işini en iyi şekilde yapmaya çalıştı. Banka yazılarına tersten boya ile siyah çizgi filota çekerek, içerisine toz altın ve gümüş yaldız karışımıyla iç doldurma ve altın varak çalışmaları yaptı.
Alo Reklam’da çalıştığı süreçte, tabela, ışıklı tabela, araç yazıları, resim, serigrafi baskı, bez pankart ve sinema afişleri yaptı. Atölye içerisinde ışıklı tabela, kasa yapımı, punto ve elektrik kaynağı, ışıklı zemin harf ve kalıplarının yapımı, fırın içerisinde pleksiglas malzemenin ısıtılması ve presleme işleri, kabartma harf gibi dallarda kendini geliştirdi.
1975 yılında askerden gelince Kayseri’nin yedinci reklam atölyesi olan Fon Reklam ve Tanıtım Hizmetleri’ni kurdu, tek çırak ile başladı ancak kısa bir sürede 10 kişilik bir ekibi oluştu.
1975 yılında Kayseri PTT rehberinin çalışmalarını yaparak basıma hazır hale getirdi, matbaalara klişe çizimi desteğinde bulundu. Kayseri’de büyük firmaların ve belediyelerin logo tasarımlarını, reklamlarını yaptı. Türkiye’de ilk defa pleksiglasdan zemin ve harf kabartmasını aynı anda presleyerek İç Anadolu ve bütün vilayetlerde BAĞ-KUR’un ışıklı tabelalarını ve montajlarını gerçekleştirdi. Kayseri’de ve birçok ilde el işçiliği ile yazı ve resim olmak üzere tasarımlarını yaparak büyük alanlarda çalışmalar yaptı. Değişik malzemeler üzerinde serigrafi baskı çalışmaları, tersten toz yaldız ile boyayıp jilet ile kazıma yazı çalışmaları, ışıklı tabelalarda yazılarını ters kısımdan lak sürüp şablon yapıp pistole ile, sadolinse akrilik ışık geçiren boya ile pistole çalışmaları yaptı. Atölyesinde, halen mesleğine devam eden yüzlerce kişi yetiştirdi.
İbrahim Öztürk, kendini geliştirip tecrübelerini katlayarak kesintisiz çalıştığı 48 yılın sonunda mesleğini bıraktıktan sonra şimdi küçük atölyesinde hobi olarak çalışmalarına devam etmektedir.
1955 yılında Kosova’da doğdu. İş hayatına 1969 yılında Art Reklam’da başladı. Sefer Aydoğan, Ali Usta, Zafer Usta, Emir Usta gibi ustaların yanında çalıştı.
1974 yılında Art Reklam’dan ayrıldı ve aynı yıl Kent Reklam’da çalışmaya devam etti.
1981 yılının Ekim ayında Şenol Reklam adıyla kendi firmasını kurdu.
2000 yılında Teknotan Baskı Merkezi Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladı.
2005 yılında emekli olmasına rağmen Teknotan’da mekanik bölümünde çalışmalarına devam etti.
İbrahim Şenol, meslek hayatı boyunca birçok usta yetiştirdi, bu kişilerden Elvan Battal ve Selin Bayrak sadece birkaçıdır.
1955 yılında Karabük’te doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Karabük’te tamamladı. Dönemin siyasi olayları sebebiyle üniversiteye gidemedi. Resim yapmayı çok seviyordu. Okul dönemlerinde, okuldan çıktıktan sonra tabelacı dükkanlarının önünde zaman geçirir, ustalar bir yere gittiklerinde onları takip eder ve nasıl yazı yazdıklarını gözlemlerdi.
1972 yılında adım attığı mesleğinde, ilk tabelasını cam üzerine resim boyası ile yazdı ve karşılığında 2,50 lira kazandı. Şehir merkezinde Yüzevler semtindeki evlerinin bahçesi ve bodrumunda çalışmalar yapmaya başladı. Liseye başladığında, Altınmakas Pasajı’nda 12m²’lik bir dükkan kiraladı ve artık profesyonelce çalışmaya başladı.
1976-1978 yılları arasında askerlik görevini yaptı. 1978 yılında askerden geldiğinde tekrar duvar kağıtçılığı ve reklamcılık üzerine iş yerini açtı.
Teknolojinin açıkhava reklamcılığında da gelişmesiyle, 1990 yılında 45cm’lik plotter, 1998 yılında 150cm’lik baskı makinesi aldı. 2005 yılında ise iş yerini oğluna devretti.
Pleksi ve metal kutu harf yapımı dahil kimseden teknik öğrenmeden kendi kendini yetiştirdiği mesleğinde gurur dolu 40 yıl geçirdi.
Meslek hayatında her zaman sözünde durmayı ilke edinen, kazandığı maddi değerleri hak edip etmediği konusunda kendini hep sorgulayan İhsan Özdal, halen Bağ-Essan Sanayi Sitesi’ndeki 200 m²’lik alanda, oğlu, 5-6 personeli, 3.20cm’lik baskı makinesi, CNC ve plotter ile sektörde faaliyetlerini sürdürmektedir.
26 Mayıs 1951 tarihinde Lefkoşa’da doğan Işıl Taşçı, orta halli bir ailenin 4 çocuğunun ikincisi olarak dünyaya geldi. İlkokuldan itibaren resim kabiliyeti ve resme olan tutkusuyla ortaokulu Lefkoşa Kız Lisesi’nde, liseyi de Atatürk Meslek Lisesi’nin resim bölümünde tamamlayarak mezun oldu.
1955 EOKA olayları ve ardından 1963 Türk-Rum çatışmaları sonucu tüm ailesi ile evlerini terk edip göçmen olan Işıl Taşçı tüm toplumda olduğu gibi babasının da işlerinin bozulması nedeni ile, daha meslek lisesindeyken mezuniyet yılı sergisinde kendi yapmış olduğu resimleri ve ayrıca yaz aylarında da resimlerini satarak, İstanbul’daki üniversite eğitiminin ilk bir buçuk yılını kendi kazancı ile okudu. O zamanın Tatbiki Güzel Sanatlar’ı, bugünün Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım ve Reklam Bölümü’ne giren ilk Kıbrıslı Reklam Grafiği öğrencisi olarak 1973’te mezun oldu.
Mezun olduğu aynı yıl Kıbrıs’a döndü ve Lefkoşa’da reklamcılık yapan iki firmanın önce birinde, sonra da diğerinde bir süre çalıştı. Eşi ile birlikte çalıştığı son reklamevi sahibinin kendilerini potansiyel tehlike olarak görüp; “Bir dev yaratma, o dev seni yutar” diyerek işten nazikçe çıkarması neticesinde eşi ile birlikte kendi işleri olan Işıl Reklam’ı kurdu.
Eşi Zeki Taşçı tabela işlerini yükümlenirken, kendisi de grafik tasarım ve reklam işlerini üstlendi. Yıllar içinde pek çok yerel şirketin kurumsal kimlik çalışmalarını, gazete reklam, çanta-ambalaj, etiket, kutu ve broşür tasarımlarını ilk ve tek, eğitimli ve bilinçli grafiker olarak yaptı. Ayrıca Işıl Reklam’ın ilk yıllarında merdiven üstüne çıkıp tabela resimlemelerini yağlı boya yapan ilk bayan oldu.
1979’da kurdukları radyo reklam stüdyosunun ve reklam kuşaklarının sorumluluğunu da üzerine alarak yirmi yıl boyunca radyo ve daha sonra da TV’de, metinlerini de kendisi yazarak reklam seslendirmelerini yaptı.
Hâlen grafik departmanının hem çalışanı, hem sorumlusu ve hem de şirketin dört direktöründen biri olarak, KKTC’nin ilk ve en uzun süreli çalışan grafikeridir.
2002 yılından beri de ‘’country’’ tarzı özgün tasarımlı el boyaması ahşap mobilyalar yapmakta ve bütün bunların dışında şu anda Yoga Hocalığı, Yaşam Koçluğu, Dönüşümsel Regresyon Koçluğu’nu da profesyonel olarak sürdürmektedir.
1954 yılında Çorum’un Sungurlu ilçesinde doğdu. ilkokul son sınıftayken 6 renk boya, 4 adet samur fırça lastik top ve oklava ile seyyar olarak 1965 yılında camlara yazı yazarak mesleğe ilk adımı atmış oldu.
Babasının, sanayide Römork imalatı yaptığı atölyesinin bir köşesinde ahşap çerçeveli sac tabelalara boya ve yazı uygulaması ile tabelacılığa başladı. İki yıl kadar hem okulu hem de mesleğimi sürdürdü. İlk iş yeri olan 8 m2’lik kendisine ait atölyesine taşındı, okuldan çıkıp atölyesinde çalıştı. 5 yıl devam etti ve boya için almış olduğu kompresör sayesinde oto boya işini de icra etmeye başladı. 2 yıl sonra işini geliştirdi ve 80 m2’lik yeni atölyesine taşındı. Burada pleksiglass ile ışıklı reklam işine başladı. Askere gideceği yıl şimdiki mesleği olan ağır vasıta maketleri amatörce yapmaya başladı ve askerlikten sonra 250 m2’lik yeni iş yerimi açtı. Yeni iş yerinde tabela, oto boya ve maket işlerini yürüttü.
1987 yılında Aydın’a taşındı. Aydın’a taşındıktan sonra 32 yıl orada mesleğini icra etti ve büyük çapta işlere imza attı. 1992 yılında Ege bölgesindeki ilk dijital imalata başladı. Kendisine ait kamyon üzeri vinciyle totem tabela işlerini, Aydın, Muğla, Denizli, İzmir, Afyon, Uşak ve Manisa illerine Ptt + Türktelekom gibi resmi daire yaptı. 2013 yılında tabela işine son verip yalnızca araç maketleri yapmaya başladı. GMS Maket adı altında tamamı el yapımı dünyada seri üretim yapan tek firma unvanı ile devam etmekte.
“Mesleğe atılmış olduğum yıllarda fırça ile tabelacılık yapmış olan meslektaşlarım vefat etmişlerse mekanları cennet olsun diyor, yaşayan arkadaşlarıma huzurlu sağlıklı bir hayat temennisinde bulunuyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum.”
1948 yılında Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinin Mahkeme Ağacin köyünde çiftçi bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
İlkokulu köyünde tamamladıktan sonra, 1963 yılında babasının aracılığıyla aynı zamanda akrabaları olan Osman Aydın’ın “Osman Tabela” olarak faaliyet gösteren firmasında çalışmaya başladı. Burada fırçaya dayalı yağlı boya tabela yazımı ve altın varak cam işleme işleri yapılıyordu, yapılan işler bir sanat okulunda ki gibi icra ediliyordu. Ankara’da bu meslekte öncü olan gerçekten sanat erbabı çok kıymetli bazı isimler: Hayri Altın Fırça, Eşref Baba, Cemil Usta, Tak Tak idi. İsmail Göynük, onlara Allah’tan rahmet, hayatta olanlara ise sıhhat ve afiyetler diliyor.
1969 yılında evlendi ve 1970 yılında Ankara Mamak Muhabere Okulu’nda askerlik görevi başladı. Mesleğinden dolayı itibar gördü. Eğitim amaçlı bir dershaneyi çeşitli resimler ve şekiller ile donattı, eserleri komutanları tarafından çok beğenildi, bölük komutanı ve kendisi ödüllendirildi. Şubesi Ankara’da olduğu için orada kalamıyordu, şubesini değiştirdi ve Ankara’da kalarak evci oldu. Her Çarşamba ve hafta sonları evine çıkabildi, dolayısıyla sanatı sayesinde çok rahat etti ve çok da faydalı oldu.
Askerlik görevi iki yıl sürdü, 1972 yılında görevi bitti ve terhis oldu. Eski iş yerine döndü ve bir yıl içerisinde ortak oldu. Yeni Sanayi denilen yerde geniş bir atölye ile daha da büyüdüler. Renault, Ford Hema, Halk Bank gibi kurumsal işler de yapıyorlardı. İşleri bol ve kazançları gayet iyiydi.
Bu dönemde pleksiglass ışıklı reklam işleri Türkiye’de yeni yeni görülmeye başlamıştı. Ankara Maltepe’de Rapido Hüseyin Bey ilk kez pleksglass bulunduruyor ve işliyordu. İşi öğrenmek için Rapido’da çırak olarak işe başlamak istedi ancak kabul edilmedi. Bunun üzerine olaya mantık ile yaklaşarak pleksiglass işlemeye başladılar, folyo diye bir şey yoktu, renklendirmeleri tutkal çekerek, pistole boya atarak gerçekleştiriyorlardı. Çok pahalı olması rağmen iş patlaması yaşadılar. Taksi ışıklı panosu zorunlu olmuştu, bunları gece gündüz üretmelerine rağmen insanlar sırada bekliyorlardı. Cilt presi ile baskılar yapıyorlardı, bazen de insan gücü ile pres vazifesi görüyorlardı.
Çok ortaklı sistem benimsenmiş ve bünyelerine çalışanlardan bazılarını da ortak ederek faaliyet alanlarını genişletmişlerdi. OSTİM Sanayi yeni kurulmuştu, iki tane iş yeri aldılar, ancak buralara kim gelir, bu kadar büyük yerlerde nasıl yaparız kaygıları yaşarken, kısa sürede bu alan onlara yetmez duruma gelmişti. Zaman su gibi akıyor, iş talebi çoğalıyordu.
O dönemlerde işler devam ederken aynı zamanda akşam sanat okulu teknik resim bölümü üç kur kurslarına katıldı ve tamamladı. Bilgisayarla çizim yoktu, T cetveli, letraset ve renkli kalemler ile nisbetli tasarımlar yaparak müşteri karşısına çıkıyorlardı. İsmail Göynük bu arada ortaokul ve liseyi dışarıdan tamamladı.
Süratle gelişiyorlardı. Tepe İnşaat’a taşeron olarak İzmir, Dalaman, Antalya, Adana havalimanları iç ve dış yönlendirme işleri, Renault, Goodyear, Mitsubishi, Ford, Hyundai gibi kurumsal firmaların işlerini başarıyla ulusal ölçekte yapıyorlardı. Daha da genişleyerek Ankara 1.Organize Sanayide 4.000m2 yer aldılar, bu alan da yeterli olmayınca ikinci bir yer daha kiraladılar, neredeyse 10.000 m2’ye ulaştılar. Opet, Tuta, Moil ve daha sonra Petrol Ofisi, İstikbal gibi firmaların işlerini çok yoğun olarak üstlendiler.
Enflasyon sebebiyle fiyatlar her ay değişiyordu ve iş hayatında çok hızlı akış vardı. Dönemin meşhur 2001 krizi ve devalüasyon ile karşılaşınca her şey %100 değişmişti; İstanbul’daki döviz bazında aldıkları işyeri Mark olarak tam iki katına çıkmıştı, işler %50 geri düşünce aldıkları gayrimenkulleri satarak ayakta kalmayı başarmışlardı.
2003 yılı sonuna doğru Osmanlı Reklam A. Ş. olarak ismini yeniledikleri firmadan kendi isteğiyle ayrıldı. Ümitköy’de 94 daireli bir inşaata ortak olarak dahil oldu. Ancak oradan da ayrılmak zorunda kaldı.
Çocuklarının eğitimini tamamlamasından sonra, iş prensibi gereği Ostim’de yeni büyük bir yer satın alıp kendilerine göre düzenleyerek en iyi bildiği işi tekrar yapmaya başladı. Çocuklarını da yanına alarak İGM Reklam A. Ş. adıyla işe başladı. Arçelik, Beko ve Petrol şirketlerinin ulusal bazda işlerini yaptı. TP Kurumsal kimliğini tasarlayarak patentini aldı. Yurtdışı işler ve ihracat yaptı. 80 kişiye kadar çalışan barındırdı.
İş hayatına 1963 yılında çırak olarak başlayan İsmail Göynük 2013 yılı sonu itibariyle iş yerini tasviye etmiştir.
Ustanın düşünce ve önerileri
“İşveren hayatımda istihdam oluşturdum. Katma değer ürettim, ihracat yaptım, insanlara iyi bir işverenlik, ustalık, insanlık gösterebildimse ne mutlu. Hayatım üretmekle geçti, arkamdan kötü söz söylenecek hiçbir iz bırakmadım. Yine de bir şekilde hakkı geçen olmuşsa da elbette helallik talep ediyorum.”
“Bu dünyada yaşamamız bizim için bir imtihandır. Her zaman diliminde doğruluktan, dürüstlükten ayrılmadan ve hep helal kazanıp yemenin gayretinde olmalıyız. Hedefimiz mutlaka olmalı, hedefsizlik akılsızlıktır. Başta iyi bir insan olmayı, iyi bir meslek sahibi olmayı, insanlığa faydalı olmayı, aklımızı doğru kullanmayı başarmamız gerekiyor.”
Bandırma’nın ilk ve en eski reklam firması Ülker Reklam’ın sahibi olan İsmail Selçuk Ülker, 29.11.1955 tarihinde Bandırma’da doğmuştur. Reklamcılık hayatına 1969 yılında kurulan Ülker Reklam’ın kurucusu olan babası ressam Fahri Ülker ile başlayan Selçuk Ülker, baba mesleği olarak reklamcılık mesleğini sürdürmeye karar vermiş ve Bandırma’da birçok firmanın reklam işlerini üstlenmiştir.
1982 yılında Ustalık Belgesi’ni almış, babası Fahri Ülker’in 1984 yılındaki vefatının ardından Ülker Reklam’ı kardeşi Emin Ülker ile birlikte devam ettirmiştir.
1991 yılı itibari ile ise Ülker Reklam’ın sahibi olarak günümüze dek faaliyetlerini sürdürmüştür.
1970’li yıllar itibariyle yağlı boya fırça ile hazırlanan tabelalar ile başladıkları reklamcılık mesleklerini ışıklı tabela, el yazıları, serigrafi baskı, afiş ve bez yazılar gibi birçok farklı seçenek ve çeşitlilikte tasarım ve ürünlerle devam ettirmişlerdir. 50 yıllık faaliyet hayatı boyunca Ülker Reklam birçok insan için reklamcılık mesleğini öğrendiği bir okul olmuş, reklamcılık mesleğine birçok insan yetiştirmiştir. Bu insanların bir kısmı gerek Bandırma’da gerekse farklı şehirlerde kendi reklamcılık firmalarını açarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.
Banvit, Bagfaş, Etibank gibi bilinen firmaların dışında lokal birçok firma için de Ülker Reklam adına reklamcılık hizmeti vermiş olan İsmail Selçuk Ülker, 4 Haziran 2020 tarihinde vefat etmiştir.
Saygıyla Anıyoruz.
1958 yılında Karabük’te doğdu. İsmail Sertkaya henüz sanat okulunda okurken, evlerinin ardiyesinde cumartesi ve pazar günleri ücret almadan mahalle bakkallarının ve terzilerinin camlarına yazılar hazırlar, resimler yapardı.
Okulu bitirdiği 1977 yılında, Habico marka 1 fırça, 3 kutu boya, 1 tahta masa ve sandalye ile Safranbolu Menekşe Pasajı’nda 3mx4m ölçülerindeki bir dükkanda ilk iş yerini açtı. İlk zamanlar çok zorlandı, tabelacılık konusunda hiçbir yerde çalışmadan iş yapmanın, tecrübe kazanmanın ne kadar zor olduğunu anladı.
İsmail Sertkaya, günümüzde dijital baskı, CNC makinası, serigrafi, süblimasyon makineleri, kaşe makinası, 35 tonluk pres giyotin makas ve çeşitli aletlerle birçok açıkhava reklamını İnci Reklam adlı atölyesinde üretmektedir. Eleman çalıştırmanın çok zor olduğunu söyleyen İsmail Sertkaya meslek hayatı boyunca onlarca usta yetiştirdi.
Hayatta olduğu sürece mesleğini devam ettireceğini ve kendini emekli etmeyi düşünmediğini söyleyen İsmail Sertkaya, halen eşi, iki oğlu, bir kızı ve bir elemanı ile birlikte hem reklam işleri hem de lazer kesim makinesi ile hediyelik ahşap işleri (buzdolabı süsleri, anahtarlık, maket ev, şekerlik, kaşık, ahşap bıçak, peçetelik, mumluk) üretmekte ve Türkiye geneline satışını yapmaktadır.
1924 yılında İstanbul’da doğdu. Dört yıl süren askerlik döneminden sonra iş hayatına atıldı.
Gençlik yıllarında çalıştığı Arşimidis firmasında teknik becerilerini geliştirdikten sonra 1958 yılında ortakları ile birlikte Persifleks Plastik Fabrikası Ltd. Şti.’ni kurdu. Pleksiglas ışıklı reklam ve plafonyer imalatı konusunda öncü olan Persifleks; Coca Cola, Türkiye İş Bankası, Mobil, BP gibi büyük kuruluşlara yıllarca hizmet verdi. Çok yönlü bir ticaret hayatı olan Istepan Serkisyan, sonraları imalat ağırlığını pleksiglastan mamul glop, banyo aksesuarları ve lavabo gibi ürünlere vererek bu konularda yepyeni tasarımlar ortaya çıkardı.
İş hayatında yıllarca ortaklık yaptığı Vasil Mayoğlu ile beraber çok iyi bir uyum içinde çalıştı. Bu süre zarfında Pleksiglas firmasında birçok ustayı çıraklıktan yetiştirdi ve kendi işlerini kurmalarında da yardımcı oldu.
İstepan Serkisyan ticari birçok farklı branşlarda da faaliyetlerde bulundu. Pleksiglas imalat konusundaki son deneyimi ise “Perfleks” markasına sahip oto rüzgarlıkları oldu.
84 yaşına kadar aktif iş hayatını sürdüren İstepan Serkisyan 1987 yılında oğlu Sevan Serkisyan ile beraber, bugün hala faaliyette olan “Pleksi” firmasını kurdu. Pleksi firması, pleksiglas merdiven trabzanları konusunda gerek Türkiye’de gerek yurt dışında birçok firmaya tasarımlarıyla öncülük etmiştir. İstepan Serkisyan, 2006 yılında aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1937’de doğan İzzet Halkman tabelacılık sektörüne 1955 yılında fırçayla başlamış, tabela yazıları ve resim üzerine birçok başarılı işlere imza atmıştır. Değişen reklam koşullarında birçok banka reklamları yapmış, metal kutu harf gelişimine de öncülük etmiştir.
Harf kenar profil kalıbı tasarlayarak alüminyum kutu harfi Ankara’da ilk yapan kişi olmuştur. Argon kaynak makinası olmayan yıllarda alüminyum kutu harf imalatını çok zor şartlarda başararak birçok bankanın reklamında kullanmıştır.
Daha sonra harf kenar profilini revize ederek argon kaynak makinası kullanarak harf imalatının gelişmesine de öncülük etmiştir. Kutu profilde Atatürk maskı yapmıştır.
1999 yılında sağlık problemlerinden dolayı mesleğine bırakmak zorunda kalmış ve Haziran 2004 yılında hayata gözlerini yummuştur.
Saygıyla Anıyoruz.
1960 yılında çiftçi bir baba ve annenin ortanca oğlu olarak Ankara Karaköy’de doğdu. Köy ilkokulunu 4 yılda bitirdikten sonra 1973 yılında tek mesleği reklamcılığa Ulus’ta Modern Çarşı’da Kaan Ticaret’te çırak olarak başladı.
Pantoğrafçı olan Kamil Kaderoğlu çırak olarak başladığını vurgulasa da aslında ustası olmadı. Bir gün dükkana bir iş geldi, acil yapılması gerekiyordu ancak makinayı kullanmayı bilmiyordu. Patronunu evden aradı, patronu makinayı tarif etti. Onun tarifine göre müşterinin işini yaptı verdi. Başarısına kendisi de hayret etti. Kendisi için unutulmaz bir anı oldu.
1984 yılında Çağ Reklam adı altında Necatibey’de Ankara Çarşısı’nda 12 m2’lik bir dükkanda kendi işini kurdu. 1997 yılında Erdeniz Reklam şirketini kurdu. Bu arada 1983-1991 doğumlu bir oğlu ve bir kızı oldu. İkisini de okuttu. Oğlu makine mühendisi, kızı da metalürji mühendisi oldular. Eşi şirket ortağıydı. 2006 yılında emekli olduktan sonra, şirketi oğluna devretti. Kendisi de hala oğlunun yanında çok kutsal gördüğü mesleğine devam diyor.
Ticaret lisesi mezunu olan Kamil Kaderoğlu, bu zamana kadar iki emekli verdi. Çalışanlarına da çok değer veren biri olarak onları da emekli etmeyi hedefliyor.
Kamil Kaderoğlu tüm meslektaşlarını ve bu mesleğe hizmeti geçenleri saygı ve şükranla anıyor.
1942 senesinde Kayseri’de dünyaya geldi. Eğitim hayatı Kayseri’de geçti.
1945 yılında Üsküp’te doğdu. Yedi kişilik bir ailenin en büyük oğlu olan Kemal Gümüş, 1954 yılında ailesiyle birlikte Üsküp’ten Bursa’ya göç etti. 1958 yılında Sami Sarpça’nın yanında tabelacılığa başladı. Oldukça heyecanlı ve zevkli geçen çıraklık ve ustalık döneminin ardından 1965 yılında vatani görevini yapmak için işinden ayrıldı.
1967 yılında askerliğini bitirdi, Bursa’ya döndü, 30 m²’lik bir dükkan kiralayarak kendi işini kurdu. O dönemlerde tabelacılık, otobüs yazıları, sac tabelalar, dükkan camları (vitrinleri) fırça ile yağlı boya kullanılarak yapılmaktan ibaretti. Askerde olduğu 1965 yıllarında piyasada ışıklı tabela yapımı başladı. Kemal Gümüş bu tabelaları gördüğünde hem şaşırdı hem de çok beğendi. “Öğrenmenin yaşı olmaz” diyen Kemal Gümüş, askerlik dönüşünde ışıklı tabela işini öğrenerek uygulamaya başladı.
Her geçen gün gelişmekte olan mesleğine ayak uydurdu ve ilk teknolojiye 1991 yılında folyo kesim makinası alarak başladı. Böylece bilgisayar destekli tabelacılığa geçti. Ardından dijital baskı dönemine geçildiğinde 2005 yılında 5m ebadında baskı yapan dijital baskı makinası aldı. Bu değişimi zamanla CNC lazer ve led gibi teknolojinin yenilikleri izledi. Kemal Gümüş iş hayatında çok kişilerle tanıştı, çok işler yaptı, sektörde şu anda kendi şirketlerini kurmuş, hatırı sayılır ustalar yetiştirdi.
Kemal Gümüş, işçilik hariç 45 yıllık iş hayatında çok çalıştı, sabah sekizde işinin başında, akşamı belli olmadan, çoğunlukla sabahlara kadar çalıştı ama yorulmadı, ya da öyle hissetti, mesleğini çok ama çok sevdi. Emekli olan Kemal Gümüş, kurduğu Kemal Reklamcılık Ltd. Şti.’ni oğullarına bıraktı.
Mehmet Aykut Saygı, 1969 yılında öğretmen olarak görev yaptığı Bartın’ın Kozcağız beldesinde küçük kutulara koyduğu üç beş renk yağlı boyalarla mesleğe ilk adımını attı.
Samur fırçayı o zamanlar bilmediği için yazıları ince suluboya fırçaları ile yazardı. Ellerinde bant yoktu, sonradan İstanbul’dan getirtti. Maaşı 500 lira iken bir lokantanın duvarına yaptığı yağlı boya tablolardan 250 lira kazanınca, tabelacılığa daha hızlı sarıldı. Hem öğretmenlik görevini sürdürdü, hem de tabela işlerini yaptı. Bir süre sonra tayini Bartın Merkez’e çıktı.
1972 yılında annesinin üzerine “As Reklam” adıyla küçük bir dükkan açtı. İlk ışıklı tabela işi aldığında çok heyecanlandı, malzemeleri hiç tanımıyordu, nasıl yapılacağını bilemedi ve İstanbul’a giderek rastgele hiç tanımadığı bir tabelacıya girdi. Işıklı tabela nasıl yapılır öğrenmeyi kafasına koymuştu ve o tabelacıdan serigrafi ve ışıklı tabela yapımını öğrendi.
1996 yılında emekli olunca kesici 60cm’lik plotter aldı, folyo keserek emeksiz tabela işine başlamış oldu.
2005 yılında, çok desteğini gördüğü ve hala da görmekte olduğu Folpa Reklam’ın makine tanıtımı davetine katıldı. Yaşı ilerlediği için davete korkarak gitti, makinayı alırken çok düşündü ancak dijital teknolojiyle tam anlamda tanışması bu makinayı alınca oldu.
Mesleğini 1969 yılından bu yana severek yapan Mehmet Aykut Saygı, As Reklam adlı firmasıyla sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
M.Erol Ağakay 1939 yılında doğdu. Halen Mimeray Grafik Ürünler Basım Tesisleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olan Erol Ağakay 1959 yılında İstanbul Saint Benoit Lisesi'nden mezun oldu. 1960 yılında Ordu Foto-Film Merkezi'nde askeri görevi sırasında ressam olarak ilk animasyon çalışmasını yaptı.
1961 yılında Fransa'ya giderek Paris yakınlarındaki Renoir Stüdyoları'nda laboratuar eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce yayıncılık işine girdi. 1963-1968 yılları arasında çıkan ''Fotoğraflarla Bugünkü Türkiye'' dergisinin genel yayın yönetmenliğini yaptı.
1965 yılında Eray Ofset Matbaası'nı kurdu. Koyu bir sinema tutkunu olan M.Erol Ağakay matbaacılık işiyle yetinmeyerek Turan Tung ile birlikte Renkay Film İşletmesi'ni kurdu. 1982 - 1987 yılları arasında sinemacı yazar Kadri Yurdatap ortaklığı ile ''Film Market'' dergisini yayınladı. 1983 yılında Yaman Köseoğlu ile ortak olarak ''Sineray Film Laboratuarı''nı kurdu. Yıkanmasından monajına, dublaj ve kopya basımına dek, bir çok filmin tüm teknik işlemlerinin yapıldığı Sineray, dönemin büyük stüdyolarından biri oldu.
Türk Sineması'na çok çeşitli hizmetler veren Erol Ağakay, bugüne dek çekilen 6 bini aşkın yerli filmin yaklaşık 3500'ün üstünde adedinin afiş baskısını, basılan afişlerin de 1448'inin grafik tasarımını yapıp 1160'ının da afiş dialarını çekti.
Bu aralıksız yoğun çalışmalar Erol Ağakay'a çok önemli 2 hizmet ödülü kazandırdı. 1984 yılında Amerika'da düzenlenen afiş yarışmasında ''Andy Award of Ment'' ödülü ve 1988 yılında Grafikler Meslek Kuruluşu'nun ''En İyi Billboard Basım Ödülü''
1983 yılında M.Erol Ağakay Avrupa'daki örnekleri inceleyip, bir takın prototipler getirip bastığı billboardlarla açıkhava reklamcılığına katkıda bulundu.
İlerleyen yıllarda açıkhava reklamcıları ve mecraların baskılarını yapmak üzere 110x160 cm 138x196 cm ebatlarında çok renkli ofset baskı makinelerinin yanı sıra 300x400 cm tek parça ve 4 renk UV baskı yapan serigrafi tesisini devreye sokarak her geçen gün çalışma temposunu hızlandırdı.
2000 yılında ''19.Uluslararası İstanbul Film Festivali'' kapsamında Mimeray'ın 50. yılı nedeniyle Atatürk Kültür Merkezi'nde ''Afiş Sergisi'' açan Erol Ağakay, 3 çocuk (Ülfet, Eray, Ebru) babasıdır. Boş zamanlarını sosyal etkinliklerle değerlendiren Ağakay, tenis ve yüzme sporlarını da üye olduğu kulülerle sürdürmektedir.
1959 yılında Siirt’de doğdu. Mesleğe amcası vasıtasıyla tanıştığı değerli bir ressam sayesinde başladı.
1944 yılında, hala yaşamını sürdürmekte olduğu Manisa’da doğdu.
Güzel sanatlara duyduğu büyük ilgi sayesinde 36 yıl boyunca kalem fırçayla tabelacılık yaptı ve bilgisayarlı kesim çıkana dek hayatını bu şekilde kazandı.
Dijital teknolojilerin sektörde kullanılmaya başlanmasıyla beraber şirketindeki makinaları yenileyerek faaliyetlerini devam ettirdi ve son makinesi olan bas-kes ile uzun bir süre çalışmaya devam etti.
2010 yılında geçirdiği sağlık sorunları nedeniyle iş yerini kapatmak durumunda kaldı ve bu durum nedeniyle meslek hayatı sonlandı.
66 yaşında emekliliğe ayrılan Şıracı’nın bir oğlu, bir kızı ve iki torunu bulunmaktadır.
1953 yılında Samsun’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Samsun’da tamamladı. 1968 yılında ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındı ve bu yıldan itibaren çeşitli ufak firmalarda çalıştı.
1973 yılında iki yıllık vatani görevi için Mardin’e gitti. Askerlik dönüşünde, 1975 yılında İstanbul Mecidiyeköy’de Reklam Doğan’da çalışmaya başladı. Meslek hayatının ilk profesyonel deneyimlerini burada kazandı.
1981 yılında şahıs firması olarak Özge Reklam’ı kurdu, 1994 yılında şirket olarak faaliyete geçirdi. Özge Reklam A.Ş.’nin yaptığı işlerden bazıları, 1994 yılında Türkiye çapında Piyale Makarna reklam tabelaları, 1994-1996 yılları arasında Reklam Doğan ile ortak olarak Türkiye çapında Goodyear lastikleri tabelaları, 1998 yılında Beşiktaş İnönü Stadyumu Kartalları, 1999 yılında Kozyatağı Cinepol Sinemaları, 1999 yılında İstanbul Movieplex Sinemaları reklam tabelaları, 2000 yılında Carousel Alışveriş Merkezi logoları, 2004 yılında Konya Selçuklu Masera Alışveriş Merkezi olarak sayılabilir.
Mahmut Ali Sam, o dönemlerde mesleğinin zorluklarını şu sözlerle ifade ediyor: “Teknolojinin günümüzdeki kadar gelişmiş olmamasından dolayı o dönemlerde çalışma şartları daha zordu, jeneratörler şimdiki gibi yaygın değildi, elektrik işleri aksıyor, işlerin teslimi daha da uzun sürüyordu. Çizimlerin hemen hepsi el ile yapılıyor ve daha uzun mesailer harcanıyordu. Sonuç olarak mesleğimizin bu günlerin koşullarında daha da ilerlemiş olmasından memnuniyet duymaktayım”.
1956 yılında Aksaray’ın Yeşilova kasabasında doğdu. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1971 yılında İstanbul’a geldi. Meslek edinmek için iş aradı. Eniştesi Gama Reklam’da çalışıyordu. Duymadığı bir sektördü ama orada çalışmaya karar verdi.
1971 yılının Mart ayında işe başladı. Çırak olarak başladığı sektörde, çalıştığı firmanın çeşitli dönemlerde vermiş olduğu eğitimlerle kendisini geliştirdi.
1976 yılında askerlik görevini tamamladıktan sonra tekrar aynı firmada kaldığı yerden devam etti. Proje anlamında artık seneler ilerledikçe almış olduğu eğitim ve tecrübenin sayesinde işteki ustalığı öne çıkmaya başladı.
O yıllarda Emniyet Sandığı, Osmanlı Bankası, Erka Balataları, As Kaynak Elektrotları, Renault, BMW, Yapı Kredi ve BP gibi farklı şirketlerin işlerini yaptı.
İşini severek yaptığı için çalıştığı firma bir takım sorumluluklar verdi. Şu an emekli olmasına rağmen aynı firmada, Gama Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’dePlastik Bölümü sorumlusu olarak çalışmakta olan Mehmet Ağur, sağlığı el verdiği sürece çalışmaya devam etmek istiyor.
1951 yılında Kırklareli Pınarhisar Erenler Köyü’nde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Pınarhisar’da, Cumhuriyet Okulu’nda tamamladı.
1963 yılında tabelacı olan dayısının yanında çıraklıkla tabelacılık mesleğine başladı. 1973 yılında İstanbul’a geldi ve 1975 yılına kadar Eyüp, Demirkapı’da bulunan 72 Ajans’da kalfalık yaptı.
1976 yılında Bahar Reklam Ltd. Şti. adıyla kendi şirketini kurdu. Efes Pilsen’in “Bira bu kapağın altındadır” sloganıyla açıkhava duvar reklamcılığında, Türkiye’de resimli duvar reklamcılığına bir ilk getirmiş oldu. 1975’den 2002 yılına kadar Efes Pilsen’in tüm Türkiye genelindeki resimli, yazılı reklamlarının şehir merkezlerinde, yol kenarlarında boy göstermesinden gurur duydu.
Daha sonrasında Lassa Lastikleri, Pamukbank (Şener Şen portleri, İspanyol dansçı Carmen portleri), Anadolubank (Levent Kırca portleri), Esbank, Tekstilbank (Marilyn Monroe portleri), Vakıfbank, Kütahya Porselen, Aygaz, Arçelik, Marlboro, Ülker ürün grubu çeşitleri, Erten Gömlekleri, Lipton Çay, Pınar Süt Ürünleri, Tekel reklamları, Coca Cola, Toros Gübre, Tuborg gibi birçok dev markanın reklamlarını Bahar Reklam şirketi adı altında hayata geçirmiş olmaktan her zaman gurur duydu.
Mehmet Bahar’ın meslek hayatı boyunca yetiştirdiği ustalardan bazıları Arif Bahar, İsmail Ekiz, İbrahim Ekiz, Muharrem Külekçi, Yusuf Taşdelen, Hasan Gürsan, Yafez Mutlu, Nafız Bas’dır.
Mehmet Bahar, emekliliğini yaşadığı bu günlerde Eyüp, Topçular’da bulunan atölyesinde aktif olarak çalışmalarına devam etmektedir.
1963 yılında Diyarbakır’da doğdu. Lise mezunudur. Lisede
okuduğu dönemlerde yağlı boya resim çalışmaları yapmaya başladı. 1980 yılında
tabela yapımına merak saldı. Veysel Ergin’in yanında tabela yapım işinin
inceliklerini ve sanatını öğrenmek için çalışmaya başladı.
1983 yılında ilk işyerini açtı, bir fırça ve boya temin edip
işe başladı. 1985 yılında askere gitti. Askerde Grafiker Adnan Başer ile
tanıştı ve grafik sanatının inceliklerini kendisinden öğrendi.
1987 yılında Art Reklam adlı işyerini kurdu. 1994 yılına
kadar fırça ve boya ile tabela yaptı. 1994 yılında plotter aldı ve aynı yıl Art
Reklam Ltd. Şti. adlı firmasını kurdu. Birçok kurumsal firmanın bölgesel
işlerini halen yapmaktadır.
01.02.1960 tarihinde Yozgat’ın merkeze bağlı Türkmensarılar Köyü’nde doğdu. Çocukluğunun kısa bir bölümünü burada geçirdikten sonra ailesi ile birlikte Ankara’ya göç etti.
Eğitimini Kartaltepe İlkokulu ve Mamak Ortaokulu’nda sürdürmüş ve hemen ardından erken yaşta iş hayatına başlamıştır. Ankara’nın Mamak ilçesinde küçük bir demirci atölyesinde çalışmayı sürdürürken askerlik zamanı gelir ve 1980 yılında askerliğini Çanakkale’de yapar.
Askerliğinin hemen ardından Ankara’nın Siteler semtinde bulunan plastik ve metal işleme atölyesinde çalışır. Burada çalışmasını sürdürdüğü zaman içerisinde 1983 yılında evlenir ve bu evlilikten iki erkek, bir kız çocuğu olur. Bu dönemde metal işleri ile uğraşırken tabelacılık sektörü dikkatini çeker, çünkü bu dönemde tabelalar metalden yapılmaktadır. Kendisi iyi bir demir ustası olduğu için tabelacılığı kendisine yakın görür ve 1985 yılında bu sektörde hayatını devam ettirmeye başlar.
Bir süre reklam sektöründe çalıştıktan sonra 1994 yılında kurucusu olduğu Gönülal firmasını eski adıyla Reklam Ofis’i faaliyete geçirmiş ve günümüze kadar getirmiştir.
1943 yılında, dört kardeşten en küçüğü olarak, Konya’nın Ereğli ilçesinde dünyaya geldi. Ortaokul yılları yaz aylarında, ağabeyi Ahmet ile birlikte Konya’da bulunan “Belviranlı” firması için ahşap kaşık ve tabak motif boyama işleri yaptılar. Çoğunlukla Mevlâna portresi ve türbe gibi semazen temalı bu kaşık ve tabaklar, hediyelik eşya olarak Konya’da ve çevre illerde büyük ilgi gördü. Daha sonra askerlik çağına gelen Mehmet Günindi, 1964 yılında başlayan askerlik görevini Ankara Orduevi’nde yaptı. Askerlik yıllarında tabela ustası İzzet Halkman ile tanıştı ve daha sonra birlikte, çarşı-hafta sonu izinlerinde İzmir Caddesi’nde bulunan dükkânda tabela üzerine çalıştılar. Ankara’yı ve tabelacılık mesleğini çok seven Mehmet Günindi, askerlik sonrası da burada yaşamaya devam etti ve İzzet Halkman ile birlikte, uzun yıllar çalıştı. Oldukça hassas ve titiz çalışmaları ile tanınan Günindi o yıllarda, piyasa işlerinden ziyade bankaların vitrin yazılarını yazdı. Bir hattat titizliğiyle trtilinin ucundaki mürekkep inceliğinde samur fırçasının ucu ile bir cetvel gibi çizip, altın varak vitrin yazılarının kontürlerini, tabelacılık deyimi ile file çekmelerini yapardı. Bilgisayarların henüz sektöre girmediği o yıllarda “letraset” vardı ve bu letraset kataloğundaki yazı fontları epidiyaskop denilen projektörle istenilen boyutta büyütülürdü. Bu uygulamayı başlatan ve çok kullanan Günindi, arkadaş çevresinde bu nedenle “katalog Mehmet” şeklinde anılır olmuştu. Bir müddet sonra İzzet Reklam’dan ayrılıp yine Ankara’da İmren Reklam unvanı ile kendi işyerini kurdu ve bu şirket bünyesinde çalışmalarını sürdürdü. Ankara’nın ünlü ustaları ile de diyaloğu çok iyi olan Mehmet Günindi; İzzet Reklam’dan İzzet Halkman, İzzet Reklam-Er Reklam’dan Ertürk Dölek, İzzet Reklam’da birlikte çalıştığı ve ömrünün sonuna kadar kardeş gibi dostluklarını devam ettirdikleri Grafik Reklam’dan Taner Ahmet Saraç, Hayri Altınfırça ve elektrikli süpürgeden bozma pistole ile bir ressam titizliğiyle tabela yazan ve meşhur sohbetleriyle bilinen Cem Usta, Nokta Reklam’dan Baki Torunoğlu, Morova Reklam’dan Celalettin ve Ömer Morova, Zühal Reklam’dan Mahmut Bilal, Net Reklam’dan Muharrem Kölay, Seyri Reklam’dan kibar lakaplı Orhan Seyri, çok samimi dostu pistole ile “bombeli” yazıları yaygınlaştıran Taktak Reklam’dan Saim Taktak, Süper Reklam’dan Celal Yapar, Aya Reklam’dan Erol Yalçın, Alp Reklam’dan Cemal Alpüren, Önderglas’tan Orhan ve Nurhan Önder kardeşler, Osman Tabela’dan Osman Aydın ve daha niceleri ile mesleki ve dostluk ilişkileri kurmuştu. 1979 yılında evlenen Mehmet Günindi, kısa bir süre daha Ankara’da kaldıktan sonra memleketi olan Ereğli’ye döndü ve İmren Reklam’ı ilçesine taşıdı. Bu işyeri ile Ereğli’deki pek çok tabela işine imza atan Günindi, Ereğli’de de çok sevilen, başarılı bir esnaf oldu ve emekliliğine kadar son derece severek ve aynı titizliğini sürdürerek yaptığı tabelacılık işini devam ettirdi. 2000 yıllarının başında, kendisi hayatında hiç sigara içmemiş olmasına rağmen bir meslek hastalığı olan koah hastalığına yakalandı. Bu nedenle çok sevdiği mesleğini bırakarak emekli olmak zorunda kaldı. Mehmet Günindi, 2020 yılının Ağustos ayında, 78 yaşında vefat etmiş olup öğretmen ve avukat olmak üzere iki çocuğu bulunmaktadır. Saygıyla Anıyoruz.
Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi eski adı Ank, yeni adı Yeşilözen
Köyü’nde 06.06.1953 tarihinde doğdu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Birecik
ilçesinde okudu.
1970 – 1971 eğitim öğrenim döneminde lisenin fen
bölümünden mezun oldu. O yıllarda İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim
Bölümü imtihanlarına girdi. Sonraki yıl Gaziantep Eğitim Enstitüsü Matematik
Bölümüne kayıt yaptırdı.
Babasının askerlik tescilini iptal etmesiyle 1974 -1975'te
askere gitti ve tahsilini tamamlayamadı.
1960'lı yıllarda hobi olarak fırça çalışmasına başladı. O
yıllar şoför arkadaşları plakalarını evine getirirler ve evinde plakalarını
yazardı. Askere gitmezden evvel tahtadan bir çantanın içine 7 adet renkli yağlı
boya, bez, benzin koyar, sopası ve fırçasını alarak o yıllarda Köylü Garajı
diye anılan köylerden gelen araçların üzerine fırça ile yazılar yazarak işe
başladı.
Askerden geldikten sonra 1977'de “Güzel Reklam” adıyla ilk
işyerini açtı. Yanında çalıştığı bir ustası olmadı, kendi kendini yetiştirdi.
Oğulları Seyit Ahmet, Ali, Mustafa, İsmet ve Burak yanında yetiştiler ve
Ustaları kendisiydi. Sonraki yıllar çocukları askerliklerini bitirdikten sonra
Seyit Ahmet (Dekor Reklam) olarak, Ali ve Burak da (Renk Reklam) olarak iş
yerlerini açtılar ve halen devam ediyorlar.
Mehmet Güzeltaş, halen iş yerinde çalışmaya devam ediyor,
evli ve 6 çocuk babasıdır.
1955 yılında Kayseri’de doğdu. Devlet memuru bir babanın beş çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Kayseri’de tamamladı.
Kayseri Lisesi yıllarında, resim yeteneğini okul gazetesine yönlendirerek, boş zamanlarında fotoğrafçılık ve ressamlık yaparak cep harçlığını çıkardı. Sonraları bu yeteneğini tam anlamıyla ticari bir kaygıya dönüştürmek zorunda kaldı ve ilk girişimi olan Ressam Kara adında sanat atölyesini açarak ticarete girdi.
Resim yeteneği artık fırça ile tabela yazmaya doğru yönelmişti. 1970’lerin başında Kayseri’de henüz tabelacılık, reklamcılık terimi ve kavramı bilinmediğinden, bir çok tekniği kendi tarzı ile geliştirme yollarına gitti. Bu gelişmeler sonunda 1973 yılında Feza Reklam’ı kurdu, 1985 yılında da şirket oldu.
Kayseri ve çevre illerin taleplerine yetişmeye çalışan Feza Reklam’a mevcut çalışma alanı küçük gelmeye başladı ve 1988 yılında Kayseri eski sanayi bölgesi girişindeki 3 katlı bir iş hanına geçerek artık daha endüstriyel çalışmalar yapmaya başladı. Bu işhanı da yetersiz kalınca 1997 yılında Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındı.
Açıkhava reklamcılığı o dönemlerde gerçek zanaatçıların icra ettiği bir meslekti, “tabela üretmek” yerine “tabela yazmak” deyimi kullanılırdı. Tabelalar, küçük atölyelerde fırça ve şablon ile el marifetiyle yazılırdı. Serigrafi tezgahları reklamcılığın vazgeçilmez ana unsurlarındandı. Mehmet Karabulut 1992 yılında ilk olarak bilgisayarlı folyo kesici alet ile sektöre bilgisayarın kolaylığı ve hızını getirdi. Sonrasında tüm Kayseri taksilerinin plaka numaralarını araçların kapılarına ve üzerilerine uyguladı. Artık işler daha seri ve hızlı çıkabiliyordu. Akabinde dijital baskı makinaları ve diğer endüstriyel makinalar Feza Reklam’ın makine parkına dahil oldu.
Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de artık üretimin birçok makine yardımı ve desteğiyle yapıldığını fakat bunun insan faktörünün minimize edildiği veya artık insan görevinin sadece operatörlük olduğu anlamına gelmediğini vurgulayan Mehmet Karabulut şöyle diyor: “Bir reklamcının tek sorumluluğu müşterisinin isteklerine cevap vermek değil, aynı zamanda şehrin dokusuna, görsel ve kültürel zenginliklerine nitelik katmaktır, bunun için de bu sektörde bir sanatçının bakış açısına her zaman ihtiyaç vardır.”
Feza Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti., Mehmet Karabulut’un yönetiminde, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan 10.000m2 açık alan, 7.000m2 kapalı alan üzerinde sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
Evli ve dört çocuk babası olan Mehmet Karabulut, 1992 yılında Kayseri Sanayi Odası Meclis Üyeliğine seçildi. 1999 yılında Mimarsinan Organize Sanayi Bölgesi kuruluşunda Kurucu Başkan oldu. 2019 yılında Mimarsinan Organize Sanayi Bölgesi, Yönetim Kurulu Başkanlığı'na seçildi. Halen görevi devam etmektedir. Bölgeye ekilen 150.000 Ağaca can suyu olmuştur.
1950 yılında Mehmet Kayhan’ın babası Bekir Kayhan tarafından Hatay,
İskenderun’da faaliyete başlayan firmada 1978’de babasının yanında işe başlamış
olup 1984 yılında ise babasından görevi tamamen devralmıştır.
1984 yılından bugüne güzel işlerde başarı sağlamış olup firmamızın
kalitesini yükseltmiş bulunmaktayız. Profesyonel Ekip ve Son Teknoloji
Donanımla Yaptığı Kaliteli ve Müşteri Memnuniyeti Odaklı Üretimiyle Her Geçen
Gün Pazar Payını Artırmaktadır.
Martı Reklam faaliyetlerinde çağın gereklerine uygun ve teknolojinin
sektöre sunduğu bütün olanakları kullanarak her zaman müşterisine kaliteli ürün
sunmayı ilke edinmiştir. Firmamızın amacı ürünlerinde kalite ve yeniliği ilke
edinip siz değerli müşterilerimize kaliteli malzeme, birinci sınıf işçilik,
zamanında teslim ve satış sonrası servis ve hizmet verebilmektir.
Sektördeki yenilikleri takip ederek her gün kendini yenileyen ve en
iyi hizmeti sizlere sunmak gayretlerini sürdürmektedir .
1935 yılında Bursa’da doğdu. Genç yaşta iş hayatına atıldı. Bursa’da bulunduğu süre içinde ünlü ressam ve tabela ustalarının yanında deneyim kazandı. Bursalı ressam tabelacı Mustafa Tezmen Usta’nın yanında çalıştı. Mustafa Tezmen’in İstanbul’a taşınması ile Mehmet Natık Süzen de İstanbul’a taşındı ve iş hayatına dönemin ustalarından olan George İstiponia’nın yanında ustabaşı olarak devam etti.
İstiponia ile 12 yıl çalışan Mehmet Natık Süzen, ustasının işi bırakması ile birlikte 1963 yılında Ahmet Dervişoğlu ile ortak olup Kuledibi’nde Kristal Dekor firmasını kurdular. İki yıl sonra kurulan Reklam-İş Kollektif Şirketi 1972 yılına kadar Kuledibi’nde 1973’den sonra ise Bayrampaşa’da faaliyet gösterdi. 1983 yılında Ahmet Dervişoğlu ile bitirilen ortaklık sonucu kollektif şirket Reklam-İş A. Ş. oldu. Ortakları Süleyman Güzelil, Yavuz Peker, İsni Mısırlı, Ümit Altınoluk ile birlikte Uniroyal, Fısk, Goodyear Lastikleri, Coca-Cola, Unilever Şirketleri, Kodak, BP Petrolleri, Rothmans, Marlboro gibi kurumsal firmalarla çalıştılar. Bununla birlikte birçok reklam ajansının yol, cephe, çatı vb. reklamlarını Türkiye genelinde en iyi şekilde yaptılar. Böylece hem sektörü hem de kendilerini geliştirdiler.
1965 yılında kurulan Reklam-İş ortaklık yapısı 90’lı yıllarda aile şirketine dönüştü. Mehmet Natık Süzen’in 2008 yılında vefatından sonra yönetime oğlu Murat Necdet Süzen geçti. 49 yıllık köklü firmaları, müşteri portföyüne her geçen gün yenisini ekleyerek Mehmet Natık Süzen’in reklamcılığa bakışı ve ilkeleri ışığında hizmetlerine devam etmektedir.
Saygıyla Anıyoruz.
1974 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesindeki Mehmet Şah ve Mevlüde Hanım’ın 7. çocuğu olarak doğdum. 1997 yılında dayımın kızı ile evlendim ve beşi kız olmak üzere altı çocuk babasıyım. İlk öğretimimi Ergani Gözekaya Köyü’nde tamamladım. Ortaöğretim ve liseyi Diyarbakır’da okudum. Yalnızca lise son sınıfı Adana, Seyhan’da imam hatip lisesinde tamamladım.
İşe başlayış serüvenime değinecek olursak; bu işi herhangi
bir yerden eğitim alarak veyahut çıraklık yaparak öğrenmedim. Okul hayatımda
resim derslerine ilgim büyüktü ve iyi çizimler yapardım, daha sonra bu
yeteneğimi keşfettim ve 1992 yılında henüz lise ikinci sınıfta iken çok zor
şartlarda biriktirdiğim harçlıklar ile 250gr mavi bir boya ile bu işe başladım.
Daha sonra Adana, Seyhan’da eğitim hayatıma devam edip farklı reklamcılar ile
çalıştım ve kalfalık sürecimi de tamamlamış bulundum.
Lise diplomamı aldıktan sonra Diyarbakır’a gelerek kendi
memleketim olan Kulp İlçesinde reklamcılık alanında büyük eksiklikler yaşayan
bu yerde mesleğime devam etmeyi çabaladım ve cam yazıları, sac tabela, sıva ve
duvar üzerlerine yağlı boya ile resimler ve yazılar yazdım. Daha sonra
Diyarbakır’a geri döndüm ve mermer oymacılığı, hat sanatları, cami içerisinde
nakış ve hat sanatları yani nakkaşlık yaptım.
Ayrıca küçük yaşlarımda yüksek ateşten ötürü vücudumda, sağ
bacağımda %48 oranında sakatlık mevcut, bundan ötürü mesleğimi yaparken
insanlar tarafından sen yapamazsın, dişine göre değil, sen kim bu işi yapmak
kim gibi ciddi eleştirilere maruz kaldım ama kulak asmadım ve inandığım bu
yolda ilerlemeye devam ettim. Yalnızca 1997-1998 yılında reklamcılığa ara
vererek kaymakamlık tarafından atandığım okulda 2 dönem ilkokul öğrencilerine
vekil öğretmenlik yaptım. Daha sonra kendi mesleğime geri döndüm ve hala devam
etmekteyim.
1942 yılında Şanlıurfa’da doğdu. Şehit Nusret İlkokulu’nu bitirdikten sonra Erkek Sanat Enstitüsü’nden mezun oldu. Okul döneminde bazı arkadaşları ile birlikte kendi imkan ve becerileriyle tahtadan ilkokul çantaları ve bavul yaparak okul harçlıklarını çıkardı.
İlkokuldayken yazısının güzel olmasından dolayı öğretmeninin isteği üzerine haritaların başlıklarını yazmaya başladı ve böylece yazı yazma kendisinde tutku haline dönüştü. Sürekli yazıp çiziyor, bir şeyler üretmeye çalışıyordu.
Okula gidip gelirken Şanlıurfa’da çok işlek bir semt olan Asfaltyolu’nda yazı yazan birini gördüğünde heyecanlanır ve hemen onu izlemeye başlardı. Bu kişi İstanbul’dan Şanlıurfa’ya gelerek fırça ile yağlı boya yazılar yazan Fikret Küçüksüslü idi. Mehmet Sabuncu, onun eline bakar, ona yazı ve yazı malzemeleri ile ilgili sorular sorardı.
Sanat Enstitüsü’nde okurken Zincirlikapı semtinde tahtadan kapıları olan ve dama çıkmak için sabit olarak kullanılan bir merdiven kiraladı. Merdivenin basamaklarını temizleyip kağıt, kalem, fırça ve boya gibi malzemeleri dizerek orayı dükkan gibi kullanmaya başladı. Okuldan geri kalan zamanında küçük küçük yazılar yazıyor hem okul harçlığını çıkarıyor, hem de yazısını geliştiriyordu. Böylece Şanlıurfa’nın ilk tabelacı dükkanı 1956 yılında açılmış oldu, dükkanın adı Sabuncu Tabela idi.
Ufak tefek yazılar yazarken o zamanın Devlet Trahom Hastanesi’nden bir örnek getirilerek konturlu altın yaldız ve siyah yazı istediler. Ancak böyle bir tecrübesi yoktu ve işi yaptırmamaları için yüksek bir fiyat istedi. Teklif kabul edilince mecburen işi yapmak için araştırmalara başladı. İşi bitirdiğinde hastane yetkilileri işi çok beğendiler. Böylece Mehmet Sabuncu’nun da kendine güveni gelişmiş oldu.
Altın yaldızlı boyayı gomalakla karıştırıp, sıvı hale getirerek, camlara sürüp, yazıyı tersten çizerek jiletle oyma yaptı, sonra siyah boya vurarak yeni bir yazı şekli ve görüntüsü elde etmeyi öğrendi. Zamanla Sanat Enstitüsü’nde öğrendiği bilgilerle tahta çerçeveli levhalar, Hacca gidenler için ayet ve süslemelerden oluşan giriş kapısı ve duvar süslemeleri yaptı.
Zamanla sanatını geliştiren Mehmet Sabuncu birkaç defa İstanbul’a gelerek işyeri açtı. 20 yılı İstanbul’da olmak üzere toplam 50 yıl tabelacılık yaptı. 20 civarında usta yetiştirdi. 1996 yılında emekli olduktan sonra da bir süre daha tabelacılığa devam etti.
Beş çocuk babası olan Mehmet Sabuncu, halen tabela ve sanat konusunda gençlere fikir önderliği yapmakta, hayatını Şanlıurfa’da sürdürmektedir.
1946 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve ortaokulu Gaziantep’te bitirdi. 1967-1968 döneminde Sanat Enstitüsü’nden mezun oldu. Bu yıllarda bir yandan öğrenimine devam edip bir yandan da çalıştı.
Çalışma hayatına ağabeyi Ökkeş Durucu’nun yanında marangoz olarak başladı, ağabeyinin 1965 yılında ışıklı reklam işine girmesiyle tabelacı olarak mesleğe atıldı.
Liseyi bitirdikten sonra kazandığı İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nü 1968 yılında bırakmak zorunda kaldı. 1968 yılında ağabeyi ile kurduğu iş ortaklığını 1990’a kadar sürdürdü.
1990’lara kadar tabelacı sayısı az olduğu için pek çok şehirde hizmet verdi, Anadolu’yu gezme fırsatı buldu.
Beş çocuk babası olan M. Şükrü Durucu bir dönem sektörden uzaklaşsa da, 1995 yılında firması Yıldız Reklam’ı kurarak mesleğe döndü. 1965 yılında çırak olarak başladığı açıkhava reklamcılığına halen firmasında devam etmektedir.
1938 yılında İzmir’de doğdu. Mesleğe 1961 yılında başladı. 1966 yılında “Uçak Neon Reklamcılık ve Ticaret” firmasını kurdu. İzmir’de açılan atölye, o zamanın şartlarına göre boya bölümü, baskı bölümü, demir bölümü, harflerin kesilip yapıldığı bölümler olarak ayrıldı. Şimdiki otomasyon üretiminin belki de en ilkel şekliydi fakat ilkti.
1970-1974 yılları arasında gittiği yurt dışı gezilerinde gördüğü yenilikleri Türkiye’ye getirip uyguladı. Bunları İzmir Fuarı’nda sergiledi, pullu reklamlar, otomatik yürüyen ışıklar ilk uygulamalardı.
Atölyesinde ilk ilkel presi yaptı. Fırınlarda pleksileri ısıtıp bu preslerde şekil verdiriyor, hava yoluyla fanuslar şişiriyorlardı.
Atölyesi bir okul olarak görülebilecek, bugün sektörde çok iyi yerlerde olan firma sahiplerinin mesleği öğrendiği yer olarak tanımlanabilecek olan Mehmet Uçak yaşadığı yıllarda sıklıkla gururundan bahsederdi. Başarısını ise gelişen teknolojiyi çok iyi bir biçimde takip etmeye, mesleğe ve ustaya duyulan saygıya bağlardı.
Uçak son yıllarını, yetiştirdiği elemanlarının sevgi ve saygılarıyla sektörde hizmet vermiş biri olarak gönül rahatlığıyla geçirdiğini belirtmişti.
Mehmet Uçak 19.12.2020 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1938 yılında doğan Metin Koyunsev, meslek hayatına 1958
yılları civarında başlamış, 1976 yılına kadar çalışmıştır.
Söke ilçesinin en eski tabela ustası, aynı
zamanda yaptığı başarılı portre çalışmaları ile iz bırakan, mesleğini son
vermesinin ardından çay üstü dükkanlarında açtığı enstitü pazarı ile hizmet
veren Metin Koyunsev, 2017 yılında yetmiş dokuz yaşında aramızdan ayrıldı.
Söke çarşısı sanatı ve beyefendiliği ile tanınan merhum
Metin Koyunsev üç çocuk babasıydı.
Saygıyla Anıyoruz.
Mitat Eligür, bir Arnavut göçmen ailesinin küçük ve haşarı çocuğu olarak Bursa’da 1934 yılında doğdu.
Resim aşkı, onun okul yıllarını 7.sınıfa kadar sürdürmesine izin verdi. 13 yaşında bir atölye açtı ve o yıllar için geçerli bir iş olan duvar resimleri yaparak hayatını kazanmaya başladı.
“Bilek” in önemli olduğu yıllarda resim ve tabela yaparak farkını ortaya koydu. Daha sonra ağabeyinin de teşviği ile Ankara’ya taşınarak neon işine girdi. Burada geçirdiği birkaç senenin sonunda Amerika’dan yurda dönen bir işadamı ile ustası Mustafa Tezmen’in önayak olmasıyla 1964 yılında Eliz Reklam’ı kurdu. Bu ortaklık sırasında teknik bilgisi ile yeni teknolojileri uygulama konusunda yaratıcı çözümler ortaya koydu.
Bu ortaklık 1966 yılında Olcay Reklam’ı kurana kadar sürdü. Bu şirket o yıllardaki ülke ekonomisinin gelişimine paralel olarak büyüdü, 1978-1979 senelerine kadar, sektörün öncülerinden biri oldu.
Daha sonra başka sektörlere girmek gibi maceralar kendisi açısından ekonomik yönden iyi sonuçlar vermedi. Bu süreç sonunda 1982 yılında tekrar ana işine yeni bir şirket olan Oba Reklam’ı kurarak geri döndü.
O tarihten sonra 1993 yılında aramızdan ayrılana kadar bu şirketle çalıştı. Son bir iki yılında oğulları da işe katıldı. Bugün Oba Reklam’ın devamı olarak üç oğlu da Standart-TİM adlı şirketle kendisinin açtığı kulvardan yürümektedir.
Mitat Eligür sektörün birçok duayeninde olduğuna inandığımız işine aşık olma ve adanma gibi özelliklerin yanı sıra, 40 yılı aşan iş hayatı, yetiştirdiği onlarca usta, yaratıcılığı, çalışkanlığı ve insan ilişkilerindeki başarısı ile bir ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Saygıyla Anıyoruz.
1960 yılında Elazığ’da doğdu. Mesleğe 1974 yılında
Isparta’da başladı. Çıraklık ve kalfalık dönemlerini, o dönemin en seçkin
ustalarından birisi olan Ressam Yalçın Kayışçı’nın atölyesinde geçirirdi.
1977 yılından sonra öğrencilik ve diğer mesleki
faaliyetlerini, memleketi olan Malatya’da tamamladı. Yüksek öğrenimine 1979
yılında ara vererek askerlik sürecini tamamladıktan sonra Malatya’daki iş
hayatına 1982 yılında aktif olarak başladı.
Mesleki anlamda yardımcı olduğu ve yetiştirdiği kişiler
halihazırda Türkiye’nin birkaç farklı ilinde profesyonel olarak faaliyet
göstermektedir. Muhammed Gültek, 38 yıllık çalışma hayatını hala
sürdürmektedir.
1960 yılında şimdiki ismi Sırbistan olan Eski Yugoslavya Cumhuriyeti’nin Novipazar şehrinde doğdu.
1974’de ortaokul sömestr tatilinde güzel resim yapması nedeniyle resim öğretmeninin atölyesinde fırça yıkayarak çıraklık dönemine başladı. Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlamasıyla birlikte Türkiye’deki ekonomik kriz sebebiyle zorunlu olarak iş hayatına atılması gerekti ve iş aramaya başladı. Kadıköy Çinili Pasajı’nda çırak aranıyor ilanını gördü ve iş başvurusunda bulundu, görüşme neticesinde işe alındı. Firmanın ismi Kıvanç Reklam’dı, Kadıköy’ün en popüler reklam atölyesiydi.
Kıvanç Reklam’da Kadıköy’deki bütün sinemaların afişleri üretilirdi. Bugünkü dijital baskı ile yapılan işleri, o dönemlerde agrandizör lastik boya ve fırça ile Amerikan bezinin üzerine elle yapılırdı.
1978’e kadar hem okul, hem çalışma hayatını birlikte devam ettirdi. Aynı yıl bir arkadaşının askere gitmesi nedeniyle atölyesini devraldı. Böylelikle profesyonel çalışma hayatı 18 yaşında atölyenin başına geçmesiyle oldu.
O dönemlerdeki sermayesi, 10 tane Habico fırça, 1 saç makası, 20x15cm ahşap çıta, çekiç, çivi, bant, cetvel, kurşun kalem ve eskiz kağıdıydı. Hatta o dönemlerde iyi bir fırça takımına sahip olan kişiler seçkin sayılırdı.
Kıbrıs Barış Hareketi’yle başlayan ambargo sertleşince tabelada kullanılan sacları bulmakta zorlandı. Karaköy’de bulunan Tabelacılar Derneği yurtdışından tabelada kullanılacak ince sac levhalar getirmişti. O levhalar ancak belli başlı reklam atölyelerine veriliyordu. 1980 yılında babasının ısrarıyla askere gitti ve kısa bir süre sonra 12 Eylül darbesi gerçekleşti.
Muharrem Bilaloğlu, 20 aylık askerlik döneminden sonra belli bir sermaye birikimi elde etmek için çeşitli atölyelerde usta olarak çalıştı. 1984 yılında Yuli Reklamcılık Mat. San. Tic. Ltd. Şti. ismi ile kendi firmasını kurdu ve firmasında halen sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
Trabzon doğumlu Murat Karadeniz, İzmir’de yaşamaktadır. Uzun yıllar açıkhava reklamcılığı afiş, grafik tasarımcılığı, duvar ressamlığı yapmıştır.
Gümüş ve altın varak hat sanatını, pistole ile bez üzerine büyük boy 15mx10m ebatlarda Atatürk posterlerini, milletvekili ve belediye başkanlığı adaylık resimlerini özel sipariş üzerine halen yapmaktadır. Pistole sanatı ve gümüş, altın varak üzerine uzmandır.
Şiir ve yazarlık hobileri arasındadır, yazıları muhtelif aylık dergilerdeki köşesinde 12 sene aralıksız yayınlanmıştır.
Kendi işinden kendini emekliye ayırınca, resme karar verdiğinde yine 10 sene gibi uzun bir müddet ön hazırlık çalışması yapmıştır. Bu on sene zarfında yaptığı resimlerini katiyen satmamış isteyenlere de vermemiştir. 300’ün üzerinde resminin koleksiyonuna sahiptir.
Bir diğer uğraşı kara avcılığıdır. Bu tutkusu dolayısı ile Anadolu’nun birçok şehirlerine, kasaba ve köylerine gitmiştir. Yöre insanlarının gelenek, göreneklerini yerinde inceleme imkanı bulmuştur. Gördüğünü unutmayan bir yapıya sahip olan Murat Karadeniz’in ilgisini yörelerin halı, kilim, çorap desenleri çekmiştir. Antika kaplar almış, alamadıklarının resimlerini çekerek zengin bir arşiv oluşturmuştur.
1997’de resme başlayan sanatçı 2007’de ilk kişisel sergisini açmıştır.
2007 – 2009 yılları arasında altı kişisel ve beş karma sergiye katılmıştır. Her katıldığı sergide halktan ve hocalardan övgüler almıştır. Genelde yapıtları halı, kilim desenli, antika işlemeli objeler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Karışık tekniklerde yapıtları olsa da çalışmaları natürmort ağırlıktadır. Sanata olan düşkünlüğünden dolayı ticaret yıllarında da sanatı ön planda tutmuş bir sanatçıdır. Eleştiriye sonsuz açık olup, eleştirinin olmadığı ortamlarda sanatın gelişemeyeceğine inanmaktadır.
1943 tarihinde Yugoslavya göçmeni olan yedi çocuklu bir ailenin altıncı çocuğu olarak Eskişehir’de dünyaya geldi.
İlkokulu bitirdikten sonra, meslek hayatına Mehmet Ali Taşlıca’nın yanında çırak olarak 1958 yılında başladı. Yeteneği ve ustasının desteği sayesinde bir ay gibi kısa bir sürede mesleğine kalfa olarak devam etti, tabela yazılarının yanı sıra resim de yapmaya başladı. Elinin yatkınlığı sayesinde ustasının yardımlarıyla hat sanatını da öğrendi. 1963 yılında askere gidene kadar Mehmet Ali Usta’nın yanında çalışmaya devam etti.
1965 yılında terhis oldu, iki ay kadar yine ustasının yanında çalışmaya devam etti. 20.10.1965 tarihinde “Altın Fırça Tabela Reklam Afiş ve Yazı İşleri” adıyla kendi dükkanını açtı. Aynı yıl Şahin Güngör’ü işe alarak yetiştirdi. Yetiştirdiği diğer kalfaların isimleri, artık emekli olan ve şehrin güzide plakacılarından Selahattin Güngör, Rahmetli Mehmet Şenol, Antalya Venüs Reklam’ın sahibi İrfan Bey olarak sayılabilir.
1991 yılından itibaren Etam Matbaası’nda 5,5 yıl kalıpçı olarak çalıştı. Çalışma süresinde kalıpları tekrar faaliyete geçirmeyi başardığından dolayı Anadolu Üniversitesi’nden ödül alarak onurlandırıldı.
Murat Kızıltaş, mesleğini göz rahatsızlığı sebebiyle 1991 yılında sonlandırmak zorunda kaldı ve emekli oldu.
1960 yılında Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde doğdu.
İlk ve orta öğrenimini Kırıkhan’da tamamladı. İlkokuldaki ressam ve tabelacı olan öğretmeni ondaki resim kabiliyetini gördü ve yanına alıp çalıştırmaya başladı. Ortaokul yıllarında da yine tabela ve resim işleri yaptı. İskenderun Endüstri Meslek Lisesi’ni bitirdi.
İskenderun’da okurken tabelacı dükkanı açtı ve aynı zamanda onu da çalıştırdı.
Okulu bitirdikten sonra İstanbul’a geldi. Askerliğine kadar çeşitli tabelacılarda, çeşitli reklam işlerinde çalıştı.
Askerliğini tamamladıktan sonra tekrar İstanbul’a geldi ve Mecidiyeköy’de küçük bir tabelacı dükkanı açtı. Kısa bir süre sonra Fatih’te 90m² bir dükkana taşındı. İETT belediye otobüsleri üzerindeki reklamlar ve bina duvarlarındaki büyük reklamlar çalışma ağırlık konusuydu. Dokuz yıl Fatih’te çalıştı.
Sonra Bahçelievler’de 200m² bir atölyeye taşınarak ışıklı reklam imalatına başladı. Üç yıl da burada kaldıktan sonra Yenibosna’da 500m²’lik kendi mülkü olan atölyesine taşındı. Ancak talihsizlikler sonucunda buradaki çalışmalarını 9 yıl devam ettirebildi. Sonrasında Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi’nde 700m²’lik bir atölye kurdu ve buraya taşındı.
Evli ve iki çocuk sahibi olan Murat Mertçe, faaliyetlerini Yenibosna’daki atölyesinde sürdürmektedir.
1958 yılında Ordu’da doğdu. İlkokulu doğduğu Altınyurt Köyü’nde bitirdi. Lise 1.sınıfı İstanbul Göztepe Kadıköy Ticaret Meslek Lisesi’nde, 2. ve 3. sınıfı Beyoğlu Ticaret Meslek Lisesi’nde okudu. Mesleğe lise yıllarında yarım gün reklamcılıkta çalışarak, yarım gün okula giderek başlamış oldu.
Ağabeyi Dursun Mızrak ve ortağı İlker Cilacı’nın yanında (şu anki Özfer Reklam) çıraklık ve kalfalık dönemini bitirdi. Daha sonra kısa bir dönem Arsan Reklam’da çalıştı. 1984 yılına kadar Özfer Reklam’ın idari işler ve imalattan sorumlu kademelerinde görev yaptı.
1985 yılında kendi işini Kadıköy’de Vahabbey Sokak Yıldız Hanı’nın bodrum katındaki 30 m² olan dükkanda kurdu. Zamanın teknolojik gelişmeleri ve sektörün kaçınılmaz değişimine uyarak Sancaktepe’de İlke Led Pano ve Reklamcılık San. Tic. Ltd. Şti. olarak 3000 m² alanda 25 kişilik kadrosuyla sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1952’de Kırşehir Mucur’da dünyaya geldi ve 6 aylıkken babasının işinin neticesi olarak Ankara’ya yerleştiler. Öğrenim hayatına ortaokul üçüncü sınıfta maddi yetersizlikler nedeniyle son vermek zorunda kaldı.
1963 senesinde Rapid Elektrik’te işe başlayıp sonra Lider Reklam’da Hüseyin Tezcan’ın yanında 4 sene çalıştı. 1968 yılında Morova Reklam’da çalışmaya başladı. Akşamları da Ulus’taki akşam sanat okuluna gitti. Elektrik bölümünü bitirdi. Bu arada evlendi. 1972’de askere gitti. Bir oğlu oldu. Askerden geldiğinde bir oğlu daha oldu ve tezkereyi alınca ertesi gün tekrar Morova Reklam’da çalışmaya başladı.
1981’de Morova Reklam’dan ayrılıp Önder Reklam Ltd. Şti.’ni kurdu. Bu arada Vakıfbank’tan şube reklamlarının bakımlarının yapılması talebi geldi ve işe başladı. Sonradan elektrik kısıtlaması nedeniyle siyah zemin iyi görünmüyordu. Bir numune yaparak sarı zemine siyah harfli olarak tüm şubeleri değiştirdi. Dünya genelinde bir proje idi. 2 sene sonra da alüminyum zeminliye çevirdi. Türkiye Vakıflar Bankası adı Vakıfbank olarak değişince tüm şubeler yeniden değişti, tekrar folyo zemine dönüldü. Bu işler 1995 senesine kadar devam etti.
Bu arada Ankara Reklamcılar Tabelacılar ve Sanatkarlar Derneği Başkanı’ydı. Sonradan derneği oda yaptı. 4. Akşam Sanat’ta ilk olarak çıraklık dersliği açtırdı ve kendi meslektaşlarından öğretmen temin edip sınıf açıldı, derslere başlandı. Bugün ise tüm sanat okulları reklamcı ve tabelacı olmak üzere sınıflar açtı. Bu arada 1995’te emekli oldu, odayı da şirketi de bıraktı. Rahatsızlıkları vardı. 2 oğlunu da sanat okulunda okuttu, şirketi onlara devretti.
Sanatını da reklamcılığı da severek yapan Mustafa Akça, kendini emekliye ayırdı. Akça, 2000 yılından bu yana yazları memleketi Mucur’da kışları da Ankara’da geçirmektedir.
1953 yılında Antalya’da doğdu. 1972’de Antalya Lisesi’nden 1979’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (M.S.Ü.) Yüksek Resim Bölümü’nden mezun oldu.
Akademide Fresko ve Sgrafitto atölyelerinde çalıştı. Fouistler ve Expresyonistler hakkında tez hazırladı. Lise ve akademi yıllarında birçok sergiye katıldı, özel sergiler açtı ve ödüller kazandı. Yurtdışında birçok müze ve galeride sanatsal incelemelerde ve tespitlerde bulundu.
1974 yılında Mate Reklamcılık’ı kuran Mustafa Aydemir, önceleri grafik ve iç mimari üzerine çalışmalar yaptıysa da sonradan açıkhava reklamcılığı üzerine yoğunlaştı.
Açıkhava reklamcılık sektörünün ülkemizde belli bir çizgiye ve kaliteye yükselmesi için çabaladı. Yurtiçinde kurumsal birçok büyük firmayla çalışan Mate Reklamcılık A.Ş. ile 1990’lı yıllarda yurtdışına açıldı. Orta Asya’dan Balkan Ülkelerine, Rusya’dan Avrupa’ya kadar birçok başarılı ve sıra dışı projeye imza attı. Açıkhava reklamcılığında alüminyum ve paslanmaz malzeme kullanımını ilk o başlattı. Elektronik dev çatı reklamlarından, kasetleri dönen redüktörlü devasa kule reklamlarına kadar birçok yeniliğe kapı açtı.
2000-2006 yıllarında açıkhava reklam sektörünü bir çatı altında toplamak ve tüm ülkede dayanışmayı sağlamak amacıyla ARED Açıkhava Reklamcıları Derneği’nin kurucu üyelerinden biri oldu ve örgütlenme çalışmalarında aktif görev aldı.
2007 yılında mesleğinin zirvesindeyken aldığı radikal bir kararla işini bıraktı. Bundan sonraki yaşamını kültürel çalışmalara ve araştırmalara adadı. Mustafa Aydemir bu konuda ortaya çıkardığı eserlerini kitaplar, makaleler şeklinde yayımlamakta ve ARED onursal üyeliğiyle her zaman gurur duymaktadır.
21.08.1948 tarihinde Samsun’da doğdu.
1960 yılında Ressam Salim Özüdoğru’nun yanında çırak olarak meslek hayatına atıldı.
1968 yılı Temmuz ayına kadar aynı iş yerinde çalışarak kalfa olarak askere gitti.
Terhisinden sonra Hasan Şener ustasıyla ortak olarak 1973 yılına kadar çalıştı.
1973 yılında kendi dükkanını açarak 2006 yılına kadar meslek hayatını sürdürdü.
1943 yılında Kayseri’de doğdu. 1957 yılında Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nu bitirdi ve ardından Kayseri Ticaret Lisesi’ne devam etti. Kabiliyetinden dolayı, okulda resim, yazı ve tarih şeritlerini süslemesi istenirdi. Ticaret Lisesi’ndeki resim öğretmeni aynı zamanda dönemin Müze Müdürü Halit Doral idi. Cidecigiller, Doral’ın dersinden 10 üzerinden 5 alarak lisedeki en yüksek notu almayı başardı.
İlkokulu bitirdiğinde tatil döneminde Dekor Tabela’da çalışmaya başladı ama en az onlar kadar iyi yazabildiğini fark edince bir hafta sonra işten ayrıldı. Sonrasında bir yandan okumaya devam etti aynı zamanda da faytonların arkasına çiçek yazı plaka yazarak çalışmayı sürdürdü.
1960 yılında Dilsiz Reklam’da altı ay kadar kalfa olarak çalıştı. 1961 yılında okuldan ayrıldı ve İstanbul’a taşındı. Nuru Osmaniye Caddesi’nde Stil Tabela Atölyesi’nde Ankaralı Müfit ve Baba Nejdet lakaplı ustalarla çalıştı. Üç ay sonra Bab-ı Ali Caddesi’nde Ressam Kemalettin’in yanında işe başladı. İki ay sonra da Kayseri’ye dönerek seyyar olarak işe başladı. 1963-1964 yıllarında Ankara Eski Etlik Garajı’nda turizm firmalarının işlerini yaptı.
Erzincan’da yaptığı askerliği süresince ressam olarak hizmet verdi, T.S.K.’nin 111.Maddesi’ne göre mükafat aldı. 1967 yılında terhis oldu.
Askerden dönünce Kayseri’de açtığı Ressam Mustafa adlı dükkanını bir süre sonra AS Reklam’a çevirdi. AS Reklam Tabela Tanıtım Hizmetleri, 1997 yılında emekli olan Mustafa Cidecigiller’in oğullarının desteği ile faaliyetlerine halen devam etmektedir.
1967 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Şanlıurfa’da yaptı. Öğrenim hayatı boyunca hep ressam olmanın hayalini kurdu, resim kollarında çalıştı, resim yarışmalarına katıldı ve dereceler aldı.
Sanatçı bir aileden geldiği için ilk tabela ve resim derslerini dayısı Ressam Ali Dörtbudak’tan aldı, hat sanatını ise diğer dayısı Mahmut Dörtbudak’tan öğrendi.
Lise yıllarında Yusuf Üzer Usta’nın yanında tabelacılık yaptı. Daha sonra Ressam Nihat Kürkçüoğlu ve kardeşi Sabri Kürkçüoğlu’nun yanında tabela, resim ve kontraplak oymacılığı sanatlarını öğrendi. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde kurslara katıldı.
1978 yılından bu yana öğrendiklerini 1985 yılında Urfa İşhanı’nda açtığı 6 m2’lik dükkanında uygulamaya başladı. 1986 yılında mesleğinde ilerlemek amacıyla Ankara’ya gitti. Keçiören’de Osman Çadırcı (Titiz Reklam) ile ortak oldu. Bir süre sonra vatani görevi için Denizli’ye gitti. Orada yaptığı tabela ve silah resimleri takdir gördü, Ege Ordu Komutanlığı’nda örnek gösterildi.
Asker dönüşü Şanlıurfa’ya dönerek Dörtbudak Sanat ve Reklamcılık adlı firmasını kurdu ve sanayi tipi deve boynu dekupaj makinesiyle oyma tabelalar yaparak çalışmaya başladı. Serigrafi baskı, fırça ile duvar ve bina resimleri yapan Mustafa Dörtbudak, Şanlıurfa’ya pek çok yeniliği getirdi. Grafik-logo amblem çalışmalarının kullanılmasına önayak olan Mustafa Dörtbudak, o dönemde Şanlıurfa’da kapı ve masa isimliklerini hat yazısıyla yazan tek kişiydi.
1990 yılında iş yerine bilgisayar alarak bilgisayarlı tabelacılığa geçtikten sonra ilk plotter folyo kesim makinesini ve daha sonra da dijital baskıyı Şanlıurfa’ya getirdi.
Meslek hayatı boyunca çeşitli sergiler açtı, sivil toplum örgütlerinde görev aldı. 16 yıl Esnaf ve Sanatkarlar Derneği Başkanlığı, ŞURES (Şanlıurfa Ressamlar Grubu) üyeliği, PSFD (Profesyonel Fotoğraf Sanatçıları Derneği) Başkan Yardımcılığı ve ARED (Açıkhava Reklamcılar Derneği) Şanlıurfa İl Temsilciliği yaptı.
Dört çocuk babası olan Mustafa Dörtbudak, oğlu Mehmet Fatih Dörtbudak ile Şanlıurfa’da Dörtbudak Sanat ve Reklamcılık adı altında sektördeki aktif çalışmalarına devam etmektedir.
1956 yılında doğan Mustafa Kemal Beyoğlu, mesleğe zorlu bir çıraklık dönemiyle adım attı. Çıraklığa başladığı ilk gün, gece saat 11:00’de dükkandakiler montaja gittikleri için anahtarı olmadığından kapıyı çekip gitmek durumunda kaldı. Çıraklık çok eziyetli geçiyordu. Devamlı dışarıda çalıştıklatı için kış aylarında donuyor, yaz aylarında da sıcaktan pişiyorlardı. Bu işe gönül verdiği için her türlü zor şarta katlanıyordu. İşlerin ardı arkası kesilmiyordu, aldığı ücret her yerde olduğu gibi yapılan işe, göreve göre azdı, hiçbir güvencesi de yoktu. Tabelacılık ve araçlar üzerine çalışıyordu. Özellikle otobüs işleri daha zordu, çalışırken ellerini araç egsozunda ısıtıyor, bazen geceleri saat 12:00 olduğunda lambaları kapatıp 10-15 dakika gözlerini dinlendiriyor ve yine çalışmaya devam ediyordu. Kalfalık döneminde, askerden izine geldiğinde bile bir ayın üç haftasında çalışıyordu.
Ustalık döneminde, bir büyüğünün tasfiye ettiği dükkanı aldı. Ancak kimseye dükkan açtığını söyleyemiyordu, çalışacak eleman alma durumu yoktu. Önceleri tek başına çalıştı, zamanla çalışanları oldu. Ancak kendisi gibi titiz çalışan eleman bulamadı. Şablon çizip iğneyle delmek, hız gerektiren bir işti ve müşteriyi bekletmek istemezdi. Bu titizliği panik atak geçirmesine bile sebep oldu. Fırça döneminin en zor yanı eleman bulmaktı. Atölyesinin evinin altında olması büyük bir şanstı, atölyede geceleri de çocuklarıyla çalışıyordu.
Bilgisayar dönemine geçince, oğlu Hakan’ın da elektrik teknikeri olarak iş yerine dahil olmasıyla işleri rahatladı. Bir süredir yanından ayrılmak isteyen elemanı 2003 yılında ayrılınca önce biraz zorlandı ama sonra rahatlıkla işleri toparladı. 2010 yılında iş yerini oğlu Hakan’a devretti. Kendisi de halen şirketin iletişim işlerini sürdürmektedir.
1957 yılında Konya’da doğdu. İlk ve ortaokul dönemlerindeki resim yapma kabiliyeti tabela sektörüne ilgi duymasını sağladı. Tabelacılıkta ilk deneyimini ortaokulda babasının bisikletinin ön çamurluğuna yağlı boya ile “ÇİMEN” yazarak kazandı.
Ortaokuldan sonra okul hayatına devam edemedi ve ziraat aletleri imal eden bir iş yerinde çırak olarak çalışmaya başladı. İmal edilen aletlerin sandık kısımlarına kartondan şablon ve süngerle tampon yaparak firma unvanı yazıyordu. 1970 yılında başladığı bu meslek dalına 1976 yılına kadar kalfalık yaparak devam etti.
1977 yılında askerlik görevi için Manisa Kırkağaç’a gitti. Meslek gruplarına ayrılırken askeriyede bütün yazıların şablon usulü ile yazıldığını sanmasından dolayı tabelacı olduğunu söyledi. Ancak o dönemlerde tabelacılığı bilmiyordu zira fırça tutma kabiliyeti zayıftı şablon konusunda ise idare eder seviyedeydi.
Yedi günlük acemilik dönemi sonunda kendisinden Türkiye haritasının altına “Bu Vatan Bir Gül Bahçesine Girercesine, Kara Toprağa Girenlerindir” yazması istendi. Fırçayla yapılması gereken bu işi deneyimsizlikten doğru olmayan bir fırçayla, ortalayamadan, yanlış espasla yazdı. Bütün bunlara rağmen çalışması beğenildi ve alayın tabelacısı olarak 20 ay boyunca askerlikte deneyim edindi.
Terhis olduktan sonra küçük bir tabela atölyesiyle sektöre giriş yaptı. İş yerinde, hem tabela hem de bisiklet tamiratı yapıyordu. 1984 yılında Nedret Usta’yı kendine model belirleyerek tabela sektörüne tam olarak giriş yaptı.
1988 yılında Güleryüz Demir isimli şirket ile ortaklık kurarak Konya’da ilk defa pleksiglas baskı fon üretim ve satışına başladı, değirmen makina imalatçıları için bazı yan mamülleri akrilik levhadan imal ederek piyasada yükseldi.
Sektöre bilgisayarın girişiyle başlayan teknolojik atağı 50 cm’lik plotter satın alıp, Konya’da ilk defa plotter kesim yapan tabelacı olarak yakaladı. Donanım ve program konularında da kendini geliştirip, 1997 yılında dijital baskıyı şirketinin bünyesine kattı.
İki çocuk babası olan Mustafa Kemal Çimen halen Çimen Tabela Reklam Oto. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. adıyla kurduğu şirketinde sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1945 senesinde Gaziantep’de doğdu. Çocukluk çağındaki beş yılını rahmetli babasının iş yeri yanındaki çay ocağında çalışarak geçirdi. Sonra askere gidinceye kadar karoserci olarak çalıştı.
1965’te askere gitti. Denizli’de gördüğü dört aylık eğitimin ardından Konya’ya şoför olarak geçip yine dört aylık kursa katıldı, ardından Ankara Cumhurbaşkanlığı Çankaya Köşkü’ne gitti ve 16 ay destek bölüğü kantininde çaycı olarak askerlik vazifesini tamamladı. Teskeresini 1967’de aldı ve Gaziantep’e döndü.
Meslek hayatına 1967 yılında başladı. Eski mesleğinin karosercilik olmasından dolayı sanatında fazla zorlanmadı. Çünkü o yıllarda reklamcılıkta bütün işler ağaç işi idi. Aydın Reklam’da, ustası Ökkeş Durucu’nun yanında altı ay kadar bir süre hem çırak, hem de kalfa olarak çalıştı. 1970 yılında Ceylan Reklam’dan Cevdet Usta ile ortak olup dört yıl usta olarak beraber çalıştı. Sonra Cevdet Usta atölyeyi Mustafa Koçum’a devretti.
Mesleğini 15.06.1967 tarihinden 20.10.1995 tarihine kadar devam ettirdi ve emekli oldu. Sonrasında mesleğini oğulları Yaşar Koçum ve Emre Koçum’a devretti. Meslek hayatını usta olarak oğullarıyla birlikte Koçum Işıklı Reklam’da devam ettiren Mustafa Koçum bu zaman zarfında, sektöre 40’a yakın kişi kazandırdı.
1975 yılında Beyoğlu Tarlabaşı’nda Hasan Gümüş ile ortak olarak küçük bir sermaye ile 50m²lik alanda ilk dükkanı Kurt Reklam’ı kurdu.
İlk önce perakende işler yaparak başladı. Dört yıl Beyoğlu’nda çalıştıktan sonra 1979 yılında Okmeydanı Şarkkahvesi’nde daha büyük bir dükkana taşındı. Hem perakende işler yaptı, hem de Philips, Dardanel, Özen Film, Agfa Film, Atinon gibi kurumsal firmalarla çalıştı. Marshall Boyaları’nın fuar standını, Turkcell ve Telsim’in telefon standlarını yaptı.
Zamanla işlerin artmasıyla, 1998 yılında Yenibosna’da kendilerine ait beş katlı yeni bir binaya taşındı. Sektörün getirdiği makineleşmeyle birlikte 300x150cm CNC tezgahı ve 3.20 m baskı makinesi aldı. Perakende işlerine de devam etti. Aynı zamanda Çanakkale Seramik’in Türkiye genelinde bütün bayii reklamları ile Sabancı Vakfı’nın işlerini yaptı.
Mustafa Kurt, Kurt Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde halen Teknosa’nın Türkiye genelindeki bayi tabelaları ile fuar zamanlarında bir mimarlık ajansıyla birlikte Ford’un ticari araç standı, Trakya Cam, Lassa-Bridgestone, Lida Pırlanta, Marco Benetti gibi fuar standı işleri gibi açıkhava reklamlarıyla ilgili her türlü işi yapmaya devam etmektedir.
16.02.1962 yılında Antalya’da doğdu.
İzmir Özel Türk Koleji’nde yatılı eğitim gördü.
1974 yılında katıldığı uluslararası resim yarışmasında altın madalya aldı.
1985 yılında Ankara’da Muson Reklam firmasını kurdu.
32 yıldır özenle tabela ve reklam sektöründe hizmeti devam etmektedir.
1947 yılında Denizli’nin Tavas ilçesi Vakıf Köyü’nde doğdu. 1959 yılında yatılı Gönen İlköğretmen Okulu’nu kazandı. Okul yıllarında güzel yazı ve resim eğitimi aldı. 1965 yılında öğretmen okulunu birincilikle bitirdi. Yine aynı yıl Erzincan’ın köylerinden birinde yeni açılan Büyük Çakırman İlkokulu’na tayin oldu. Öğretmen okulundan kalan birkaç küçük kutu boya ve fırça ile okula bir tabela yazdı. Tabelayı gören ve beğenen cami imamının ısrarıyla cami için de tabela yazdı. Bu tabelaları görenler, duyanlar, Erzincan merkezde işyeri olanlar da kendilerine tabela yazmasını istediler. Birkaç tabela da onlara yazdı ve böylece tabelacı oldu.
1967 yılında askerlik görevi için Denizli Merkez Ali Okulu’na gitti. Ek kazanç için boş zamanlarında tabelacılık yaptı. O yıllarda tabelacı sözcüğü henüz dilimize yerleşmemişti, tabelacılığın adı levhacılık idi.
Denizli Eski Sarayköy Caddesi’ndeki pasajda küçük bir dükkan açtı. İlk paralı yaptığı işi 5 liraya bir büfe yazısı oldu. O yıl seksen kadar levha yazdı. Tayini yine Denizli’nin Yeşilyuva kasabasına çıkınca boya ve fırçaları da Yeşilyuva’ya taşıdı. Burada çok iş yeri olmadığından tabelaya ihtiyaç da yoktu. Baktı ki boyalar durdukça kuruyacak yağlı boya resimler, tablolar yapmaya başladı. Bu tablolarla 1969 yılında Denizli’de ilk resim sergisini açtı. Aynı yıl İstanbul Çağlayan Zuhal İlkokulu’na tayini çıktı.
Çağlayan Vatan Caddesi’nde Çağlayan Resim Galerisi’ni açtı, bir-iki yıl resim ve tabela işlerini birlikte yürüttü. Yanında çalışan kardeşi Ali İhsan Uzelli ve arkadaşı Selim Keskin ilk çırakları oldu. Kısa bir süre sonra da Selim Keskin ile ortak bir dükkan açtı. 1972 yılında İstanbul Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü salonunda bir resim sergisi açtı, resimler satıldıktan sonra tabelacılık daha ağır bastı ve reklamcılık çalışmalarına ağırlık verdi.
1973 yılında kendi dükkanını açtı. Önceleri Tabelacı Mustafa Uzelli olan firma adını daha sonra Uzman Reklam olarak değiştirdi. 1981 yılında daha büyük bir dükkana taşındı, burada daha büyük ve güzel işler yapmaya başladı. Meslek liselerinden boya ve dekorasyon bölümü öğrencileri firmasında staj eğitimi aldı. Öğretmen arkadaşları da zaman zaman kadroya dahil oldular.
1987 yılında tekrar Çağlayan’a taşındı. Sonrasında İstanbul sınırlarını aşarak Denizli, Ankara, İzmir, Adana hatta Mısır, Rusya ve Almanya’ya işler yaptı. Sonra yine Çağlayan’da Vatan Caddesi’nde bir yer kiraladı ve teknolojiyi kullanmaya başladı. İlk bilgisayarı ve sonrasında plotterı aldı.
30 Eylül 2009 yılında birçok reklamcı ve müşterisinin katılımı ile jübilesini yaptı. Reklamcılığı bıraktığında reklamcılığın hemen hemen her dalında on binlerce iş yaptığını, sayısız müşteri ve dost kazandığını, 60 kadar usta yetiştirdiğini gördü.
Müşteriler, reklamcılar ve ziyaretçiler geldiklerinde reklamla ilgili her türlü görsel ve bilgiye sahip olabilecekleri Uzman Reklam ofisi, küçük bir Reklam Müzesi olarak hala açıktır.
Kısa bir süre kamuda teknik ressam olarak çalıştıktan sonra 1960 yılında mesleğe başladı. Kabartma-İş Müessesesi adı altında trafik plakaları, kabartma cadde ve sokak levhaları, trafik flamaları ve tabela işleri yaptı. Yine o yıllarda sıklıkla kullanılan, etrafı kazınarak harfleri oluşturulan, altın yaldız cam tabelaları yaptı.
Karakalem eskiz ve desen çalışmalarında çok başarılıydı. Tasarımları detayları ile çizer ve müşterileri bu çizimlerden etkilenirdi. Harf karakter seçimi ve uygulaması konusunda hassastı. Ölçmeden önce gözle kontrol eder, oranların göze hitap etmesini önemserdi.
“İşte kalite, ticarette dürüstlük” prensiplerine bağlı kalarak çalışan Muzaffer Sayılan, 1993 yılında emekli oldu.
2011 yılında aramızdan ayrılan Muzaffer Sayılan’ın kurduğu firma, oğlu Şükrü Sayılan yönetiminde, İpek Reklamcılık Ltd. Şti. olarak kurumsal firmalara, çeşitli reklam ve dekorasyon materyalleri imalatı yaparak faaliyetlerine devam etmektedir.
Saygıyla Anıyoruz.
1935 yılında doğan Nesim Meşurhan ilkokuldan sonra hattat olan dedesinin yanında tabelacılığa başladı. Daha sonra Ankara’da ilk neon atölyesini kurdu. Sektörün önde gelen isimlerinden olan Nesim Meşurhan, kurduğu Ankara Dekor Reklam isimli şirketinde vefatına kadar çalıştı.
Saygıyla Anıyoruz.
1944 yılında, Eskişehir'de doğdu. İlk
ve orta okul eğitimini tamamladıktan sonra Hava Kuvvetleri Astsubay Okulu’na
giderek orduya katıldı. Orduda bulunduğu dönem içerisindeki boş vakitlerinde
resim yapmaya ve yazı yazmaya başladı. Resim yapmaya kabiliyeti olduğu için
çabuk öğrendi ve kendisini geliştirdi.
1980
yılında Eskişehir'e tayini çıktı. Burada Şahin Reklam firmasıyla tanıştı. Firma,
ilk yazdığı yazıyı beğenince hiç çıraklık ve kalfalık devresi geçirmeden
kendisine beraber çalışmayı teklif etti. Kendisine ayrı bir atölye açılmasıyla
profesyonel reklamcılık hayatına başlamış oldu.
İlk
zamanlar küçük tabelalar yazdı. Tecrübeleri artıkça büyük tabelalar ve vitrin
yazıları yazmaya başladı. Seçim ve kampanya zamanlarında bir günde 50 metre bez
yazdığı günler oldu. Bu dönemlerde bütün şehir Nihat Güder’in ve diğer reklamcı
arkadaşlarının yazdığı afişlerle donanırdı ve arkadaşlarıyla tatlı bir rekabet
içinde olduğu bir ortam sektöre hakimdi.
Yaptığı
işler arasında belediye otobüslerine banka ve şirket yazıları, mağaza vitrin
camlarına yaldızlı yazılar, inşaat firmaları, esnaf tabela ve vitrin yazıları,
yol levhaları, duvar yazıları, kesik uçla diploma ve sertifika yazıları
bulunmaktadır. İş hayatının bir kısmında batının bütün şehirlerini dolaşarak
büyük banka ve şirketlerin yazılarını, belediye otobüslerine ve duvarlara yazdı.
Bozüyük'te bulunan Eczacıbaşı şirketlerinin Artema fabrikasının resim ve
yazılarını yazdı, duvarlarına doğa resimleri yaptı. Bozüyük sanayisinde bulunan
Lider Makine fimasının 3500 adet konteyner yazılarını yazdı. Büyük açılışlarda
15-20 metre büyüklüğünde Atatürk resimleri ve birçok anaokuluna çocuk resimleri
yaptı.
Bu
meslekte 40 yılı geçmiş olmasına rağmen hala çalışmaya devam etmektedir. 50’ye
yakın çırak yanında bulunmuş olup kabiliyeti bulunan ve bu sektörde çalışmaktan
zevk alan 3 tanesi kendini geliştirebilmiştir. Şimdilerde her şeyin makineleştiğini
ifade eden Nihat Güder, mevcut durumda yanında çalışan tüm personellerin iş
sahibi olmaları için elinden gelen desteği verdiğini, tecrübelerini onlara
aktardığını ifade etmektedir.
Emekli
olduktan sonra bu mesleği seçtiği için çok mutlu olduğunu belirten Nihat Güder
mesleğe olan tutkusunu; “İnsan yaptığı eserleri gördüğü zaman işte bunu ben
yaptım demeli, yaptığı işten gurur duymalı ve ben bu gururu yaşıyorum…”
sözleriyle ifade ediyor.
1946 yılında Şanlıurfa’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Şanlıurfa’da tamamladı. Lise yıllarında iken tabela yazmaya başladı. Abdurrahman Polat ile Kristal Banyo Sokağı’nda dükkan açtı ve bir yıl beraber çalıştılar.
1964 yılında İstanbul’a gitti. Tabela ustası Kemalettin Ergun’un atölyesinde çalışmaya başladı. Türkiye’nin önde gelen lastik ve yağ üreten şirketlerinin tabelalarını yaptılar. O yıllarda Ankara Kurtboğazı’nda yapımı iki ay süren, 15 metre yükseklikte dev bir lastik resmi yapıp 12 metre boyunda Pirelli yazısı yazdılar. Ankara Gölbaşı’nda dev tabelalar yaptılar.
Kemalettin Ergun ile altı ay çalıştıktan sonra Şanlıurfa’ya döndü. İstanbul Reklam adı altında Hazar Pasajı’nda ilk dükkanını açtı. Bu süreçte Tabelacı Mahmut Sabuncu ile ortaklığı da yaptı. Dışarıdan öğretmen okulu imtihanlarına girdi ve 1967 yılında öğretmen oldu. Öğretmen olduktan sonra babasının kunduracı dükkanını tabela atölyesi yaptı ve bir yıl bu şekilde devam etti. Tabelaları yetiştiremiyordu, ressam ve tabelacı olan Abdurrahman Birden’e ortaklık teklif etti ve birlikte dükkan açtılar. Hem öğretmenlik hem tabelacılık ikisi bir arada zor oluyordu. Dükkanı Abdurrahman Birden’e bıraktı.
1968 yılında asıl merakı olan resim çalışmalarına başladı. Piyasa resimleri denilen yağlıboya manzaralar çizdi. Şanlıurfa Valiliği’ne birçok resim yaptı. Yöresel ve tarihi Şanlıurfa resimleri çalıştı. Birçok ilde resim sergileri açtı.
Emekli olan Nihat Kürkçüoğlu halen resim çalışmalarına devam etmektedir.
1954 yılında doğdu.
1965-1970 yıllarında ilkokula gidip gelirken yanından geçtiği İlhan Eren adlı reklam ustasını izlerken çok sık okula ve eve geç kaldığı günler oldu. Daha o zamanlardan reklamcılığa ilgi, merak ve sevgi besliyordu.
Derken ortaokul, sömestr ve yaz tatillerinde part time olarak çıraklık yaptı. Eli fırça tutmaya başlayınca yaptığı kara kalem, yağlı boya resim, ağaç oyma ve heykellerle kendini işin ortasında buldu.
İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Resim ve Heykel Bölümü’nün özel ders ve kurslarına katıldı. Tabela, duvar, oto ve tır yazılarını özen ve zevkle yazdı.
Denizli’de bu işi yapan çoğu arkadaşına desteği ve emeği geçen Nurettin Tomris, 42 yıldır Tomris Reklam markasıyla ilk günkü heyecanı ve ilgisini kaybetmeden oğlu ve kardeşiyle birlikte aktif hizmetlerine devam etmektedir.
1924 yılında doğdu. O zamanın şartları gereği 1947 yılında okulunu yarıda bırakmak zorunda kalan Nuri Nehir, yastık ve kırlent kılıflarına resim yaparak mesleğe başladı. Geçimini sağlamak için uzun süre benzer işler yapmaya devam etti.
İlk tabela atölyesi Dost Reklam’ı 1960 yılında açtı. Sirkeci ve Aksaray’da sürdürdüğü mesleği Topkapı Otogarı’nın faaliyete geçmesiyle burada devam etti.
1980’li yılların sonlarında tabela atölyesini oğluna bıraktı ancak boş duramadı. O dönemlerdeki Akdeniz Caddesi’ndeki Fatih Adliye Sarayı’nın bulunduğu binanın giriş katında yağlıboya resim yaparak uzun bir süre daha mesleğini devam ettirdi.
Son yıllarını emekli olarak geçiren Nuri Nehir 2014 yılında aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1947 yılında Erzincan’da doğdu. 1959 yılında Erzincan’dan İstanbul’a geldi ve o yıldan itibaren öğrencilik ve iş hayatını bir arada yürüttü. Ortaokulda sanat eğitimi aldığı dönemde, özel bir reklam firması olan Olcay Reklam’da hem harçlığını çıkarmak hem de mesleği öğrenmek amacıyla haftasonları çalışmaya başladı. Dönemin sunduğu kısıtlı imkânlara rağmen mesleği öğrenmeye başlamasıyla ufak çapta reklam işleri yapmaya başladı ve beş yıl sonra aynı firmaya ortak oldu. Bu ortaklık sekiz yıl boyunca devam etti.
Sekiz yıllık tecrübe ve bu sayede kazanılan güven ile aileden diğer ağabey ve kardeşler 1979 yılında bir araya gelerek aile şirketi olan Sistem Reklamcılık’ı kurdular. Yavuz Peker, Oğuz Peker, İlyas Peker, Yılmaz Peker ortaklığında kurulan firma, o zamanın piyasa koşullarında 15-20 çalışana sahipti. İlk dönemlerde ağırlıklı olarak Shell, BP, Mobil gibi şirketlerle petrol sektörüne yoğunlaşan reklam işleri, yıllar içerisinde bankacılık, otomotiv, mağazacılık gibi alanlara yayılarak daha da genişledi.
Firma, bünyesinde barındırdığı mesleğin her grubundan kişileri eğiterek hem kişilere yetenek kazandırdı hem de firma bünyesinde iş imkânı sağladı.
Oğuz Peker’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda bugüne geldiği noktada Sistem Reklamcılık, 500’ü aşkın çalışanı ve dört grup firması (İnşaat, Led Ürünleri ve Ahşap Raf ürünleri) ile Türkiye ve üç kıtada hizmet vererek Türk ekonomisine katkıda bulunmaktadır. Oğuz Peker, bu süreçte Sistem Reklamcılık ve grup şirketlerinin buralara gelmesinde katkısı olan tüm müşterilerine teşekkür etmektedir.
1950 yılında Eskişehir’de doğdu. 1959 yılının Ekim ayında Hüseyin Üzer Usta’nın yanında işe başladı. 1968 yılına kadar çıraklık ve kalfalık devresini aynı işyerinde tamamladı.
1968 yılında bir arkadaşıyla birlikte parça başı iş için ortaklık yaptı. 1970 yılında askere gitti. 1972 yılının son aylarında vatani görevini tamamlayıp geldikten sonra arkadaşıyla aynı işe devam etti. 1973 yılında ortağının vefatından sonra işyerini devraldı.
Ömer Dibek 1974 yılından bu yana Ömer Reklamcılık adlı firmasıyla Eskişehir’de sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1958 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve ortaokulu Gaziantep’te bitirdi. Bu yıllarda bir yandan öğrenimine devam edip bir yandan da çalıştı. Çalışma hayatında babası Ökkeş Durucu’nun yanında marangoz olarak başlayıp 1965 yılında Gaziantep’te ilk ışıklı reklam imalatına başladığı yıllar Ömer Durucu’nun çıraklık dönemine denk gelir.
1981’de
babası Ökkeş Durucu Aydın Reklam’a ortak etti. Ökkeş Durucu, Şükrü Durucu ve Ömer Durucu’nun ortaklıkları yıllarca devam etti. 2000 yılında Aydın Reklam’da ortak iken Ömer Durucu ve Orhan Durucu
Gaziantep Birleşik Reklam Ürünleri’ni kurdu.
Bir yıllık ortaklıktan sonra hissesini Orhan Durucu’ya devredip Ömür Reklam’ı kurdu ve halen Ömür Reklam firmasında devam etmektedir.
1925 yılında İstanbul’da doğdu.
Sekizinci sınıfta iken resim yapmak için öğrenimini yarım bırakarak okuldan ayrıldı.
Meslek hayatına 1938 yılında 13 yaşındayken başladı.
1950 yılında ilk firmasını kurdu.
Uzun yıllar Amerikan radar üssünde Amerikalılar’a portre yaptı.
Arel Reklam Atölyesi’nde portre çalışmalarını sürdürdü.
Ömer Gökalp, 14 Kasım 1999 yılında hayata veda etmiştir.
Saygıyla Anıyoruz.
1942 yılında Kosova’nın Gilan şehrinde dünyaya geldi.
Meslek hayatına 13 yaşındayken Gilan’da bir reklam ustasının yanında çırak olarak başlayan Ömer Morova hayat şartları gereği bir taraftan çalışırken bir taraftan da öğrencilik hayatını devam ettirdi.
Günümüzün teknolojik olanaklarının bulunmadığı 1950’li yıllarda, basit reklam panoları, altın varak yazı üretim ve montajında ustalaştı. 1960 yılının Kosovası’nın gerilen siyasal ve sosyal ortamından dolayı Türkiye’ye göçmen olarak gelmek zorunda kaldı. İş hayatını bu tarihten itibaren Türkiye’de devam ettirdi.
1960 yılında Celalettin Morova ile beraber kurduğu ilk profesyonel şirketi Morova Reklamcılık ile hava alanları, petrol istasyonları, oteller, bankalar, farklı kamu kurum ve kuruluşları için hazırlanan sayısız yurtiçi ve yurtdışı projesinin altına imzasını attı.
Ömer Morova, Morova Reklamcılık çatısı altında birçok usta yetiştirdi.
Reklam sektöründe 90’lı yılların başına kadar teknolojik ekipmanlar henüz gelişmediği için el işçiliği ve fizik gücü kullanarak üretim yaptı.
1999 yılında 57 yaşında iken Morova Reklamcılık bayrağını oğulları Uğur Morova ve Ufuk Morova ile birlikte 30 yıl beraber çalıştığı Ekrem Topalahmetoğlu’na teslim ederek emekliye ayrıldı. Emekli olmasına karşın deneyim ve tecrübelerinden hala yararlanılmaktadır.
15.12.1961’de Ankara Kızılcahamam’da doğdu.
1975 yılında demirhanede çıraklığa başladı. 1978’de Ulus Posta Caddesi’nde reklam atölyesi kurarak burada reklam tabelacılığı sektörüne girdi. 1983 yılında Akdoğan Reklam olarak kendi firmasını kurdu ve kardeşi Osman Mutlutürk ile birlikte yeni sanayide bulunan iş yerlerinde çalışma hayatına devam etti. Sayısız projelere imza attı. 2007’de amansız hastalığa yeni düştü ve hayatını kaybetti. Ailesi bıraktığı bayrağı kaldığı yerden daha yukarılara taşımaya devam ediyor.
Saygıyla Anıyoruz.
1955 yılında Gaziantep’in Nizip kazasında doğdu. 10-12 yaşlarındayken mahalledeki çocuklara kamış ve cilt kağıdından uçurtma yapar, arkadaşlarının resimlerine ve ödevlerinin ön sayfasını yazmaya yardım ederdi. Rahmetli babası motive edici sözlerle O’nu gururlandırırdı.
Okula gidip gelirken yol üstündeki tabelacı dükkanının önünde durur, daha sonraki yıllarda ustası olan Mustafa Erdem’in tabela yazmasını büyük bir hayranlıkla izlerdi. Deneyimi olmamasına rağmen komşusunun ısrarıyla yazdığı ilk tabelayı babası, komşuları, herkes çok beğendi. Tabelayı gören ustası, Yılmaz Uygur’a çok yetenekli olduğunu söyleyerek, yanında çalışmasını ve kendini geliştirmesini istedi. İki yıl yanında çalıştığı ustası üniversiteyi kazanıp İstanbul’a gidince Nizip’teki tek tabelacı oldu ve kardeşi Cevdet Uygur ile tabelacılığa devam etti.
İki yıl sonra kendisi de okul için İstanbul’a gitti. Laleli’de Tilla Reklam’da yarı zamanlı olarak çalıştı. Daha sonra evlenip tekrar Nizip’te tabelacılık yapmaya başladı. 1981 yılında Mersin’e taşınarak tabelacılık yapan kardeşiyle birlikte çalışmaya başladı. O yıllarda nakliyecilik en parlak dönemini yaşıyordu. Günlerini nakliye şirketlerinin tabelalarını, tırların yazılarını yazarak geçiyordu. 1989 yılında plotter yaygınlaşmaya başlayıncaya dek geceleri ertesi gün yazacakları tabelaların şablonlarını hazırlayıp gündüz de yazıyorlardı.
O yıllarda beraber çalıştığı hatta bazılarıyla hala çalışmakta olduğu, Mevlüt ve Hasan Çayırlı kardeşler, Mehmet Tepe, Bülent ve Levent Bahadır kardeşler ve daha adını saymadığı niceleri… Dükkanları bir okul gibiydi, yanında pek çok usta yetişti.
1990-2000 yılları arasında, tatil köyü kurumsal kimlik projeleri ile yurt dışında önemli projelere imza attılar. 2000-2009 arasında 400’e yakın akaryakıt istasyonu giydirdiler. Irak’ta çeşitli markaların istasyon giydirmelerini yaptılar. O yıllarda Kuzey Irak, Erbil’de irtibat ofisi açtılar. İş ciddiyetleri ve önce kalite politikaları Erbil’de şirketlerini saygın ve tercih edilen reklamcılar arasına koydu.
48. yılını yaşadığı sanat hayatında itibarını, ekmeğini ve haklı gururunu sanatına borçlu olduğunu söyleyen Yılmaz Uygur, “Büyük Ozan Aşık Veysel’in dediği gibi “Bir atanı, bir ustanı unutma” sözü çok doğru bir tespittir, sevgili ustama saygılarımı sunarım.” sözleriyle ustasına vefasını dile getiriyor.
1961 yılında Rize’de doğdu. 1969 yılında rahmetli ustası Mustafa Kar İstanbul’dan gelmiş ve evlerinin alt katına atölye açmıştı. Dükkanı çok güzel düzenlemişti, masası palet idi, bir metre boyunda kurşun kalemi arka duvarında asılıydı ve rafları sanatsal görünümdeydi.
Bir gün Mustafa Usta’nın fırçayı benzinle yıkayıp sonra da ağzıyla kıllarını yapıştırmak için öperek severek fırçalığa koyması dikkatini çekti. Ustasının elinden fırçayı alıp kapaktaki boyadan kontraplakın üstüne yazmaya çalıştı sonra da kapaktaki boya bitince fırçayı eliyle ve benzinle güzelce yıkayıp birde iki dudağının arasında sıvazlayıp öperek bu işe başlamış oldu.
Mustafa Usta bir gün atölyenin camına “ortaokulu bitirmiş çırak aranıyor” yazısı yapıştırdı. Okullar tatil olup karnesini alınca Mustafa Usta’nın yanında on yaşında mesleğe başladı.
Ustası çok iyi falçata tutar, iyi şablon keser, iyi çizerdi. Bir yazının espaslarının nasıl olacağını çok iyi bilir, dört çizgiden olan bir harfi, gönyenin üstüne kurşun kalemle kalınlığını çizip tabelaya hızlıca yazıyı yazardı. Ustasını iyi gözlemleyip kısa sürede falçata ile şablon kesmeyi, şablondan pistole ile önce boyayıp içten ve dıştan gölge vererek kabartma yazılar yazmayı öğrendi.
Babası emekli olunca 14 yaşındayken İstanbul’a taşındılar. İstanbul’da bir yıl Erol Telci Usta’nın yanında çalıştı. Rize’deki Mustafa Ustası da İstanbul’a taşınmış Cağaloğlu’nda faaliyet gösteriyordu, bir yaz Mustafa Usta’nın yanında çalıştı. Bu dönemde birlikte çalıştıkları Kemal Usta’nın damadı Abdullah Usta ona bir iş teklifinde bulundu. Abdullah Usta’nın iki metre boyunda üç boyutlu olarak kontraplaktan yaptığı Alo kutusu üstüne şablonla pistole ile yazılarını yazdı ve reklam filmi çekildi.
Sonraları Merter’de bir pasaj içinde dükkan tuttu ve Cevahir Reklam olarak çalışmaya başladı. 1981 yılında askere gitti. Askerden dönünce Merter Reklam olarak yeni bir iş yeri açtı. 1987 yılında ilk bilgisayarını aldı. Bu dönemlerde Merter Keresteciler Sitesi’ne taşınan Sistem Reklam’da ilk folyo kesim makinasını görünce, 1989 yılında ilk plotterını aldı. Ancak yazılımı ayrıca alınıyordu ve bir ay çabalayarak programı öğrenebildi. Teknolojinin gelişmesiyle açıkhava reklamcılığında sistemler de değişti ve bugünlere gelindi.
Onur Kadir Cevahir, meslekte öğrendiği ahlak, saygı ve sevgi çerçevesinde sosyal ilişkilerini geliştirip şu anda MESİAD Merter Sanayici ve İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, GÜSİAD Güngören Sanayici ve İş Adamları Derneği Üyeliği, Güngören Spor Yönetim Kurulu Üyeliği, Merter Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği yapmakta ve birçok STK’da aktif olarak görev almaktadır.
İki çocuk babası olan Onur Kadir Cevahir halen kaybetmediği amatör ruhla Merter Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak sektörde hizmet vermeye devam etmektedir.
1973 yılında ortaokul son sınıf öğrencisiyken resim öğretmeninin, resim yapma yeteneğini ve yazı karakterini beğenip teşvik etmesi ile okul bitiminde bir yakının Özel Kardeşler adlı reklam firmasında çırak olarak mesleğe başladı. Burada altı ay çalıştı, ancak meraklı kişiliği ve kendini bu meslekte geliştirme hedefiyle o yılların Ankara’daki en büyük firmalarından Süper Reklam, Celal Yapar Usta’nın yanında çalışmaya başladı. Gündüzleri çalışıp akşamları da Özel Gönen Koleji’nde lise öğrenimine devam ederek meslek hayatını sürdürdü.
Süper Reklam’da ustasının katkılarıyla grafikerlik, ressamlık, tabela dizaynı ve esnaflık konusunda iyi bir kalfa olarak yetişti, altın varak ve fırça ile tabela ve cam üzeri çalışmalar, aynı zamanda kalıp baskı harfli, fonlu, ışıklı reklam panoları ve neon işleri üzerine deneyim edindi.
1978-1982 yılları arasında Almanya’da Deutsch Angestellten Acedemy’de üniversite öğrenimi sırasında bir reklam firmasında önce stajyer sonrasında kalfa olarak çalışmaya devam etti. 1982 yılı sonlarında öğrenimini tamamlayıp Türkiye’ye döndü ve Nokta Reklam’da Baki Torunoğlu ustasının yanında birkaç ay çalıştı.
1983 yılında “Orçe Reklam” adıyla kendi firmasını kurdu ve Baki Usta ile birlikte çalışmaya devam etti. Askerlik görevini ertelemek amacıyla yeniden ÖSS sınavına girdi ve Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni kazandı. 1988 yılına kadar hem okul, hem de işlerini birlikte yürüttü. 1988 yılında öğrenimini tamamladı ve bedelli olarak askerlik vazifesini yerine getirdi.
Almanya’da karşısına çıkan teknolojik aletler ile Tabelacılık ve Grafik Tasarım, reklamcılığın fabrikasyon üretimi, montaj alet ve ekipmanları sayesinde reklamcılığın bir sanayi dalı olduğunu öğrendi.
Baki Ustası’ndan da yardımsever bir insan olabilme, yazım kılavuzu, işçi çalıştırabilme gibi insani değerlerini geliştirdi.
1983 yılı itibarı ile Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, T.B.M.M., Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kurumlarla çalışarak dünyanın birçok ülkesine ve devlet başkanlarına özgün tasarımlar üretip, birçok saygın sima ile tanışıp fikir alışverişinde bulunma fırsatı yakaladı. Bu süreçte butik reklamcılık anlayışı ve çizgisi gelişerek sektörde birçok konuda ilk olmaya çalıştı, 1993 yılında firmasını Orçe Orhan Çekinmez Reklamcılık Ltd. Şti. olarak aile şirketine dönüştürdü.
1973 yılında işe başladığı günlerdeki tabelacılık anlayışı ve şartları ile zanaatkar, 80’li ve 90’lı yıllarda teknolojik gelişmelerle sanatkar olmaya çalışarak sürdürdüğü mesleğinden 2001 yılında kendi iş yerinden emekli oldu.
Üç çocuk babası olan Orhan Çekinmez, hala aynı iş yerinde meslektaşları ile fikir alışverişinde bulunmaya, öğrenmeye ve öğretmeye devam etmektedir.
1954 yılında İstanbul’da doğdu.
1975 yılında üç kişilik bir ekip ve sınırlı sayıda makine ile Bakaç Reklam olarak sektöre giriş yaptı. Takip eden yıllar boyunca birçok kurumsal firmanın Türkiye çapında reklam kampanyalarını yürüttü.
Bakaç Reklam, 1987 yılında genişleyen makine parkı ile birlikte 4.500 m²’lik üretim alanına ulaştı ve bu yıllarda ihracat yapmaya da başladı. 1996 yılında ISO 9001 belgesini alarak açıkhava reklamcılığı sektöründe kalite belgesine sahip ilk firma, Türkiye çapında bu belgeyi alan 45. firma olmanın gururunu yaşadı.
1998 yılında 20.000 m²’lik tesisine taşınan Bakaç Reklam, dünya ile rekabet edebilecek makine parkına ve 400’e yaklaşan deneyimli insan gücüne ulaştı. Çeyrek asırda 2.500’ü aşkın akaryakıt istasyonunun kurum kimliği uygulamasını gerçekleştiren Bakaç Reklam, çok farklı sektörlerde tasarımdan montaja uluslararası hizmet verebilen kapasiteye ulaştı.
Orhan Kara, 2012 yılı Aralık ayında Bakaç Reklam’ı devrederek emekli oldu.
1935 yılında Bursa, Yenişehir’de dünyaya geldi.
60 sene severek yaptığı mesleğini kazanabilmek için 1953 yılında on yedi yaşındayken Ankara’ya geldi. Ulus Posta Caddesi’nde mesleğin duayenlerinin iş yerleri toplu halde bulunurdu: Şaban Apartmanı’nın altında mesleğin duayenlerinden Ankara Dekor Eşref Baba, bitişiğindeki Erkmen Han’da Remzi Eroğul, onun bitişiğinde eski Ankara evi üst katında genç Orhan Örs, biraz ileride kıymetli hocaları Hayri Altınfırça, karşı sokakta mesleğin çok bilgili danışmanı Cem Özler, bir üst sokakta Emin Usta, daha sonraları Baki Torunoğlu, halin karşısındaki merdivenlerde Kemal Öğütücü, bir başka yerde Cevat Usta, Samanpazarı Şair Kemal Kumbağı ve yine mesleğin dalı olan sinema afiş ustaları Kazım, Erdoğan Ustalar, sokağın kalfalarından Müfit Yener, Bekir Ağabey, çıraklar ise İzzet Halkman, Osman, Erol, Ertuğrul, Ömer, Hanefi…
Orhan Seyri de o dönemlerde Remzi Eroğul’un yanında çalışıyor, Adana’dan Ankara’da askerliğini yapmakta olan Celal Yapar ve kendi atölyelerinin kalfası Recep Bulut’tan fırça talimleri alarak mesleği öğrenmeye çabalıyordu. Bir yıl sonra Orhan Usta’nın yanına geçti. Orhan Usta Almanya’ya gidince atölyeyi Orhan Seyri devraldı. Emlak Bankası ve Devlet Tiyatroları’nın afiş ve tabela işlerini yaparken Genel Müdür Muhsin Ertuğrul, Orhan Seyri’yi kadroya alarak O’na büyük bir imkan sağladı. Orada Turgut Zaim, Tarık Leventoğlu, Hüseyin Mumca, Refik Eren gibi dekoratörlerin yanında oyunların maketlerinin teknik resim ve imalatlarında çalıştı.
Bu arada tabela işinden hiç kopmadı. 1978 yılında istifa ederek serbest çalışmaya başladı. 2014 yılına kadar 36 sene DYO boya ve malzeme satışı yaparken serigrafi baskı ağırlıklı olarak mesleğine devam etti.
Sanattan emekli olunmadığını vurgulayan Orhan Seyri, evinde bir şeyler üretmeyi bırakmadan emekliliğini sürdürüyor.
Orhan Seyri “Sanattan emekli olunmuyor, evimde bir şeyler yaparak yaşıyorum” diyor.
15.06.1945 yılında Ankara Kızılcahamam’a bağlı Mahkemeağacin Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde 10 yaşında bitirdi. O yıllarda insanlar köylerden şehirlere sanat öğrenmek ve iş bulmak üzere akın akın geliyorlardı. Osman Aydın da bir meslek sahibi olmak üzere hemşerilerinin yoğunlukla oturdukları Altındağ Hıdırlıktepe denilen yerde oturan ağabeyinin yanına 1955 yılı itibariyle geldi.
Dışkapı Yeni Sanayi’de oto tamiri, kaporta ve boya işleri yapan Bursa Oto Atölyesi’nde işe başladı, daha sonra arkadaşının ağırlıklı olarak torna freze işleri yapan firmasına geçti. Koşulların ağırlğından dolayı işi bırakarak 1957 yılı ortalarında bir aile üyesinin tavsiyesiyle Ankara, Ulus’taki Bekir Tabela’da çalışmaya başladı. Bekir Tabela’nın bulunduğu Posta Caddesi ve Kızılay o dönemde usta tabelacıların bulunduğu, ustaların o günün şartlarında aranan malzemelerin yokluğuna rağmen tabelacılığı tatlı rekabetle yaptıkları bir bölgeydi.
Bekir Tabela öncesinde çok zorlu koşullarda çalıştığı için tabelacılık Osman Aydın’a çok zahmetli gelmedi ve kısa sürede işinde büyük mesafe kaydetti. 1959 yılında Ankara Pasajı, Sobacılar Çarşısı tarafı girişi zemin katında 9 numaralı dükkânı kiralayarak Osman Tabela adıyla kendi işyerini açmak için müsaade aldı ve kendi adına çalışmaya başladı.
Aydın, boya ve fırçaya aşinalığı nedeniyle ağabeyi İsmail Aydın’a beraber çalışmayı teklif etti. İsmail Aydın’ın sanata karşı olan merakı ve kabiliyeti sayesinde kısa zamanda sac tabela çerçevelerini montelemek, tabelaları boyamak, resim yapmak, camlara altın varak yaldızla yazı yazma konularında işinin ehli oldu. Sektörde kısa zamanda ağabey-kardeş olarak çalışan aranır bir firma oldular.
Osmay Aydın 1961 yılında evlendi. Askere gitmeden önce atölyeyi reklam sektörünün ağırlıkta olduğu Posta Caddesi Tiritoğlu İş Hanı’na taşıdı. Askerden dönene kadar işlerini ağabeyi yürüttü. 1965 yılında vatani görevini Ankara Mamak Muhabere Okulu’nda tamamladı. Askerliği boyunca askerden sonra mesleğimle ilgili ne gibi atılımlar yapabilirim diye düşündü. Pleksiglas ışıklı reklam konusuna talebin yoğunlaşacağı kanaatine vardı. Askerliği esnasında Mamak Muhabere Okulu, Kara Kuvvetleri Sergileri vs. için ihtiyaç duyulan her türlü reklam işini, Mamak Muhabere Okulu’nda askerliğini yapmakta olan, Anadolu’dan gelen, reklamcılık altyapısı olan, daha çok öğrenme gayretinde olan askerlerle kısa zamanda tamamlıyor, Okul Komutanları Ethem Baykara ve Alay Komutanları Mustafa Tunçalp ve Selahattin Gökkartal’ın takdirlerini topluyorlardı.
Askerliğini yaptığı 2 yıl zarfında sektörde çok hızlı değişiklikler olmuştu. Serigrafi yaygınlaşmış, tahta kasalı, cam tabelalı ışıklı reklam yerine sac kasalı pleksiglas ışıklı reklam tercih edilir olmuştu. Bu yeniliklere ayak uydurmaya Yeni Sanayi Demir Caddesi Ahmet Öztekin Pasajı’nda; sac ve metal işleri için demirhane, pleksiglas işleri için ahşap bölümü, pleksiglas ısıtma ve presleme, ofis, personel ve hazırlanmış ürün için 90 metrekare büyüklüğünde 4 adet dükkan tutarak başladı.
Yeni uygulamalara geçebilmek için mühendislik hizmetlerinde kullanmak adına, 17 milyon renge kadar renkli yazabilen, çizebilen printer Oki Plotter ve o tarihte hiç bilinmeyen Corel Draw 0,1 sürüm grafik programını alarak uygulamayı başlattı. Mevcut mekân ve alet edevat yetersiz kaldığı için Ostim Sanayi Sitesi’ndeki yerlerini kullanıma hazır hale getirerek güncel mesleki yenilikleri görmek üzere Almanya’ya gitti. Gerber Router marka Lazer Kesici-Su Jeti-Router 300×150 cm. makinayı yerinde gördükten sonra Ostim’deki işyerine kurmaları, çalıştırıp teslim etmeleri şartıyla satın aldı.
Halk Bankası İnş. Şubesi Müdürlüğü’ne getirilmiş olan, Osman Aydın’ın Muhabere Okulu’nda tanıştığı Mimar Bedri Esenli, bankanın işleri için teklif vermesini istedi. Bankanın Türkiye sathında yeni açılmakta olan şubenin reklamlarını yapmaya başladılar. Sonrasında Renault-Mais Genel Müdürlüğü’ne iletilen numunesinin beğenilmesi üzerine markanın satış mağazası ve servis istasyonu dekorasyon işlerini de yapmaya başladılar. Satış mağazası ve servis istasyonları sorumlusu Fransız M. Menardo ile 20 yıl birlikte çalıştılar. Renault-Mais referansları dolayısıyla Goodyear, Fulda, Mitsubishi, Arçelik gibi dünya markalarıyla çalışma fırsatı yakaladılar.
Osman Aydın, “Her siparişi alışımızdan teslim edişimize kadar çeşitli sıkıntılar ve güzellikler olmuştur. Eti senin kemiği benim diye velilerinden emanet aldığımız sayısını bilemediğim eleman arkadaşlarımız gece gündüz demeden üstün gayret ve emek sarf ederek firmayı Osman Tabela, Osman Reklam Ltd. Şti ve Osmanlı Reklam A.Ş. kürsüsüne taşıyarak taçlandırmışlardır. Beraber çalıştığımız özverili çalışmasıyla emeği geçen çırak, kalfa, usta ve iş yoğunluğu nedeniyle hissedar etmiş olduğum tüm arkadaşlara en kalbi duygularımla teşekkür eder, ölenlere Allah’tan rahmet, sağ kalanlara sağlıklı uzun ömürler dilerim” sözleriyle kendine destek veren çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyor.
1952 yılında Düzce’de doğdu. O zamanın şartlarından dolayı ilkokuldan sonra okul hayatına devam edemedi. 1965 yılında dönemin en tanınmış sanatkarlarından Kadir Usta’nın kendisini çırak olarak yanına almasıyla mesleğe başladı. Askere gidene kadar aynı işyerinde çalıştı, askerden dönüşünde ustası rahmetli olunca, ustasının iş yerini devam ettirdi. 1988 yılında ailesiyle İstanbul’a taşındı, Bayrampaşa’da bir iş yerinde ortak olarak çalıştı.
1994 yılında dört ortak olarak (Şaban Beyler, Refik Beyler, Metin Beyler) Esenler’de İstanbul Reklam firmasını kurdular. Birlikte uzun süre çalışıp birçok başarılı iş gerçekleştirdiler. Bir süre sonra yeni yapılanmaya gidildi ve ortaklar iyi bir şekilde ayrıldı, herkes kendi alanında faaliyet göstermeye başladı.
Osman Bozkurt, işini çocukları ile devam ettirdi. Gelişen şartlar neticesinde daha büyük ve daha rahat çalışma ortamı için İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’ne taşındılar.
Osman Bozkurt, mesleğindeki uzun süreçte petrol, gaz, gıda, tekstil, otomotiv sektörlerindeki kurumsal firmaların bayii, mağaza dizaynları, tanıtım ürünleri, araç, filo giydirmeleri gibi ihtiyaç duyulan her alanda üretimleri ile müşterilerine İstanbul Reklam San. ve Tanıtım Hiz. Ltd. Şti. adlı firmasıyla hizmet vermektedir.
İşe ilk başladığında ihtiyaç duyduğu yağlı boya ve samur fırçanın yerini şimdi bilgisayarlar, plotterlar, routerlar, baskı makinelerinin aldığını, eskisi gibi işin yükünün ustalara düşmediğini söyleyen Osman Bozkurt, eski zamanlarda işi bitirip montaj sonrası yapılan tabelanın karşısına geçip çay içerek onu seyretmenin zevkini hala unutamadığını söylüyor. Osman Bozkurt, makineleşen dünyada sadece süslü satış teknikleri ve katı kurallarla hareket etmek yerine çocuklarına her zaman dürüstlük, doğruluk ve samimiyetten ayrılmamalarını öğütlediğini belirtiyor.
1953 yılında Denizli, Tavas’da doğru.
1978 yılında resmi olarak İmam Hatiplik yaparken kendi çabasıyla tabela yazma işlerine başladı. Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerini de yine kendi yeteneği ile aştı. 1985 yılında başladığı cami içi süsleme ve hattatlık işlerini yaklaşık 10 sene sürdürdü. Sonrasında çırak yetişmediği için bu işi bıraktı ve sadece dükkanında devam etti.
1997 yılında teknolojinin gelişmesiyle çalışmalarına aldığı bilgisayar ve plotter ile devam etti. 2003 yılında kendini emekli etmesine rağmen dükkanını kapatmadı ve çalışmalarını sürdürdü.
2014 yılında dükkanını oğlu Tahir Karayazıcı’ya devretti ve halen oğlu ile birlikte Denizli’de Uzman Reklam olarak aktif çalışmalarına devam etmektedir.
1978 yılında Demirhane’de başlayan çıraklık dönemi, 1979 yılında Ulus Posta Caddesi’nde fırça ile tabela yazma bölümünde devam etti.
1983 yılına kadar İsmail Göynük tarafından yetiştirildi.
1983 yılında Akdoğan Reklam olarak kendi işine başladı.
Yeni Sanayide bulunan iş yerinden 1996 yılında Ostim Sanayi Bölgesi’ne geçiş yaptı.
Hala aynı adreste reklam sektörüne hizmet vermektedir.
05.12.1959 tarihinde Ankara Kızılcahamam İlçesi Uğurlu Köyü’nde doğdu.
İlkokulu Uğurlu Köyü’nde okudu. 1972 yılında Osmanlı Reklam’da çırak olarak çalışmaya başladı.
1977 yılında Yıba Çarşısı Aksak Pratik Sanat Okulu, Elektrik Bölümü’nde okula devam etti. Bu arada Osmanlı Reklam’da da çalışmaya devam etti.
1979 yılında askerlik için önce Kütahya’ya daha sonra Diyarbakır 2. Taktik Hava Üssü’ne 1980 ve 1981 yıllarında gitti ve askerlik görevini tamamladı.
Vatani görevini tamamladıktan sonra Osmanlı Reklam’da tekrar çalışmaya başladı. 1992 yılında Osmanlı Reklam’a ortak oldu. 2005 yılına kadar Osmanlı Reklam’da çalışmaya devam etti. Osmanlı Reklam’dan ayrılıp Baskıda Dijital Baskı şirketini devraldı. 2013 yılında emekli oldu. Yaşamına şimdi Eryaman’da ikamet ederek devam etmektedir.
05 Nisan 1957 yılında Tarsus, Mersin’de doğdu. İlkokulu Gülek İlkokulu’nda okudu. Arkadaşları derslerine çalışırken, kendisi sürekli resim çizdiği ve bu sebepten ailesi ve öğretmenlerinden sürekli azar işittiği bir öğrencilik hayatı oldu.
Çocukluk yıllarından beri el becerileri çevresince takdir toplardı. Babası ile beraber kalaycılık mesleği yaparak, iş hayatına başladığında 7 yaşlarında bir çocuktu.
1974 senesinin yaz ayında, resim yeteneğine güvenerek, resim sanatçısı olma hayali ile Tarsus’da sinema afişleri yapan, Ressam Mustafa Tulumbacı’nın yanında çıraklığa başladı. Mustafa Tulumbacı’nın atölyesinde 2 yıl süre ile çalıştı. Bu süre içerisinde fırça hakimiyeti çok gelişti.
Hayat şartları, O’nu tabela mesleğine yöneltti. Tarsus’tan daha büyük bir şehir olan Adana ilinde, şehrin en ünlü tabelacısı ve ressam Karlıova Özer Tabelacısı’nın sahibi olan pek saygı değer, Ahmet Önen Önenköprülü’nün ve kardeşi Özer Önenköprülü’nün yanında 1977 yılına kadar çalıştı. Bu süre zarfında kalfalıktan ustalık seviyesine geçti.
Askerlik görevini yapmak için Ankara’ya geldi. Askerlik görevini tamamladıktan sonra Ankara’nın ünlü tabela sanatçılarından Hayri Altınfırça, Cem Özler, İzzet Halkman ve Ertürk Dölek ile çalışma fırsatı buldu. Bu sanatçı insanlar, O’nun ufkunu açtı.
Birbirinden renkli iş deneyimleri oldu. Ziraat Bankası, İş Bankası ve Yapı Kredi Bankaları’nın, yurdun birçok köşesinde açılan, birçok şubesine gidip, vitrin ve vezne camlarının üzerine fırçası ile altın varaklı yazılar ve desenler çizdi. 81 ilin 78’i ne gidip, yaptığı tabelaları monte etti veya fırçası ile işler yaptı.
1984 yılında Veysel Binyıldız ile VE-RA (Veysel – Ramazan) Reklam atölyesini kurdu. Veysel Binyıldız’ın sahip olduğu akademik eğitim ile kendi deneyimlerini birleştirerek 1990 yılına kadar atölyelerinde birçok kuruma hizmet verdiler.
Bilim ve teknolojinin hızlı ilerleyişi ile nerdeyse tamamen ortadan kalkan mesleğini, yine teknolojiye ayak uydurmaya çalışarak Ankara’da “Panorama Reklam Hizmetleri” adı ile devam etmektedir.
1983 yılında doğan oğlu Ahmet Tarık Cengiz’i çocukluğundan beri, mesleği ile tanıştırmak için her fırsatta atölyesine götürüp çıraklık yaptırdı. Oğluna mesleğini sevdirip, Güzel Sanatlar Fakültesi eğitimi almasını sağlamıştır.
1946 yılında Amasya Gümüşhacıköy Aşağıovacık Köyü’nde doğdu. İlk ve orta eğitimini Merzifon ve Tokat’ta tamamladı. Sanatın resim ve müzik alanına olan aşırı ilgisi reklam dalında hizmet vermesine neden oldu.
Ortaokul yıllarında 13-14 yaşında Merzifon’a yeni açılan Yapı Kredi Bankası camına varak ya da yaldız yazı yazan bir tabelacı ustasını saatlerce izlemesi belleğinden silinmeyen anılarındandır. Ramis Gül, “Tasarlamak düşünceyi, amacı somutlaştırıp görsel konuma getirmek onu hizmete sunmak tabi ki reklamcılık sektörüdür” diyor.
Tabela ustalarının yanında yardıma yönelik çalışmaları oldu. Daha sonra Ankara’da 1974 yılında Ünalan Reklam’da Soner Ünalan ile çalışmaya başladı. Soner Ünalan ustası olmakla birlikte aynı zamanda Gazi Eğitim Resim Bölümü’nde sınıf arkadaşı idi. Ankara’da tabela, vitrin yazıları, bez afişler, serigrafi dalında çalışmaları oldu.
Kocaeli’nde göreve başladığında eşi ile birlikte işyerini açtı. 1979 yılında Kocaeli’ne ilk kez detaylı serigrafiyi getirdi. Stiker ve grev pankartlarını yapmaya başladı. 1992 yılında Kocaeli Lisesi Resim Öğretmeni olarak emekli oldu. 74 Ankara Reklam olan firma adı 1999 Kocaeli depremine kadar devam etti. Depremde Değirmendere’deki evi tamamen yıkıldı. Tatilde olduklarından depremde evde değillerdi.
20 yıl kadar Kocaeli’nde yapmış olduğu reklamcılık hizmetinde serigrafi ve tabela üretiminde görsellikteki estetik, ahlak, planlı çalışma, iş güvenliği ve iş alanı temizliği konularını amaç edinerek stajyer öğrenci eğitimi ile birlikte çok sayıda çırak yetiştirdi. Şu anda Mazlum Önder Kocaeli’nde İmaj Reklam olarak çalışmaktadır.
2000 yılında Ankara Reklam’ı Marmaris’te faaliyete başattı. 14 yıl kadar çalışma sonunda iş yerini devretti. Şimdi ise hayali olan resim ve heykel sergisini açma çalışmalarını sürdürmektedir.
1961 yılında Yozgat’ta doğdu.
Mesleğe, 1976 yılında Burhan Avcı’nın yanında çırak olarak başladı. O dönemde büyük işler alabilen nadir reklam atölyelerinden birinde başlamasının da etkisiyle daha ilk günden zorlu
montajlarda çalıştı. Başka atölyelerde ustaların fırçalarını temizleyip, çay taşımayla geçecek çıraklık günleri, Burhan Usta’nın yanında mesleği hızla öğrenerek usta olmasıyla sonlandı.
Rasim Uçar, gittiği montajlardan sorunsuz dönmesiyle tanınırdı. İş bitirmekteki hırsı ve üretim montaj planlamasındaki becerisi Rasim Uçar’a ileriye dönük planlar yapma cesaretini de kazandırdı.
Cavit Ceylan ve Arif Taylan ile birlikte kendi başlarına bir atölye kurdular ve kısa sürede zamanın en ağır ve zor işlerini gerçekleştiren, Türkiye genelinde güvenilen ve beğenilen bir ekip haline geldiler.
2004 yılı sonunda Rasim Uçar ve Cavit Ceylan, reklam firmalarına üretim desteği vermek yerine kurumsallaşma kararı alarak Raca Reklam’ı kurdular.
Bu 38 yıllık ismi konulmamış kader ortaklığında Arif Taylan da hiçbir zaman eksik etmediği üretim zekası ve dostluğu ile yer aldı.
Rasim Uçar, neredeyse 40 sene önce beraber yola çıktığı dostlarıyla mesleğini Raca Reklam Tanıtım İnş. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti.’nde sürdürmektedir.
1934 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu.
Mamak İlkokulu’nu takiben Ankara 2. Erkek Sanat Okulu, Boya ve Dekorasyon Bölümü’nden 1952 yılında mezun oldu. Okul döneminde Kemal Kumbağı ve Kemal Öğütücü gibi tabelacı ustalarla çalışma fırsatı buldu.
Sanat Okulu’ndan mezun olduktan sonra 1953 yılında Ankara Ulus Denizciler Caddesi’nde kendi tabela atölyesini kurdu. Vatani görevini 1957-1958 yılları arasında yedek subay olarak ifa etti.
Eski Cumhurbaşkanlarımız’dan Celal Bayar ile 1950 yılında tanıştı ve Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde mobilyaların altın varak işlemelerini yaptı. Bu dönemde yağlı boya resim çalışmaları da oldu.
Atölyesini 2013 yılında kapatana kadar Koç Şirketler Topluluğu gibi büyük şirketlerin reklam ve tabela işlerini yaptı. Tabelacılığı süresinde “Recep” adı bütün işlerinde sembolü oldu.
Ankara Tabelacılar Derneği’nin kurucu üyelerinden olan Recep Bulut, halen karakalem resim çalışmaları da yapmaktadır. Evli ve 2 kızı olan Recep Bulut’un, biri kız biri erkek 2 torunu vardır.
Recep Bulut, 22.04.2021 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
Erzurum’un Ilıca nahiyesinde yaşamını sürdürürken, ortaokul birinci sınıfa başladığında babası ve amcaları berberlik yapıyorlardı. Amcası bir gün berber dükkanına tabela yazmasını istedi. Hiç tabela yazmadığını ifade edince amcası: “Resim yapıyorsun, okulda okuyorsun, bir tabela yazamayacak mısın?” dedi. Kaçar da :“Bir sac bulun ben yazarım” dedi. Resim fırçalarıyla yazmaya çalıştı, pek olmadı ama beğendiler ve dükkana monte ettiler.
Karşı komşuları kasap, bakkal, pastaneci de tabela yazmasını istediler ve yazdı. Adı tabelacı oldu. Bu arada az da olsa okul masraflarını çıkarıyordu. Merakı iyice artmaya başladı. Şehirdeki ustaların tabelalarına bakıyor çok net ve güzel olduklarını gözlemliyordu. Onlardan kopya çekmeye çalışıyordu. Bu tarihlerde tayini nahiyelerine çıkan ve kiracıları olan bir memur ağabeyi 12 pozluk basit bir fotoğraf makinası hediye etti. Bu makinayla amatör fotoğrafçılığa başladı. Nahiyede ve Erzurum sokaklarında tanıdıklara ve arkadaşlarına fotoğraf çekip tab ettirip satıyordu.
Lisedeyken okulun karşısındaki Şen Afiş Tabela Ali Baybora Ustası’nın yanına çırak olarak başladı. Lise bitene kadar bu atölyede çalıştı. Ustası çok büyük bir sanatkardı, ustasından çok şeyler öğrendi. Lise bitince Güzel Sanatlar Akademisi’nde okumak istiyordu. İstanbul’a gittiğinde imtihanı kaçırdı, çok üzülmüştü.
İlk dükkanını 1971 yılında Erzurum’un Aşkale ilçesinde açtı. 2 yıl sonra askere gitti. 1974’de asker dönüşü Ankara’da işe başlamak istiyordu. Ankara’yı hiç tanımıyordu. Tesadüfen Altınfırça Tabela Rahmetli Hayri Uras Usta’nın yanında usta olarak çalışmaya başladı. Dönemin büyük üstadlarıyla tanıştı, mesleğini geliştirdi. Bu dönemde altın varak çalışmalarını, döküm modellerini, oymacılık model işlerini, serigrafi tekniğini, asit indirgeme tekniğini geliştirdi. Bu yıllarda sosyal güvenceleri yoktu, haftalık usulüyle çalışılıyordu. Maddi imkanları çok kısıtlıydı, düğün yapması gerekiyordu, dükkan açmaya niyetlendi, fakat birikmiş parası yoktu.
Üzülerek meslekten ayrıldı, çaycılık, şoförlük yaptı, inşaatta çalıştı, biraz para biriktirdi. Ankara Posta Caddesi’nde bir hanın alt katında 30 metrekare bir dükkan kiraladı. Dadaş Tabela olarak işe başladı, her geçen yıl işini geliştirmeye gayret etti. Bu yıllarda Türkiye’de bir ara sac levha yoktu, duralitleri kat kat boyayarak tabela yaparlardı. Boyaları kendileri imal etmeye çalışırlardı, birçok ürün ithal olduğu için temin edemezlerdi. Teknolojik olarak en önemli makineleri yatar daire testere, deveboynu dekopaj, matkap, fırın-pres gibi basit aletlerdi. Tabela grafiğini elle T cetvelle çizerek tabelaya adapte eder ve fırçalarla yazarlardı. Bez afişleri karton şablon oyarak, elektrikli süpürge makinayla boya püskürterek yazı yazarlardı. Daha sonraları kollu sac makası, kenet bükme makinası gibi aletlerle çalıştılar. Bilgisayar ve folyo kesim makinası ilk çıktığında Corel Draw programıyla satın aldılar. Fakat bu programı pek kimse bilmiyordu, Kaçar’ın İngilizcesi zayıf olduğu için programı pek kullanamadı. Birçok sözlük alarak programı kullanmayı öğrendi.
2012 – 2013 yıllarında Ankara Reklamcılar Odası Başkanlığı yaptı. 2014 yılında Akdeniz Bölgesi reklam panoları montajı için giderken trafik kazası yaşadı, acı bir hatıra olarak kaldı, maddi manevi olarak yıkıldı. Azmi, mücadeleyi elden bırakmadan mesleğine hizmet etmeyi yıllarca devam ettirdi.
Recep Kaçar, 2017 yılına baktığında eski dönemden hiç eser kalmadığını, eski ustaların yerini şimdiki akıl almaz teknolojik makinaların aldığını vurguluyor. Sektöre mübalaasız 60 civarında usta yetiştirdiğini, ağırlıkta Ankara’da olmak üzere Türkiye’nin birçok ilinde işveren olarak çalışan arkadaşlarıyla gurur duyduğunu belirtiyor. Yanında çalışanlara bu sanatı sevdirmeyi, kaliteli iş üretmeyi, çalışmanın ibadet olduğunu aşılamaya çalıştı. 40 yıldır birçok bakanlıklarla, ileri gelen büyük firmalarla, bankalarla çalıştı. Ankara’da ilk olarak bina duvar reklamları, dönerli totem tabelalar, üç yüzeyli tripan reklamlar, çatı reklamları uygulamaları yaptı. Recep Kaçar: “Ne yaparsanız yapın, bir işi severek yapın, ben de ömrümü severek bu mesleğe verdim” diyor.
01.02.1963 Nevşehir Ürgüp duğumludur.
Reklamcılık işine 1980 yılında Ankara’da Net Reklam’da başladı.
1985 yılında ayrılarak askerlik görevini yaptıktan sonra 1988 yılında Mintaş Reklam adıyla kendi iş yerini kurdu.
Hala Ankara’da İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet göstermektedir.
Evli ve biri kız, biri erkek olmak üzere iki çocuk babasıdır.
1948 yılında Ankara'da doğdu. İlkokulu ve ortaokulu Demirlibahçe’de, liseyi Kurtuluş Lisesi’nde tamamladı. Reklamcılık mesleğine devam etmek için Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’ni 3. sınıfta bıraktı. 6 çocuklu, yoksul bir ailenin ikinci üyesiydi. Ders veya kurs gibi etkinliklere katılamadığı halde doğuştan gelen bir yeteneği vardı. Yazısı güzeldi ve güzel resim yapardı. Lisede okurken yaz tatillerinde çalışmaya başladı. Tabela, ışıklı reklam vb. faaliyetlerin yoğun olduğu İzzet Reklam ilk işyeri oldu.
Vefat edene kadar mesleğinden kopmadı. Çalışırken çok titiz davranırdı ve işini aksatan kişilere sinirlenirdi. Yanında çalışan kardeşi veya yeğeni olsa dahi onun için farketmezdi. Özellikle kardeşi Selçuk Sakın'ın reklamcı olarak yetişmesi için büyük emek sarf etti.
İş hayatının en uzun süreli bölümü Taner Ahmet Saraç'la ortaklık yılları oldu. 1977 yılında Saraç’la birlikte çalıştığı Ankara’nın önde gelen firmalarından biri olan İzzet Reklam’a (İzzet Halkman 1937-2004) ortak oldular. 1978’de yine aynı arkadaşıyla kendi firmalarının kuruluş hazırlıklarını yapmak üzere İzzet Reklam’dan ayrıldılar ve Grafik Reklam’ı kurdular. Firma, bu süre içinde Etibank şube tadilatları ve cephe panoları ile fuar stand ve organizasyonlarını, Halk Bankası şube dekorasyon ve cephe reklam panolarını, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Yapı Kredi Bankası kurumlarının cephe reklam panolarını, PTT merkez ve şubelerinin ışıklı gişe yazıları, reklam panoları ve özel sektöre ait firmaların reklam panoları, totem, çatı ve yol tabelaları vb. işleri başarı ile yaptı.
Grafik Reklam çatısı altında 17 yıl süren ortaklığından 1993 yılının sonunda ayrılma kararı alan Sakın, şirket hisselerini Taner Ahmet Saraç’a devretti ve inşaat işleri yapmaya başladı. Ortaklık öncesi ve sonrasındaki dostluklarıysa Recep Sakın’ın 2019 yılındaki vefatına dek hiç bitmedi.
O yıllardan Sakın’ın tanıdığı Ankara’nın ünlü ustaları; İzzet Reklam’dan İzzet Halkman, Er Reklam’dan Ertürk Dölek, Grafik Reklam’dan Taner Ahmet Saraç, Hayri Altınfırça ve sohbetleriyle ünlü meşhur Cem Usta, Nokta Reklam’dan Abdülbaki Torunoğlu, Morova Reklam’dan Celalettin ve Ömer Morova, Canel Reklam’dan Tayyar Nakkaşoğlu, Çetin Leventoğlu, Zühal Reklam’dan Mahmut Bilal, Net Reklam’dan Muharrem Kölay, Seyri Reklam’dan kibarlığı ve beyefendi kişiliğiyle tanınan Orhan Seyri, Süper Reklam’dan Celal Yapar, Aya Reklam’dan öğretmen kökenli, efendi kişiliği ve meşhur gülüşüyle anılan Erol Yalçın ve ortağı Yusuf Sayın, Önderglas’tan plexiglas üreticisi Orhan ve Nurhan Önder kardeşler, Osman Tabela’dan Osman Aydın, Ankara’nın ilk ışıklı reklamcılarından meşhur Rapid Usta, Hüseyin Tezcan ve Doğan Reklam’dan pantoğrafçı Bekir Usta şeklindedir.
Profesyonel iş yaşamına 2010 yılında son veren Sakın evliydi. Kendisinin mimar bir kızı ve inşaat mühendisi bir oğlu bulunmaktadır. Recep Sakın, 16 Aralık 2019 tarihinde, emekliliğini sürdürdüğü Ankara’da hayata veda etti.
Saygıyla Anıyoruz.
1955 yılında doğdu. 1972 yılında, öğrencilik yıllarında yağlı boya resim yaparken kendini mesleğin içinde buldu. Evlerinin bahçesinde, bodrumda resim yaparak okul masraflarını çıkardı. O dönemlerde usta azdı ve fırça kullanmak ustalık istiyordu. Haydarpaşa Meslek Lisesi ve Marmara Üniversitesi Teknik Öğretmen Okulu’ndaki eğitim hayatı Refik Şener’e mesleğinde çok şey kattı. Herkes ahşap kasa yaparken, o metal kasalar yapıyordu.
Eskiden tabelacılar montaj yapmazdı, tabelalar dükkan teslimi olurdu. Refik Şener montajı da üstlenerek mesleğine bir ayrıcalık kattı. Hiç ustası olmadı, kendi kendini yetiştirdi. Resim bilgisi yazılara üç boyut ve derinlik katmasına yardımcı oldu. Harfleri inceledi, anatomilerini araştırdı, harflerle oynadı ve böylece mesleğe merakı arttı. Daha sonra asit indirme ve serigrafi işlerini de bünyesinde yapmaya başladı. O dönemlerde ışıklı reklamlar ayrı bir ustalık istiyordu. Pleksileri laklayarak üst üste renkleri pistoleyle uygulardı.
Teknolojinin gelişmesiyle folyo kesim, dijital baskı, lazer, router reklamcılığın olmazsa olmazları oldu, malzeme çeşidi arttı, Refik Şener de şartlara uyum sağladı. Refik Şener’in yanında yetiştirdiği, sektörde atölye sahibi olan ve sektörün önde gelen firmalarında çalışan birçok kişi bulunmaktadır.
Refik Şener’in oğluna devrettiği Şener Reklam Ltd. Şti. adlı şirketi, sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
Mesleğe 1975 yılında tabela ustası olarak, aynı zamanda ressam olan Metin Koyunsev’in yanında başlayan Reşat Karadavut, daha 1978 yılında Önder Avcılar’ın yanında gündüz çalışıp gece Akşam Ticaret Lisesi’ne gitti. Ardından 1980 – 1984 yılları arasında tabelacı Mustafa Sereli’nin yanında çalışıp ve askerliğini tamamladıktan sonra 1985 yılında Cumhuriyet İş Hanı’nda “Tabelacı Reşat” adıyla kendi iş yerini açtı. Bir süre yalnız çalıştıktan sonra kardeşlerini de yanına alarak “RCV Reklam” adı altında toplanarak, günümüz teknolojilerine hakim bir şekilde geçmişten bugüne 45 yıldır mesleğini icra etmektedir.
RCV (Reşat, Cengiz ve Vedat Karadavut) kardeşlerin büyüğü, 1975 yılında tabelacılık mesleğine ilk adımı atan Reşat Karadavut, Kuşadası yolu üzerinde bulunan atölyesinin bir duvarını özel olarak hazırlayıp, kimisi yarım yüzyılı geçkin olan sökeli merhum tabelacı ustalarının tabelalarını sergileyip onların hatıralarını yaşatıyor.
Merhum İsmail Özgül, Metin Koyunsev, Önder Avcılar ve yaşayan ustası Mustafa Sereli’nin yapmış olduğu eski nostaljik tabelaları tek tek rica ile toplayarak, kendisinin de mesleki yaşamında yazmış olduğu tabelaları mekanın özel bir duvarında sergileyip adeta bir nostalji yaşatıyor.
Meslekteki tüm ustalarını rahmetle anan Reşat Karadavut; “Ustalarımın mesleki bilgi ve becerilerine kendi hünerlerimi de ekleyerek yoluma devam etmekteyim. Mekanımızın mütevazi duvarında sergilemeye çalıştığım eski tabelalar ile hem ustalarımızı hatırlamak hem de o günlere ait esnaflarımızı günümüz gençleri ile tanıştırmak ve tarihi yaşatmak adına tasarladığım bir projeydi. Bu projeye tüm sökelilerin destek vermesini istiyorum.” diye konuştu.
Günümüzde ise küçüklükten bu yana meslek içerisinde yetiştirdikleri çocuklarını da kendi aralarına alarak yapmış oldukları işi teknoloji ile bir bütün haline getirip, geçmişten gelen tecrübe ile harmanlayarak üretmiş oldukları özel işleri hem yurt içi hem de yurt dışında sergilemeye devam etmektedirler.
1965 yılında Malatya’da doğdu.
Çok küçük yaşlarda fırça kullanmayı ve yazı şablonu çizmeyi
öğrendi. 1976 yılında tabelacı olan akrabalarının yanında çırak olarak
çalışmaya başladı. Ortaokul ve lise yıllarını çırak ve kalfalık yaparak
geçirdi.
1982 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri
Fakültesi İstatistik Bölümü’nü kazandı. Okulun ilk yıllarında çalışma imkanı
bulamadı fakat babasının rahatsızlanması ve ailenin maddi açıdan sıkıntıya
düşmesi ile birlikte çalışmaya karar verdi. 1983 yılının sonlarına doğru Ankara
Kızılay’da gördüğü bir reklamcının iş yerine girdi ve elemana ihtiyaçları olup
olmadığını sordu. Öğrenci olduğunu ve yarım gün çalışabileceği bir iş aradığını
da ekledi. İşyerindeki usta Kocamaz’ı atölyelere yönlendirdi ve atölyedeki
ustaların onu deneyip sonuca göre iş verebileceklerini belirtti. Bu
yönlendirmeyle gittiği atölyedeki usta Kocamaz’a plexiglas üzerinden tutkal
kesim işi verdi. Bu ve ardından verilen fırça ile yazı yazma görevi Kocamaz
için oldukça kolay işlerdi. Çıraklık ve kalfalık yıllarında oluşturduğu
tecrübeyle verilen görevleri hızlı ve başarılı bir şekilde tamamlayan Kocamaz
aynı gün işe alındı.
O yıllarda ailesinden gelen harçlığın 2 katından fazla bir
gelire ulaşarak kendisine ekonomik rahatlık sağlayan Kocamaz, eğitim gördüğü
yıllarda hem okuyup hem çalışarak hayatını sürdürdü. Dönem Ankara’sının büyük
işlerini yapan Zuhal Reklam firmasında okul boyunca ve sonrasındaki 5 yıl
çalıştı ve böylece eğitim hayatını tamamlarken aynı zamanda ustabaşı seviyesine
ulaştı.
Askerlik görevini tamamladıktan sonra 5-6 ay İstanbul’da
çalıştı ve ardından Malatya’ya dönerek kendi iş yerini açtı. 1988 yılından
itibaren de Resul Reklam adlı firmasında iş hayatına devam eden Resul Kocamaz,
fırça ve şablon ile başlayan çalışma hayatını, güncel koşullara uyum sağlayarak
ve teknolojik gelişmelere adapte olarak sürdürüyor.
1949 yılında Sinop’ta doğdu. 1972 yılında Unkapanı İMÇ Blokları’nda bulunan Yılmaz Reklam-Süleyman Yılmaz’ın yanında reklamcılığa ilk adımını attı.
Küçük yaşlardan beri resme ilgi duyması ve sahip olduğu yetenek ile bu mesleği çabuk kavradı. 2,5 yıllık bir çalışma süresi sonunda kardeşi İrfan Ayhan’ı da Yılmaz Reklam’da yanına alarak birlikte çalıştılar. Kardeşi Yılmaz Reklam’da devam ederken Rıdvan Ayhan parça işler yapmaya başladı. Daha sonraları montaj ve duvar yazıları da yapmaya başladı. Bir dönem reklam malzemeleri satışı yaptı ancak ticaret yerine sanat yönü ağır bastığı için tabelacılığa geri döndü.
O dönemlerde sadece ahşap üzerine tabelalar yapılıyordu. Dkp denilen saclardan tabelanın üzerine çerçeve çiviler ve üzerine tekrar ahşaptan çıtalar çakılırdı. Bu işlemler oldukça zordu, malzeme, boya ve nakliye konusunda da birçok sıkıntı yaşanmaktaydı.
1974 yılında Bayrampaşa’da ilk atölyesini açtı, ardından Rami’ye, sonrasında Çağlayan ve 22 yıl kaldığı Çağlayan’dan sonra bugün hala işlerini sürdürdüğü Avcılar’daki Kafkas Reklam adlı atölyesine taşındı.
Rıdvan Ayhan, Avcılar’daki Kafkas Reklam adlı atölyesinde çocukları ile birlikte, led tabela, kayan yazılar, ışıklı reklam tabelaları, saç tabela yapımı gibi faaliyetlerle sektöre hizmet vermeye devam etmektedir.
1950 yılında Gaziantep’de doğdu. Çalışkan bir talebe olan Rıfat Kalkancı ilkokulu okurken aynı zamanda da kunduracıda çalıştı. Babası “Okuyup da ne olacaksın?” dediği için ortaokula devam edemedi. Bu duruma çok üzülen Başöğretmeni Ali Büyükmurat, bunun üzerine Rıfat Kalkancı’yı dönemin en saygın sanatkarı olan Adil Dai’nin yanına çırak verdi.
Askere gidene kadar Adil Dai ile çalıştı ve askerden döndükten sonra tanıdıklarının tabelalarını yazarak serbest olarak çalışmaya devam etti. Bir yakınının mobilya mağazasının üç katlı duvarına yazı yazdı ve resim çizdi. İşinden memnun kalınması üzerine bir dükkan açmaya karar verdi ancak önce ustasının rızasını alması gerekiyordu.
O günlerde evinden çalışan Adil Dai’yi ziyaret etti. Ustasına hazırladığı iğneyi gösterdi, iğnenin başında Adil Dai yazıyordu. Ustası lüp denilen mercekle yazıyı okudu, Rıfat Kalkancı’nın hem üç katlı mağaza duvarına hem de iğne başına yazı yazabilmesine şaşırdı ve dükkan açmasına razı oldu. Bunun üzerine Rıfat Kalkancı 11.9.1969’da kendi dükkanını açtı.
1969 yılında ustasının arkadaşı Mihal Çalpan’ı İstanbul’da ziyaret ederek serigrafi hakkında bilgi almak istedi. Mihal Çalpan’ın “Bilgi yok, gelin çalışın” demesi üzerine on gün Karaköy’deki atölyede çalışarak serigrafiyi öğrendi.
Zaman zaman başka mesleklere heveslense de tabelacılıktan şaşmadı. Belli dönemlerde iş yoğunluğundan çevredeki resim öğretmenlerinden destek aldı ve onlardan da işin inceliklerini öğrendi. Pek çok eleman yetiştirdi, elemanlarından kimisi başka illere kimisi de yurtdışına giderek mesleği devam ettirmeye çalıştılar. Aralarında çok iyi grafikerler olmasına rağmen bir çoğu bilgisayar ve dijital baskıya yenik düşüp işi bırakmak zorunda kaldılar.
Üç çocuğuyla beraber tabelacılık mesleğini devam ettiren Rıfat Kalkancı, 11.11.2020 tarihinde Covid-19’dan vefat ederek aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1947 yılında Sakarya, Adapazarı’nda doğdu.
İlkokul ve ortaokulu Adapazarı’nda okudu. Yaz tatillerinde babası terzi İbrahim Hakkı Cebeci’nin yanında çıraklık yaparken, sonrasında komşularından eski tabela üstadı Cemal Vural’ın yanında mesleğe ilk adımını attı. Mesleğinde çıraklık, kalfalık ve ustalık süreçlerini keyifle ve heyecanla sürdürdü.
1963’ten 2005 yılına kadar, Sakarya’da ustaların ustası olup birçok kalfa ve usta yetiştirdi.
1970 yılında rahmetli Ayşe Hanım ile evlendi ve 1971 yılında ikiz çocukları Metin ve Çetin dünyaya geldi.
1974 yılında da küçük çocuğu Engin Cebeci dünyaya geldi.
1967’de Sakarya’da Tozlu Camii hat tezyinat çalışmalarına katıldı.
1993 yılında Sakarya’ya reklamcılıkta ilk bilgisayarlı sistemi getirmiş olup meslektaşlarına bu konuda destek verdi. Bilgisayarlı sistemde tecrübe ve yetkinliğini güncel tutmaya sürekli dikkat etti. Bizzat kendisi 100 farklı font ve karakter tasarlayıp, klavye ile yazılır halde kullanıma sunmuştur.
Saadettin Cebeci, 10 Mart 2015 tarihinde vefat ederek aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1959 yılında Makedonya Ohri’de doğdu. Tabelacılık mesleği ile liseye giderken tanıştı. Lise 2.sınıf yaz tatilinde Esenler’de bir ilkokul öğretmeninin (Hakkı KAYA) yanında çırak olarak işe başladı. Askerlik hizmetini yaptıktan sonra da Hakkı Hoca’nın yanında 1 yıl daha çalıştı. Sonra kendi iş yerini açtı.
Bir çok kişi ile kendi kardeşleri de dahil ortaklık yaparak küçük bir atölyeyi zaman içerisinde kurumsal firmalara iş yapar hale getirdi.
1995 yılında eski elemanı (çırağı) Cengiz DEĞİRMENCİ ile reklam malzemeleri satışına başladı. Zaman içerisinde sektörde birçok buluşa imza attılar. Adını Sing Board koydukları (hazır yuvarlak – elips tabelalar), simli plexiler, Cnc router’larda kullanılan farklı çakılar (kesme bıçakları) Türkiye’de üretilen ilk polikarbonat levhanın üretiminde kimyagerlik yapıp ülkemizde ve Dünya’da kabul gören beyaz rengi hazırladı. Türkiye’de ilk CNC Router’ın üretimine öncülük etti.
Yurt dışındaki yenilikleri yakından takip ederek ülkemizde açıkhava reklam sektörüne destek verdi. Binlerce makine satarak (digital baskı, plotter, cnc router, lazer, ebatlama, pres fırın vb.) atölyelerin kapasitesini arttırdı.
İstanbul Bayrampaşa İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi başta olmak üzere eğitime büyük katkıda bulundu.
ARED’in yönetim kurulu üyeliği dahil birçok kademesinde görev alarak derneğe ve sektöre katkıda bulundu.
Hem imalatta hemde tedarikçilikte sektöre yüzlerce eleman yetiştirdi.
Ömrü ve sağlığı el verdiği sürece açıkhava reklam sektörüne katkıda bulunmaya devam edeceğini belirten Şaban Beyler, “Gelişmiş ülkeler seviyesine gelmiş bir Türkiye ve Dünya’ya iş yapan açıkhava reklam sektörü görmek ümidiyle sağlıcakla kalın” diyerek sözlerini tamamlıyor.
1963 yılında Ankara’da doğdu. Erken yaşlarda çalışma hayatına başladı. Okul yıllarında halk oyunları ve amatör tiyatro faaliyetlerini yürüttü. 1986 yılında reklamcılığa başladı. Ticari hayatına 1987 yılında reklam ve sonraki yıllarda kurduğu inşaat ve açıkhava medya firmaları ile devam eden Acar, iki çocuk babasıdır.
Ankara Ticaret Odası’nın yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında aktif üyelik ve yöneticilik yaparken bir taraftan da eğitim gönüllüsü olarak Balgat Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde ARED (Açıkhava Reklamcıları Derneği) tarafından kurulan Endüstriyel Reklamcılık Bölümü’ne sektör temsilcisi olarak katkı veren Ankara Sevdalısı Şahin Acar; Ostim Radyo’da yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği radyo programı Sivil Toplum Saati ile Farklı Sesler, Farklı Yorumlar, Farklı Renkler’le sivil toplumun “Sesi, Kulağı, Gözü” olmaya devam etmektedir.
1948 yılında Bilecik, Pazaryeri, Dereköy’de Bosna Hersek göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 1954 yılında babası vefat edince Eskişehir’e yerleştiler. 1955 yılında Gazi İlkokulu’na, 1960 yılında da Eskişehir Sanat Enstitüsü’ne başladı.
1963 yılında, öğrencilik yıllarında harçlığını çıkarmak ve ailesine katkıda bulunmak için yaz tatillerinde, mahallelerindeki Camcı İsmail Usta’nın dükkanında çalışmaya başladı. Bir gün patronunun talebi ile yazdığı tabela hem patronu hem de çevredeki dükkan sahipleri tarafından çok beğenildi. Gelen talepler üzerine tabela işleri yoğunlaştı. Camcıdan ayrılarak evde tabela yazmaya başladı.
Mesleğini geliştirmek için Murat Usta ile tanıştı, hem ustasına yardım ediyor, hem de ustasından bilgiler alarak mesleki bilgilerini geliştiriyordu. Okuluna hiç ara vermedi, hem çalıştı hem okuluna devam etti.
1968 yılında “Huzur Reklam” adında ilk iş yerini açtı. İşlerini yetiştirmek için geç vakitlere kadar çalıştı. 1970 yılında askerden geldiğinde Yozgat, Alanya gibi bazı yerlerde gezici tabelacılık yaptı, şehirleri, insanları ve farklı ortamları görerek kendini yetiştirdi. 1971 yılında 2 Eylül Caddesi’nde tabela, serigrafi ve ışıklı tabela işleri yaptığı Şahin Reklam adlı iş yerini açtı. Eskişehir’de tabela ve serigrafi malzeme tedarikçisi olmadığı için günü b irlik İstanbul’a gidip ihtiyaçlarını alıyordu. Bazı arkadaşları da ödünç malzeme istiyorlardı, hal böyle olunca imalatın yanında malzeme satışına da başladı.
90’lı yıllarda folyo ve plotter satışları hızlandı, fırça ile yazı işleri folyo ile devam etti. 1991 yılında ilk kesim plotterını aldı. 1997 yılında bazı branşlarda vergi rekortmeni oldu. 2002 yılında Bursa’da da reklam malzemeleri satış yeri açtı.
Şahin Güngör, halen Eskişehir ve Bursa’daki Şahin Reklam Market adlı iş yerlerinde mesleğini değişen teknolojiye ayak uydurarak sürdürmeye ve hizmet vermeye devam etmektedir.
1948 yılında İzmir Cuma Ovası’nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir, Alsancak’ta tamamladı.
1963 yılında ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındılar. 1964 yılında Saba Neon firmasında çalışmaya başladı. 1967 yılında ise Gama Reklam’a geçiş yaptı. Gama Reklam’da muhtelif zamanlarda yöneticilerinden aldığı eğitimlerle kendisini geliştirdi ve ustalık, posta başılık ve yöneticilik gibi görevlerde bulundu.
Gama Reklam’da aktif çalıştığı dönemlerde, Renault, Osmanlı Bankası, Erka Balataları, Garanti Bankası, Kale Kilitleri, Yapı Kredi, BMW ve BP Petrol gibi kurumsal şirketlere değişik projeler uyguladılar.
Salih Gedik, 1997 yılında emekli olmasına rağmen 2009 yılına kadar Gama Reklam’da aktif çalıştı. Sağlık sorunu nedeni ile işten ayrılmak zorunda kaldı. Ancak sağlığı el verdiği sürece Gama Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye teknik destek olarak yardımcı olmaya çalışmaktadır.
1982 lise ve
öncesi resme olan merakı ilkokul öğretmeninin teşvikiyle başlamıştı. Okul
tatillerinde tabelacı yanında çalışarak 17 yaşında ilk iş yeri Ebru Reklam’ı
açtı.
Sakarya’da
yeni yeni başlayan reklam hareketleri ve markaların ihtiyaçlarını o günün
tekniklerine uygun şekilde fırça ve yağlı boya tekniği ile afiş, kamyonet,
kapalı kasa araçları ağırlıkta olmak üzere Türkiye (ALKAN, OTOKAR vs.)
markalarına açıkhava reklamcılığı ve basılı ürünler gamında hizmet vermiştir.
2000’li yılların
başlarında gelişen teknolojiye uyum sağlayarak Mimaki ve Roland baskı markalarını
bünyesine alarak giderek gelişen baskı sistemlerini takip etmektedir.
34 yıllık
firma tecrübesini ikinci nesle aktararak aynı marka adı altında reklam üretimi
ve tasarım faaliyetlerine devam eden Salih Topçuoğlu, resmi kurumların
hizmetlerine daha fazla alan ayırarak güven ve kalitesini sürdürebilir şekilde
Sakarya’nın Serdivan ilçesinde çalışmalarına devam etmektedir.
1953 yılında Çanakkale’nin Çan kazasında dünyaya geldi.
Resim sanatına olan ilgi ve yeteneğini fark edişi Orta 2. sınıfta başladı. Herhangi bir ustanın yanında çalışmadı. Bu sayede yaratıcılık, renkçilik, kompozisyon, perspektif ve hayal gücü resimde birleşerek reklamcılık mesleğini yapmasına vesile oldu. Reklamcılığa fırça ve yağlı boya ile harf çizerek başladı.
Çıraklıktan ustalığa yetiştirdiği 11 usta yetiştiren Sami Kırmış’ın 500’e yakın eseri bulunmaktadır. Kendi yeteneğiyle resim ve reklam işini 45 senedir bu bölgede devam ettirmektedir.
1932 yılında Bulgaristan Rusçuk’ta doğdu. 1952 yılında Ali Rıza Titiz’in yanında çırak olarak mesleğe başladı. Bir yıl sonra Ar Reklam’a Halit Uygur’un yanına geçti. Burada dört yıl geçirdikten sonra 1956 yılında seyyar olarak çalışmaya başladı.
1958 yılında kendi işyerini açtı, 1967’de Yeniyol, İnönü Caddesi’ne taşındı ve emekli olana kadar burada hizmet vermeye devam etti. Bu dönemin başlıca işleri otobüs ve dükkan yazıları ve bez afişlerdi. Zamanla pleksi ve kabartma harflerle ışıklı tabela işleri bunlara eklendi.
O yılların yegane düzenli iş kaynağı otobüs firmalarıydı. Yazı karakterlerinin herkes için farklı olması firmaların hep aynı sanatkarla çalışmasını sağlamıştı.
Sami Sarpça’nın Bursa’da yetiştirdiği ustalardan bazıları Kemal Gümüş, Cemal Gümüş ve Ali Demirbel’dir.
1992 yılında işini oğlu Beşir Sarpça’ya devreden Sami Sarpça, 2000’li yıllara gelinceye kadar Elif Reklam’da oğluna yardımcı olduktan sonra bugünlerde emekliliğini yaşamaktadır.
1952 yılında Samsun’da doğdu. İlk ve ortaokul dönemlerinde hayali ressam olmaktı. Mesleğe 1964 yılında ressam ve tabelacı olan ilk ustası Salim Özüdoğru’nun yanında başladı. Daha sonra en yoğun çıraklık ve kalfalık dönemini yanında geçirdiği Burhan Güzey Usta ile devam etti.
1970 senesinde Ressam Murat Güngör ile çalışmaya başladı. 1972 yılında askere gitti ve burada aldığı görevlerle sanatını yapmayı askerde de sürdürdü.
Askerden döndükten bir sene sonra Murat Güngör ile çalışmalarına devam etti. 1976 yılında Çağdaş Reklam ile ciddi anlamda esnaflığı başladı. O dönemlerde eline geçen yazı fontlarını içeren Letraset kataloğundaki fontları çizerek tabelada uygulamaya başladı.
Ankara’ya taşınıp ortaklığa başladığı Bilge Reklam ile bir yıl kadar süren macerasını 1985 yılında sonlandırarak Samsun’a döndü. O yıllarda idealist bir doktoru konu alan Şahika isimli diziden ilham alarak adını koyduğu Şahika Reklam’ı kurarak pek çok sanatsal işe imza attı.
1997 yılında firmasını kapatmak zorunda kaldı. Emekli olduktan sonra bir yandan Samsun Sanat Müziği Derneği’nde korist ve solistliğe başlarken öbür yandan kaligrafi sanatı ile ilgilenmeye devam edip düğün davetiyesi, sertifika gibi el becerisi gerektiren işler yapmayı sürdürdü.
Sebahattin Demir Binici, Samsun Barosu Türk Sanat Müziği korosunda solist olarak görev alırken kaligrafi sanatını da sürdürmeye devam etmektedir.
1951 yılında Adana’da doğdu. 1968 yılında Kayseri’ye taşındılar ve liseye burada başladı. Resim kabiliyetini evlerinin bodrumunda sinema afişleri yaparak değerlendirdi. Boya alacak parası olmadığı için toz boyalarla tutkalı karıştırıp kendi boyasını yapıyordu. Matbaalara klişe resmi çizerek, deneme yanılmalarla tabelacılık yaparak sektöre girdi.
Üniversite sınavlarına hazırlık için Kayseri’de dershane olmadığından Ankara’da bir dershaneye gitti. Gündüz çalışıp, gece kursa gidecekti. İş ararken Altın Fırça Hayri Uras Usta’nın yanına gitti ancak Hayri Usta Sedat Zeytin’i Hasköy’de bir tır yazma işine gönderdi, bir tırı 1,5 günde 2 kişi fırçayla ancak yazabiliyorlardı, işler umduğu gibi olmadı. Tatillerde Adana’da mimar olan akrabasının yanında teknik ressam olarak çalıştı.
Askerden dönünce Kayseri’de, dönemin en ünlü ismi sağır, dilsiz olan Yılmaz Bayraktar (Dilsiz Reklam) ile 4 yıl süren bir ortaklığı oldu. Babasının ısrarı ile bir süre tabelacılığa ara verip sahibi oldukları mobilya mağazasında çalıştı. Boş zamanlarında tabela yazmaya devam etti. Tabela işleri çoğalınca mağazanın camına 1982 yılında “Altın Reklam” yazdı. Tabela işleri daha da yoğunlaşınca Kayseri’nin ilk krom ve pirinç harflerini yapmaya başladı. İki yıl yalnız çalıştıktan sonra Mustafa Erciyes ile 4,5 yıl süren bir ortaklığı oldu. 1987 yılında Sedat Zeytin Reklam olarak yoluna yalnız devam etti.
Tüm yaşantısı boyunca hep yenilikler, farklılıklar aradı. Pleksi kutu harflere alternatif olarak sunta harfler kesip üzerine fasarit atıp boyadı, strafordan harf yapmayı geliştirdi. Önceleri dekupajla kesip zımpara ile tesviye yapıyordu, sonrasında cnc strafor kesim makinesi aldı ve daha kaliteli, daha seri işler yapmaya başladı.
Fırçayla yapılan tabelalar, kat kat zemin boyalar, kivik astar ile 25-30 yıl dayanacak kalitede yapılırdı. Cam yazıları genellikle (resmi daireler, apartman, avukat ve doktor yazıları) yaldızlı olurdu. Önce kontur çekilir siyah yağlı boya ile (camın tersinden) daha sonra ispirto içerisinde inceltilmiş gomalağa toz yaldız dökülür ve kontur yazının içi boyanır, daha sonra da yaldızın arkası siyah boy ile kapatılırdı. Küçük levhalar ve kapı isimliklerinde cama komple yaldız sürülür, sonra çizilen yazıların kenarları jilet ve kırık şerit metre parçasıyla kazınırdı.
Evli ve iki çocuk babası olan Sedat Zeytin halen Gen2 Baskı ve Boya Satış Ltd. Şti.’de oğlu ve arkadaşları ile beraber ticaret hayatını sürdürmekte ve kendisi de 3 boyutlu resimler yapmaktadır. Resimleri instagram’da sedatzeytinartgallery hesabında yayınlanmaktadır.
1956 yılında Kırşehir, Kaman Kurancılı kasabasında doğdu. 1969 yılında ortaokul sonrası kasabadan ayrılarak Ankara’ya geldi.
Hamamönü’nde radyo tamircisi yanında çırak olarak işe başladı. 6 aydan sonra akrabası vasıtası ile Ulus Güvercin Sokak’ta Özel Kardeşler firmasında rozetçi çırağı olarak mesleğe ilk adımını attı ve aynı zamanda Abidinpaşa Gece Lisesi’ne devam etti.
1974 yılında Özel Kardeşler firmasının dağılması ile Kızılay Yüksel Caddesi’nde Örnek Rozet’te Necati Onurcu’nun yanında kalfalığını sürdürdü.
Liseyi bitirdikten sonra Bayındırlık Bakanlığı’nda 1 yıl memurluk yaptı ve sonra askere gitti. Askerlik dönüşü 12 Eylül 1980 sonrası Özel Kardeşler firmasındaki kalfası olan Erdoğan Pekpak’ın kurmuş olduğu Özdoğan Rozet firmasına ortak oldu. Ortaklıkları 1997 Ekim ayına kadar sürdü.
1997 Aralık ayı itibari ile de Sembol Reklam Ltd. Şti. firmasını kurdu. Halen çalışanları ile firmasının Genel Müdürlüğü’nü yürütmektedir.
954 yılında İzmir’de doğdu. Baba mesleği olan reklamcılığa 12-13 yaşlarında başladı. Babasıyla beraber çalışan Ahmet Zağnoz, Kuşadalı Selim, Murat Karadeniz, İbrahim Karadeniz, İbrahim Koral ve İsmail Tenli gibi ustalardan bombe, gölge, piramit yapımı gibi resim ve çizim temellerini edindi. İlk senelerinde yüksek bir raftan zıplayarak almaya çalıştığı boyanın üstüne devrilmesi sonucu maviye boyanmasını hiç unutmuyor.
EAS aküleri, Kale Radyatörleri ve İzmir İktisad Fuarı’nın işleri, meslek hayatının önem taşıyan çalışmalarından oldu. Ege Bölgesi’nin yol ve mekan yönlendirme levhalarının montajını yaptı, bu sayede Ege’nin bir çok yerini görme şansına erişti.
1985 yılında profil ve sac kasa olarak tabela imalatını kendi yapmaya başlayınca etrafındaki ustalar “Sen demirci misin?” diye sordular. Serdar Karakoç, onlara “Bir gün hepiniz demirci olmak zorunda kalacaksınız.” cevabını verdi. Reklamcılığın geniş bir alana yayılmasıyla, dediğinin doğru çıktığını da gördü.
Yetiştirdiği elemanı Ümit Göksu, çizim hesabı ve renk bilgileri de dahil olmak üzere mesleği dört ayda kaparak istenen her işi yapabilir noktaya geldi.
Meslek hayatı boyunca çeşitli reklamcılarla çalıştı ve 1999 yılında emekli oldu. Ancak mesleğine büyük ilgi duyduğu için, bilgisi doğrultusunda çalışmalarını 2019 yılına kadar sürdürdü.
Reklamcılığın vardığı noktadan gurur duyduğunu belirten Serdar Karakoç, sektörün başarılarının sürekli artmasını dileyerek meslektaşlarına sevgi ve saygılarını sunuyor.
Meslek hayatına Cağaloğlu’nda ağabeyi Ressam Cumhur Koraltürk’ün yanında çırak olarak başladı. Ağabeyinin sac levha üzerine yazdığı “Maaşallah” tabelalarını Eminönü, Sirkeci civarındaki minibüs ve otobüslere satarak geleceğin ilk adımlarını attı.
Daha sonraları tabela imalatına yatırım yapan diğer ağabeyi Gürbüz Koraltürk’ün yanında çalışmaya başladı ve orada da bir çıraklık eğitiminden geçti. Her iki ağabeyinden de gerekli donanımı alarak kendini geliştirdi.
Oturdukları muhit olan Bayrampaşa’da 1966 yılında ilk firması olan “Altın Fırça Reklam”ı kurarak meslek hayatına başladı. Kısa sürede İstanbul’da en iddialı tabelacılardan biri olan Şevki Koraltürk, ışıklı-ışıksız tabela, bez afiş, siyasi lider posterleri alanında eşsiz çalışmalarda bulundu. Altın Fırça Reklam artık “Altın Fırça Şevki” olarak anılıyordu.
Seçim afişleri ve siyasi lider posterleri alanında bir çığır açan Şevki Koraltürk, teknolojiyi de çok yakından takip ederek 1990 yılında kesici plotter alarak bilgisayar destekli folyo kesim alanına dahil oldu. Yeni sloganı “1 günde, 1 saatte tabela” yeni ismi ise “Koraltürk Reklam” olarak tazelendi. Şevki Koraltürk, sayılamayacak kadar referansa sahip olan iş kapasitesini yeni teknoloji ile sıkı sıkıya perçinledi. 15 senesini dolduran bu yatırımın ardından 2005 yılında dijital baskı sektörüne de girerek yeniliklere ne kadar açık olduğunu kanıtladı.
İş hayatı ve aile hayatı dışında sağlık problemleri ile de çok meşgul oldu. Ne olursa olsun her zaman önce işi, verdiği sözleri ve iş kalitesi herşeyin önünde idi. Günde dört saat diyalize girerken çıkışta tekrar iş yerine gelir ve bunu 12 yıl boyunca sürdürdü. Şevki Koraltürk, 2007 yılında aramızdan ayrıldı.
Saygıyla Anıyoruz.
1955 yılında eski Yugoslavya şimdiki Kosova’nın Gilan şehrine bağlı Doburçan Köyü’nde doğdu.
İlkokulu Gilan’da okudu. 1967 yılında ailecek Türkiye’ye, Bursa şehrine göç ettiler. Işığıbol, o günkü şartlar dolasıyla kaportacılık ve dokumacılık işlerinde çıraklık yaparak ailesine katkıda bulunmaya çalıştı. 1969 yılında amcasının vasıtasıyla Kemal Usta’nın (Kemal Reklam) yanında mesleğe ilk adımını attı.
1972 yılında İstanbul’a taşındı ve Tilla Reklam’da 6 ay çalıştı. Sonrasında Yenikapı’daki Art Reklam’da işe başladı. Burada kendisine çok emeği geçmiş Orhan Kara (Bakaç Reklam) ve Zafer Bardo gibi insanlarla 1974 yılına kadar çalıştı.
Akabinde, rahmetli olan Adil Aydoğan ve ortağı Güner Bey ile Tarlabaşı Mis Sokağı’ndaki Kent Reklam’da işe başladı ve 1978’e kadar burada çalıştı. 1978 yılında kendi işini kurmaya karar verdi ve Fatih’te Kamer Reklam adı altında kısa sürecek bir deneyimi oldu. Aynı yıl, gezmek için gittiği Bursa’da eski ustası, Kemal Reklam’da çalışması için iş teklifinde bulundu. Böylece Bursa macerası başlamış oldu.
1980 yılında tekrar kendi firmasını kurmaya karar verdi ve Sanat Reklam adı altında 13 yıl faaliyet gösterdi. 1993 yılına kadar birçok güzel işe imza attı ve pek çok eleman yetiştirdi. 1993 yılında bu işin ticaretine başlamaya karar verdi. O zamanki Teknotan firması ile anlaşarak 25 m2 olan dükkanına her renkten 5 metre folyo koyarak Folpa’yı kurmuş oldu.
Bugün, oğlu ve kızına tecrübelerini aktarmaya çalışan Işığıbol, bayrağı onlara devretmeyi umuyor ve çocuklarının Folpa’yı daha ileriye taşyacaklarına inanıyor. Seyfettin Işığıbol bugünlere gelmesinde bir nokta kadar dahi katkısı olan, kendisine emeği geçen herkese teşekkür ediyor.
Mesleğe, 1969 yılı Haziran ayında Ressam Osman Öztürk’ün yanında başladı.
Tabelaların, ahşap kasa ve sac kaplanarak yapıldığı atölyede, Seyit Kılavuz kısa zamanda el becerisi iyi olan bir kalfa olarak yetişip aranan bir usta haline geldi.
1972 yılında Sirkeci’de faaliyet gösteren Şenafiş Reklam’dan gelen ısrarlı talepler üzerine burada işe başladı, 1974 yılında askerliğini yapmak için buradan ayrıldı. 1976 yılında askerden döndüğünde, Topkapı Trakya Otogarı’ndaki çalışmalarını Şenafiş adı altında devam ettirdi.
Çok sevdiği mesleğini, 1994 yılı Mayıs ayında Topkapı’dan Bayrampaşa Otogarı’na taşıdığı firmasında yeni teknolojiler ışığında kardeşi ve çocukları ile devam ettiren Seyit Kılavuz, 2012 yılında aramızdan ayrıldı.
Seyit Kılavuz’un meslek hayatı boyunca yetiştirdiği elemanlar, kurdukları iş yerlerinde tabelacılık mesleğini devam ettirmektedirler.
Saygıyla Anıyoruz.
1948 yılında Konya, Merkez Meram ilçesi Kozağaç köyünde doğmuştur. İhsaniye ilkokulunda okuduktan sonra tabelacılık sanatını öğrenmek için Nedret Tabela’nın yanında yetişmiş olan Mehmet Karaçamur ustanın yanında tabelacılık sanatına başlayan Seyit Kumru, Özman Tabela yanında sanata devam etmiştir.
1969 yılında soy ismini taşıyan Kumru Tabela adında ilk tabela atölyesini İhsaniye Mahallesinde kurmuştur.
1972 yılında askerlik görevinden sonra
Konya Nalçacı Caddesinde Bulvar Sitelerinde 1980 yılına kadar mesleğine devam
eden Seyit Kumru, 1981 yılında Mevlana civarında 1992 yılına kadar tabela
atölyesinde hizmet vermiştir.
1992 yılına kadar dönemsel olarak İstanbul Topkapı müzehheplerinden eğitim almış, tezhip tezyinat ve hat sanatına da ilgi duymuştur. Bu sanatla ilgili Türkiye çapında yaklaşık 50 cami şadırvan iç dekorasyon ve tezyinatı yapmıştır.
1998 yılında tabela sektörüne
teknolojik değişimleri özümseyerek oğulları M.Nurullah ve Fethullah Kumru ile
tekrar başlamış olup Kumru Tabela adlı firmasıyla hizmet vermeye devam
etmektedir.
Aslen Sivas ili Koyulhisar kazası Yukarıkale nüfusuna
kayıtlı olup, babası memur olduğundan şark hizmeti sırasında 1962 yılında
Erzurum’da doğdu. 1963 yılında Konya’ya yerleştiler, ilk, orta ve lise öğretim
yılları Konya’da geçti.
İlk ticaret hayatına Konya’da 1978 yılında
manavlıkla başlayıp devamında tuhafiye dükkanı ile 1983 yılına kadar devam
etti.
1983 yılında Ankara Demetevler’de bulunan Burç
Reklam Kemal ve Rahmetli Yüksel ustaların yanına gelerek reklamcılık hayatının
ilk adımlarını attı. Fırça ile tabela yazımı ve serigrafi baskıda kendini
geliştirdikten sonra 1984 yılında Burç Reklam’dan ayrılarak Rahmetli Yüksel
ustası ile birlikte Yenimahalle Serdar Sokak’ta Baboy Reklam’ı kurdu. 1988 yılına
kadar birçok tabela ve gomalakla yaldız cam yazıları yaptılar. 1988 yılında şu
anda hala sahibi bulunduğu Ajans Mavi Boncuk Reklamcılık Ltd. Şti.’yi kardeşi Tamer
ile kurdu. Kendisi tabela ve serigrafi, kardeşi tasarım işleri ile devam ettiler.
1990 yılında evlendi.
Teknoloji yenilendikçe 1995 yılından sonra
plotterlar çıktı, fırça ve ıstakalar raflara kaldırıldı. 2002 yılında kardeşi
ayrıldı, kendisi teknolojilere ayak uydurarak faaliyetine devam etti. Tek başına
kaldığından küçülmeye giderek 2015 yılında serigrafi bölümünü kapattı. Aynı
zamanda büyük ayaklı ve montajlı tabela işlerini de almayı bırakarak hala tek
başına yıllardır çalışmakta olduğu kurumsal hazır beton firmalarının mikser
yazıları, tesis ikaz ve uyarı levhaları, folyo kesim, dijital baskı cam vitrin
yazıları, afiş ve matbuat işleri ile sektörde faaliyetlerini sürdürmektedir.
1944 yılında Afyonkarahisar’da doğdu. 1960 yılının yaz tatilinde ağabeyinin dükkanında o dönemlerde seyyar olarak şehir şehir gezen bir fırça ustası ile tanıştı. Böylece, mesleğe ilk adımını o yıllarda çok meşhur olan Jet Turizm’in yazılarının içlerini doldurarak başladı.
Aynı zamanda öğrenimine devam etti ve öğretmen oldu. Ancak tabelacılık ruhuna öyle bir işlemişti ki bir yandan da hobi olarak tabelacılığa devam etti. Bu dönemde fırça modasının geçmekte olduğunu fark edip, okuldaki bilgisayar kurslarına başlayarak teknolojiye ayak uydurdu.
Zamanı gelip de emekli olduğunda, çevresinin de teşvikiyle 1996 yılında “Gözde Reklam” isimli firmasını açtı ve 2011 yılına kadar mesleğini sürdürdü. Ancak sağlık sorunları nedeniyle 19 Eylül 2011’de aktif çalışma hayatından çekildi.
1953 yılının Ağustos ayında,
Rize’nin Pazar ilçesinde, altı kardeşin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi.
Okul yıllarında güzel yazı ve resim yeteneğinin olması nedeniyle amatör bir
şekilde afiş ve benzeri işler yapmaya başladı. Yaz tatillerinde dönemsel olarak
ilçedeki çay fabrikasının ressam kadrosunda çalıştı. Zor koşullarda fabrikanın
cephe tabelasının, kapı ve masa isimliklerinin, çeşitli bölüm tabelalarının ve
yönlendirme yazılarının yanı sıra çevre fabrikaların da benzer işlerini yaptı.
Yazma hevesi, zamanla görevi haline geldi. Çevredeki berber, bakkal, lokanta
gibi tabela taleplerini güç koşullarda yerine getirmeye çalışarak bir bakıma
ilçenin amatör tabelacısı oldu. Askerlik hizmetini gerçekleştirmek için geldiği
Ankara’ya yerleşmeye karar vererek, geçmişte bu işle uğraşmış olduğu ve kendini
bu mesleğe yakın hissemesi dolayısıyla reklamcılık alanında, Ankara’nın önde gelen
firmalarından İzzet Reklam’da çalışmaya başladı.
1977 yılında, Recep Sakın
ile birlikte çalıştığı İzzet Reklam’a ortak oldu. 1978’de Recep Sakın ile kendi
firmalarını kurmak için İzzet Reklam’dan ayrıldılar ve Grafik Reklam’ı
kurdular. Hızla gelişip büyüyen firma, 1988 yılında Grafik Yapı, Dekorasyon ve
Reklam Hizmetleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. unvanı ile şirketleşti ve
kurumsallaşma yönünde önemli adımlar attı. Reklamcılığın yanı sıra inşaat ve
dekorasyon hizmetlerini de vermeye başladılar.
1993 yılına gelindiğinde
şirket ortakları yollarını ayırma kararı aldı. Saraç, ortağı Recep Sakın’dan şirket
hisselerinin diğer kısmını da devir alarak çalışmalarını sürdürdü. 17 yıllık
ortaklık sürecindeki arkadaşlıkları ve dostlukları Recep Sakın’ın hayatını
kaybettiği 2019 yılına kadar devam etti.
Danimarka kökenli Modulex
Mimari Yönlendirme Sistemleri’nin Ankara bayiliğini de yapan Grafik
Reklam, günümüze kadar Türkiye’nin birçok yerinde AVM’lerin iç ve dış
yönlendirme sistemleri ile benzeri işlerini, Etibank şubeleri dekorasyonunu,
cephe reklam panoları ile fuar stand ve organizasyonlarını, Halk Bankası şube
dekorasyon ve cephe reklam panolarını, Vakıfbank, Ziraat Bankası, Yapı Kredi
Bankası cephe reklam panolarını, PTT merkez ve şubelerinin ışıklı gişe yazılarını
ve reklam panolarını yaptı. Türk Telekom merkezleri iç ve dış mekan panoları
ile plexiglas telefon ankesörlerini, Ankara metrosu ve Ankaray’ın istasyon
panoları ve iç mekan yönlendirme sistemlerini, Türkiye İş Bankası şubeleri
cephe reklam panolarını, iç mekan led ışıklı görsellerini, ATM kabinleri
ve siperliklerini ve Başkent Üniversitesi ile pek çok üniversite yerleşkesinin
çeşitli hizmetlerini gerçekleştirdi. Hastane yönlendirme sistemleri, özel
sektöre ait kurumsal firmaların reklam panoları, totem, çatı ve yol tabelaları,
dijital baskılı vinil germe panolar, araç giydirme, sergileme standları ile led
ışıklı hareketli panolar vb. gibi farklı hizmetleri de bünyesine katan Grafik
Reklam, işlerini başarıyla tamamlayarak haklı referanslar edindi. Firma, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Almanya, Hollanda ve Gürcistan’a reklam panoları
ihraç etti.
Sektörde özgün ve titiz
çalışmaları ile tanınan Taner Ahmet Saraç; faaliyette bulunduğu 40 yıllık süre
içerisinde bir yandan ticari performansı ile ülke ekonomisine değer katmak için
çalışırken, diğer yandan da topluma karşı sorumluluğunun bilinciyle atölyesini
bir okul gibi görerek kapılarını öğrenmek isteyen herkese açtı. Pek çok genci
yetiştirerek onları iş sahibi yaptı ve böylece sektöre değer kattı. Yine pek
çok insana iş olanağı sağlayarak istihdam yarattı.
O yıllardan tanıdığı ve
anımsadığı, sektörün Ankara’daki önde gelen isimleri olarak Saraç; İzzet Reklam’dan
İzzet Halkman, Er Reklam’dan Ertürk Dölek, İzzet Reklam bünyesinde letraset
kataloğundan yazı büyütmesiyle ve titiz çalışmalarıyla tanınan ve 2020 yılında
vefat eden Mehmet Günindi, vefat eden Usta Hayri Altınfırça, elektrikli
süpürgeden bozma pistole ile bir ressam gibi tabela yazan, meşhur sohbetleriyle
de bilinen Merhum Cem Usta, Nokta Reklam’dan Merhum Baki Torunoğlu, Morova
Reklam’dan Ömer Morova, Merhum Tayyar Nakkaşoğlu, Canel Reklam’dan Çetin
Leventoğlu, Zühal Reklam’dan Merhum Mahmut Bilal, Net Reklam’dan Muharrem Kölay,
kibarlığı ve beyefendi kişiliğiyle tanınan Seyri Reklam’dan Orhan Seyri,
Ankara‘dan memleketi Tavşanlı’ya taşınan, pistole ile bombeli yazıları
yaygınlaştıran Taktak Reklam’dan Saim Taktak ile babası Ressam Abdullah Taktak,
Süper Reklam’dan Merhum Celal Yapar, efendi kişiliği ve meşhur gülüşüyle anılan
fizik öğretmeni Merhum Erol Yalçın ile ortağı Aya Reklam’dan Yusuf Sayın, Alp
Reklam’dan Merhum Cemal Alpüren, Orhan ve Nurhan Önder kardeşler, neoncu Merhum
Nesim Usta, titiz çalışmalarıyla bilinen Erbakan Tabela’dan Merhum Erbakan
Usta, Osmanlı Reklam’dan Osman Aydın, İGM Reklam’dan İsmail Göynük,
öğretmen kökenli Merhum Hüseyin Tezcan, Ankara’da ilk ışıklı reklamı başlatan
meşhur Merhum Rapid Usta ve kadim dostu Başkent Reklam’dan 2019 yılında vefat
eden Namık Kemal Özçelik’i ifade etti.
Saraç, dijital baskı
makinalarının olmadığı geçmiş dönemde bir ressam ustalığıyla sinema afişi
yaparak mesleğe başlayan birçok ustanın, fırça ile tabela yazarak yaşamını
sürdürürken diğer yandan da pek çok değerli ustanın bu isimler sayesinde,
Ankara’da yetiştirildiğini vurguladı. Ardından ilk işvereni ve sonrasında da
ortağı olan, ressamlığı ve tabelacılığının yanı sıra akordiyon çalma
yeteneği ve sanatçı kişiliğiyle de tanınan İzzet Halkman ile vefat eden diğer
ustaları saygı ve rahmetle andığını ifade etti.
Faaliyette bulunduğu
süre içerisinde ARED Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği’nin
Ankara’daki örgütlenme çalışmaları, il temsilciliği ve 4. Dönem
Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde de bulunan Taner Ahmet Saraç, 2017
yılında profesyonel iş yaşamına son verdi ve emeklilik döneminde de çok
sevdiği mesleğinden kopmadan, çalışmalarına devam etmektedir. Taner
Ahmet Saraç’ın Psikolog bir kızı ve İşletmeci bir oğlu bulunuyor.
1961 yılında Ankara’da doğdu.
1979-1983 yılları arasında Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nde okudu.
Tabelacı Bekir Akdoğan’ın oğludur.
1981 yılında Ankara Menekşe Pasajı’nda, baba mesleği Pantoğrafçı-Damgacı-Tabelacı Doğan Reklam adı altında kendi iş yerini açarak profesyonel iş hayatına atıldı.
1993 yılına kadar matbaacılık sektöründe yine Doğan Reklam adı altında faaliyet gösterdi.
Kurduğu diğer şirketlerde; kırtasiyecilik, petrolcülük ve tıbbi cihaz satışı gerçekleştirmiş, işlerinin yoğunluğu sebebiyle şirketleri devretmiştir.
1993 yılında Akdoğan Plastik ve Sanayi Ürünleri Ltd. Şti.’yi kurdu.
1995 yılından sonra Plastik Enjeksiyon ve Plastik kalıp işine de girmiş, bugüne kadar da devam ettirmiştir.
İş hayatı hep yapılmayanları yapmak yeni bir şeyler tasarlayıp üretmek üzerinedir.
Ticari kısımdan ziyade üretim kısmına daha sıcak bakmıştır.
Etik değerleri ve ilkeleri neye mal olursa olsun hep önde gelmiştir.
Yönlendirme sistemleri ve display ürünlerinde 100’e yakın patent, faydalı model ve tasarım çalışmaları bulunmaktadır.
Turgut Akdoğan, 2012-2013-2014-2015 yıllarında Türkiye Patent ve Faydalı model Birincisi olarak TPE’den ödül almıştır.
Turgut Akdoğan, 1990 yılında Türkiye’ye ilk otomatik damga ve klişe makinesini getirmiştir. Yönlendirme sistemlerini Türkiye’de profesyonel olarak ilk üreten kişidir.
Reklam sektöründeki çizgisini 2005 yılından itibaren display ürünlerini katarak bugüne kadar devam ettirdi. Sahibi olduğu Akdoğan Plastik ve Sanayi Ürünleri Limited Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren Dizaynmodül markasıyla, İstanbul yolu, Kazan Mevkii’ndeki 7500 m2 kapalı alana sahip fabrikada üretim ve satış faaliyetleriyle devam etmektedir.
1960
yılında Tekirdağ’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimini Tekirdağ’ın
Malkara ilçesinde bitirdi. Malkara’da kalmasının sebeplerinden birisi de yaşlı
anne ve babasının yanında olmaktı. Babası bir zanaatkardı, ağaç işlerinde
uzmandı, at arabası yayık, düven gibi tarım ve ev aletleri yapardı.
Ümit
Günyak, rahmetli babasının işçilik ve el becerilerinden feyz aldı ve onu
izledi. Bu arada resim öğretmeni Cumali Karayılan’ın teşvikiyle sanat ve yazı işlerine
başladı.
1980
yılında fotoğraf sanatçısı Mehmet Çevik ile Sanat Reklam adı altında tabela ve
fotoğraf stüdyosu kurdu. Daha sonra Libyalı sanatçı Rıza Cıvak ile ışıklı
reklam işlerini yürüttü. Sonrasındaysa metal işleri uzmanı Sadettin Yıldız ile
metal alanında uzmanlaştı. Mahalle komşusu ve arkadaşı İsmail Hakkı Hoca’nın
resim ve ağaç oyma işlerinden feyz aldı.
1987
yılında kaligrafi ve hat sanatı üzerine çalışmalar yaptı ve eski Türkçe’yi
öğrendi. 1987 yılının sonunda Gazi Süleyman Paşa Camii’nin mihrabına yapmış
olduğu halı deseni, camiye gelen bir grup ziyaretçi tarafından mihraba asılı
halı zannedilerek püskülleri ellenmeye çalışıldı. Oldukça gerçekçi ve Günyak’a
ait olan bu desenin yağlı boya ile çizildiği anlaşılınca grup kendisini atölyesinde
ziyaret ederek takdir ve teşekkürlerini sundu. Mesleğini icra ederken
Günyak’ın başına talihsiz kazalar da
gelmiş, 4 metrelik yüksekten tabela indirirken tabelanın arkasına yuva yapmış
olan kargalar tarafından saldırıya uğramış ve maalesef gagayla kafası
delinmiştir.
Ümit
Günyak hala Malkara Hacıevhat Mahallesi, Doğuş Sokak’taki atölyesinde
çalışmalarını sürdürmektedir. Evli ve iki çocukludur. Yapmış olduğu başarılı çalışmalardan
dolayı değişik kurum ve kuruluşlardan teşekkür, takdir ve plaketler almış bir
ustadır.
1958 yılında Rize’de doğdu. Mesleğe 8-10 yaşları arasında evde kendi çabalarıyla tuval çakıp resim yaparak, yazı yazıp ödev sayfaları düzenleyerek başladı.
1970’li yıllarda okumak için İstanbul’a geldi ve AET Reklam’da çalıştı. Üniversitede iktisat okurken bir yandan da Cağaloğlu’nda Mustafa Kar’dan mesleği öğrenmeye devam etti.
Yaklaşık beş yıl süren bankacılık serüveninin ardından kendi işini yapmaya karar verdi.
Topkapı Otogar’da elinde ıstakası ve torbasıyla Aksaray’a kadar yürüyerek işyerlerinin cam yazılarını, dolmuşların güzergah yazılarını yazardı. Bazen de duvar resimleri yapar, işyerleri ve bina teraslarının duvarlarını tablo gibi süslerdi.
1978-1980 yıllarında Merter’de kendi işyerini açarak gerçek anlamda ticari hayata ilk adımını attı. O dönemlerde ışıklı reklam için yapmış olduğu rezistans sistemi şu an piyasada yüksek fiyatlarla satılan sistemin amatör prototipi de denilebilir. Bu sistemde ısı ayarını, rezistansın ucuna takmış olduğu elektrikli ısıtıcı taşı ve içine döşeli rezistans ile aradaki mesafeyi azaltıp çoğaltmakla sağlardı. Bu aletle “Pres Fan” diye tabir edilen 3mm’lik pleksiglas levhalar yaptı.
Umur Yaşar Cevahir, endüstri mühendisi olan oğlu Yunus Emre Cevahir ile birlikte atölyeciliği yok denecek kadar azaltmış, uygulama ekibi ile dijital baskı ve kopyalama merkezi olarak, Cevahir Reklam Dijital Baskı ve Kopyalama Merkezi adlı firmasında çalışmalarına devam etmektedir.
1948 yılında Tekirdağ’da doğdu. Resim yeteneği çok küçük yaşlarda fark edildi. Mesleğe 12 yaşında Kepirtepe Öğretmen Okulu’nda Basri Güven Usta’nın teşviki ile tabela yazıcılığı ile başladı. Bu yaştan itibaren reklam ressamlığı ve tabelacılık yaptı.
Talebelik ve öğretmenlik yaşamı boyunca reklamcı ve ressam olarak özel sektöre hizmet verdi. 1960-1966 yıllarında Kepirtepe’deki öğrenciliği boyunca Lüleburgaz ve Trakya’da tabelacılık yaptı. 1967-1971 yıllarında İstanbul’da yine tabelacılığın yanı sıra Lunapark Gazinosu sahne dekorları ve müzik sanatçılarının plak kapak tasarımlarını yaptı. 1971 yılında öğretmenlik mesleğine başladı ve öğretmenliğin yanı sıra resmi olarak aile şirketi ile reklamcılık ve sanayi ressamlığı yapmaya devam etti.
Akzo Nobel’e satılana kadar Marshall Boya Fabrikası’nın işlerini yaptı. Paşabahçe Şişecam Fabrikaları tesislerini Trakya’da kurunca çevredeki birçok tabelacıyla çalıştı. Sonrasında Vahit Reklam’a da işveren Şişecam, 20 yıldır Vahit Akan ile çalışmaktadır.
Vahit Akan 10 yıldır işlerini oğluna devretmiş olup, bu dönemde Avrupa Birliği Projeleri’nde uluslararası ressamlar ile sanat projelerinde çalışmalar yapmaktadır.
18 Mart 1962’de Kastamonu ili, Azdavay ilçesi, Başakçay Köyü’nde 7 çocuklu Çilek Ailesi’nin 6. çocuğu olarak doğdu. İlkokulun ilk iki yılını Başakçay’da geriye kalan kısmını Ankara’da tamamladı. 1975 yılında 13 yaşındayken Nokta Reklam’da, Abdülbaki Torunoğlu’nun çırağı oldu. Önce kurşun hurufat ile damga ve kaşe yapmayı, hemen ardından ise pantograf yazmayı öğrendi. Tabelaları fırça ile hazırlarken, zaman içinde şablon kullanımına ve boya tabancası ile yazıma başladı. Çıraklığı, kalfalığı ve ustalığı, Rahmetli Ustası Büyük Üstat Abdülbaki Torunoğlu’nun yanında geçti.
1982 yılında evlenerek askere gitti, 1984 yılında asker dönüşü Nokta Reklam’da çalışmaya devam etti. Yıllar geçtikçe Ustası yaşlanıyordu ve işi devretmek istiyordu. 1988 yılında Nokta Reklam’ı 20.000 TL ödeyerek, hemen hemen bir apartman dairesi fiyatına devraldı. Atölyede bir telefon bir de pantograf makinesinden başka kıymetli eşya yoktu. Arkadaşları o dönem bu bedeli çok görüp engellemeye çalışsalar da Veli Çilek, Nokta Reklam’a, O’nun adına, geçmişine ve ustasının emeğine değer veriyordu. O günden beri 42 yıl geçti ve Nokta Reklam kendisine, kendisi de O’na baktı.
35 yıl önce başlayan mutlu bir evliliği var. Yıllar içinde ailesi 3 kız çocuğu ile genişledi. Ülkesinin geleceği için eğitimin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Kızlarını okumaları için her zaman destekledi. Biri kimya mühendisi, biri şehir ve bölge planlamacısı oldu, hatta kızları yüksek lisanslarını yapıyorlar. Diğer kızı ODTÜ Gıda Mühendisliği’nde akademisyen.
Kendi mesleğinde 1990’lı yıllara kadar daha çok el emeği ve zanaatı kullandı. 1990’lı yılların başında Türkiye’de teknolojik gelişim ve ihtiyaç hissedilmeye başladı. O yıllarda bilgisayarlı plotter kesim yöntemini benimsedi. 1990’lı yılların sonunda dijital baskı ve lazer teknikleri ortaya çıktı. Şimdilerde sıklıkla dijital baskı, lazer kazıma ve plotter kesim teknikleriyle çalışıyor.
Sürekli teşvik ettiği genç çalışanları ve yakın arkadaşları zaman içinde kendi işlerini kurarak çok başarılı oldular. İlk kalfası Recep Kaçar Dadaş Reklam’ı, ilk çırağı Mehmet Yılmazer Mert Reklam’ı kurdu. İkinci çırağı Şükrü Yakışık Yonca Reklam Matbaa ile kendi işini var etti. Orhan Çekinmez Or-Çe Reklam’ı kurdu. Mehmet Bıyık Kardeşler Reklam’ı kurdu. Yine yanında çalışan Sami Yıldırım Cenk Reklam’ı, Muhsin Dursun Kutay Reklam’ı ve Yunus Bedir ise Lider Reklam’ı kurdu.
Veli Çilek, geniş kapsamlı işlerini dostlarının firmalarıyla yürütüyor. (Mehmet Gönülal – Reklam Ofis ve Ali Öz -Reklam Market). Beraber büyürken, yaptıkları çalışmalarla reklamcılık sektörünün de büyümesine katkıda bulundular.
Birçok firma ve kuruma hizmet verme şansı oldu. TRT, Milli Prodüktivite Merkezi, McDonald’s, Burger King, Zafer Dershaneleri, Zafer Koleji, Final Dergisi Dershaneleri, Şampiyon Dershane, Bilim Dershaneleri ve Budget – Europcar Araç Kiralama, GATA Turizm, Gazi Anadolu Lisesi, Bilim Okulları, Bilim Koleji, Onkoloji Hastanesi övgü toplayan ve uzun soluklu işlerinden bazılarıdır. Devlet kurumlarıyla çalışırken ülkesine fayda sağladığını düşündü. Müşterisi olan firmaların sahipleri ise aynı zamanda dostları oldular.
Veli Çilek, ustasının işiyle birlikte işyerini ve ismini de devrettiği şanslı insanlardan. Özellikle Ankara’da, bir yandan ustasının dürüstlüğünü taşırken, diğer yandan o işyerini daha iyi seviyeye getirebilen ender insanlardan olduğunu düşünüyor. Kendi dönemini ‘reklamcılıkta ikinci kuşak’ olarak adlandırıyor. Bu dönemde faaliyet gösteren reklamcıların çok şanslı olduğunu biliyor ve bunun ilerleme, gelişim ve teknoloji olarak bir dönüşüm evresi olduğunu belirtiyor. Basit bir fırçayla, el emeğiyle tanıtımları yazarken, şablon kullanımına, şablonlardan “plotter”a, “plotter”dan lazere ve sonrasında dijital ortamdaki imkanlara…
Çok sevdiği ustasının bu imkanların birçoğunu kullanma fırsatı olmadı. Bazılarını ise ömrü yetmediği için göremedi. Veli Çilek, 40 yıl önceki heyecanla çalışıyor ama bazen “Acaba yıllar sonra bu iş nasıl yapılacak ve ben neleri göremeyeceğim?” diye düşünüyor.
1960 da Bor’da doğdu 1977-1980 yılları arasında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nde okudu.
12 Eylül 1980 öncesi yüksek okullar anarşiden kapanırdı, okulunun kapatıldığı dönemlerde
Sıhhiye Strazburg Caddesi’nde Er Reklam da ışıklı reklam imalatını, işyeri komşuları İzzet Reklam’daki (sonradan VERA Reklam olarak ortaklık yaptığı) Ramazan Cengiz’den de altın varak cam yazılarını ve fırça ile tabelacılığı öğrendi.
Son fırçacılardan olan Veysel Binyıldız, Yapı Kredi Bankası’nın birçok şubesinin camlarına altın varak veya toz yaldız vitrin yazıları yazmıştır. Şu anda Ankara’da Doğaner Mimari Yönlendirme Sistemleri olarak yönlendirme sektöründe yenilikler bulmaya devam etmektedir.
20.03.1959 tarihinde Ankara Kızılcahamam, Eğerli Kuzören Köyü’nde dünyaya geldi.
İlkokulu köyde bitirdi, 1972 yılında ailesiyle Ankara’ya göç etti. Bir sene kadar Ankara Siteler’de mobilya ve döşeme işlerinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Sakarya Caddesi’nde Nokta Reklam’da işe başladı.
Nokta Reklam’da damga, tabela, cam ve her türlü reklam işlerinde çalışıyordu. 1979 senesine kadar Nokta Reklam, Altay Reklam ve Bedir Reklam’da reklam ve serigrafi işleriyle uğraştı.
1979 yılı sonunda askere gitti. Askerlik dönüşü tekrar Nokta Reklam’da işe başlayarak kaldığı yerden devam etti.
1985 yılında Hayri Altın Fırça’ya iş ortağı olarak devam etti. İki sene sonra kendi atölyesini Lider Damga olarak açtı. 1989’da damga atölyesini devrederek Çağdaş Reklam’da tabela, serigrafi ve plaket işlerine devam etti. 1996 yılı sonunda ayrılarak Lider Reklam olarak kendi atölyesini kurdu. 2007 yılına kadar reklam işleriyle ilgili her türlü işi yaptı ve 2003 yılında emekli oldu.
2007 yılında dükkanı kapatarak Kızılcahamam Eğerli Kuzören Köyü’ne geri döndü, burada yaşamını devam ettirmektedir. 1982 yılında evlenen, 4 çocuk babası, 7 torun sahibi olan Yunus Bedir, şimdi torunlarıyla vakit geçirmektedir.
1953 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Ortaköy’de dünyaya geldi.
Ortaokulu birinci yılına kadar köyünde okudu. 1967 yılında Ankara’ya taşınmalarıyla eğitimini Ankara’da tamamladı. Okulla birlikte çalışma hayatına da başladı. Reklamcılık mesleğine ilk olarak 1968 yılında Süper Reklam, Celal Yapar’ın yanında başladı. Daha sonra bir yıl kadar Altınel Reklam, Yahya Usta’nın yanında çalıştıktan sonra 1969 yılında Zuhal Reklam Mahmut Bilal Usta ile mesleğe devam etti.
1971 yılında Eşi Şerife Hanım ile evlendi. 1972-1973 doğumlu iki erkek çocuğu oldu. Askerliğini 1975-1977 yılları arasında yaptı ve döndükten sonra yine Zuhal Reklam’da çalışmaya devam etti. Aynı yıl Orhan Seyri Usta’nın Devlet Tiyatroları’ndan emekli olması nedeniyle tiyatroda Atölye Ressamı olarak çalışmaya başladı.
1980 yılında Devlet Tiyatroları’ndan ayrıldı ve Erol Yalçın ile birlikte Ersa Reklam Ltd. Şti.’ni kurdular. 10 yıl kadar birlikte çalıştıktan sonra ortaklıklarına son vererek meslek hayatına Yeni Ersa Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’ni kurarak devam etti.
O dönemlerde M.E.B.’in düzenlemiş olduğu teknik resim kurslarına katıldı ve çeşitli sertifikalar aldı. Bunlar mesleğinin gelişmesinde çok faydalı oldu. Bu arada çeşitli sivil toplum örgütlerinde de görevler aldı. Reklamcılar Odası Yönetim Kurulu Üyeliği, ARED Açıkhava Reklamcıları Derneği Ankara İl Temsilciliği gibi çeşitli çalışmalar yaptı. Kendi köyünde kurulan ORVAK Ortaköylüler Sosyal Yardımlaşma, Kültür, Eğitim ve Sağlık Vakfı’nda Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.
Eşini kaybetmesiyle 2011 yılına kadar kendi şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatını sonlandırarak mesleğine veda etti ve iş yerini oğluna devretti. Köyünde muhtar seçilerek, köyüne hizmet etmektedir. Firması ise oğlu Mesut Sayın’ın yönetiminde Yeni Ersa Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak aktif çalışmalarını sürdürmektedir.
1957 yılında Kayseri Hacılar’da doğdu. Sanata duyduğu büyük ilgiden dolayı ilköğrenimini tamamladıktan sonra 1969 yılında tabelacılığa çırak olarak başladı. Reklam pano, yazı ve resimlerinin kalemle çizilip, fırça ile renklendirildiği o yıllarda, ilk atölyesini 18 yaşında kurdu ve aynı zamanda açık öğretime devam etti. 1979 yılında vatani görevini bitirdikten sonra çalışmalarını kaldığı yerden sürdürdü.
HASİAD’ın (Hacılar Sanayici ve İşadamları Derneği) kuruluşunu gerçekleştirip, iki dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.
Sosyal faaliyetleri çok seven Yusuf Turan, ayrıca birçok gönüllü kuruluşta aktif görev aldı. KAREKDER’de (Kayseri Reklamcılar Derneği) ve Hacılar Dağcılık ve Kış Sporları Merkezi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptı. Kayseri Erciyes Spor yönetiminde, Sanayici ve İşadamları Dernekleri yönetim kurullarında, 1.Organize Sanayi KOSB Müteşebbis Heyeti Yönetim Kurulu’nda görev aldı. Kayseri Ticaret Odası (KTO) ve Kayseri Sanayi Odası (KAYSO) üyeliğinin yanı sıra Kayseri 21. Dönem İl Genel Meclisi üyeliği yaptı.
Dört çocuk babası olan Yusuf Turan, kurucusu olduğu Tura Reklam San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olmasının yanı sıra Medya Gets Outdoor ve Netmecra Görsel İletişim şirketlerinin kurucusu ve ortağıdır. Grafik tasarımdan projelendirmeye, üretimden montaja kadar işlerle açıkhava reklamcılığında faaliyetini sürdürmektedir.
1960 yılında Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde doğdu. İlk ve ortaokulu Ceylanpınar’da, liseyi Ankara Gaziçiftlik Lisesi’nde okudu, sıkıntılı hayat şartlarından dolayı lise eğitimini Ceylanpınar’a dönerek tamamlamak zorunda kaldı.
Okul yıllarında öğretmenleri ve arkadaşları tarafından fark edilen yazı ve resim kabiliyetini hiçbir ustayla çalışmadan kendi kendine geliştirerek tabelacılığa yönlendirdi. İlk yazdığı cam yazısından para kazanmasıyla hem kendine güveni gelişti hem de ismini duyurdu.
Askerliğini tamamlamasıyla Şanlıurfa’da Çile Tabela isimli ilk dükkanını açtı. İlk çırağı olan Mustafa Dörtbudak ile kamyonlara “Danger-Tehlikeli Madde” yazıları, kartal ve şahin resimleri yaptılar.
Dört çocuk babası olan Yusuf Üzer, İzmir’de 20 yıl reklamcılık yaptı. Sağlık sorunlarından dolayı memleketi Şanlıurfa’ya döndü ve Şanlı Reklam’ı açarak fırça ile başladığı reklamcılık hayatına teknolojiyi de katarak devam etti. Parkinson hastalığından dolayı mesleğini bırakmak zorunda kaldı ve emekli oldu.
Zafer Bal mesleğe 1977 senesinde başladı. Resim ve grafik yeteneğini lise yıllarında Modern Reklam adında bir firmada çalışarak değerlendirdi. İmkanlar elverse bile üniversite okumanın zor olduğu o dönemde liseyi bitirdikten sonra iş arayışına girmek zorunda kaldı. Daha sonra Stüdyo Cenk’te Kör İsmail lakaplı ustasıyla ve sonrasında Ali Kar ile çalışarak tecrübe kazandı.
1981 yılında üç ortak olarak ilk iş yerini açtı. Yetersiz imkanlardan dolayı ortaklık kısa sürdü. Sonrasında iki yıl kadar piyasada çalışmak zorunda kaldı.
1983 yılında açıkhava reklamcılığına başladı ve işin zorluğuna karşın bu işi İzmir’de belli bir seviyeye çıkarmayı başardı. İki yıllık tecrübesini değerlendirerek o yıllarda İstanbul’da popüler olan duvar reklamcılığını İzmir’de yapmaya başladı.
Zafer Bal, teknolojinin henüz fazla gelişmediği, ustalık ve el işçiliğinin mühim olduğu o yılları düşündüğünde saygı, sevgi ve gönül dostluklarının ön planda olduğunu hatırlıyor ve İzmir’de Bal Reklam adlı şirketinde sektöre hizmet vermeye devam ediyor.
Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak 1948’de Aydın İli Böcek Köyü’nde dünyaya geldi.
İlkokulu 1960’ta köyünde, ortaokul ve liseyi 1969’da Aydın Ticaret Lisesi’nde, üniversiteyi ise 1975’te Eskişehir İ.T.İ Akademisi’nde bitirdi.
Lise yıllarında amatör olarak yaptığı tabelacılığı üniversite yıllarında Apollo Reklam adıyla 1986’ya kadar devam ettirdi. Koç Holding, STFA, Hisarbank, Banker Kastelli, İstanbul Bankası ve orta ölçekli birçok firma ile çalıştı.
İş hayatı boyunca yetiştirdiği onlarca elemanının başarılarını görüp duydukça mutlu olduğunu dile getiren Zekeriya Özen, 2002’den beri Didim’de yaşıyor.
Başarıları;
19 Mart 1947 tarihinde 2. Dünya Savaşı’nın kıtlık yıllarında, fakir bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi.
1950’lerde dünyanın tüm kolonilerinde sömürge idaresine başkaldırış ile birlikte Kıbrıs’ta da EOKA örgütünün kurulması ve 5 yıl süren Rum-İngiliz-Türk kargaşa ve çatışmalarına tanık oldu. Ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu, ancak 3 yıl sonra 1963 Türk-Rum çatışmaları sonucu yıkılışıyla Türkler’in içine düştüğü yoklukları ve acıları yaşayan Zeki Taşçı, lise son sınıftayken eğitim hayatını mücahit- öğrenci olarak sürdürüp 1964’te liseden mezun oldu. 3,5 yıllık zorunlu mücahitlik döneminde harçlık çıkarma amaçlı olarak seyyar gazete satıcılığı yaparak, 1967’de yüksek öğrenim için İstanbul’a gitti ve burs için istemediği, benimsemediği bir eğitim görerek, 1972’de Orman Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. Aynı yıl İstanbul’da okuyan Işıl Taşcı ile evlenip Kıbrıs’a dönen Zeki Taşçı, Türk tarafındaki büyük işsizlik gerçeği içinde inşaat işçiliği dahil, muhtelif geçici işlerde çalıştı.
En son 1973’te, bir reklamevinde çalışırken mesai haricinde, eşiyle birlikte mağazalara vitrin dekorasyonları yapmaya başladı ve 1974 Şubatı’nın sonunda bu durumdan rahatsız olan işverenin işlerine son vermesi ile bir hafriyat şirketinin ofisini ortak kullanmak, ayrıca o şirkete sekreterlik yapmak ve üzerinden de kira ödemek koşullarıyla eşiyle birlikte Işıl Reklam’ı kurdu. İlk ofis mobilyaları; yine kendisinin, babasıyla birlikte yaptıkları bir masa ve bir duvar kitaplığı ile ofisin malı ve boyayarak adam ettikleri paslı demir sandalyelerdi (1 Mart 1974).
Ülkede had safhada olan işsizliğe rağmen ilk aylardan kiralarını ödemeyi ve karınlarını doyurmayı başaran çiftin işleri, ne var ki 15 Temmuz’da başlayan Rumlar arası çatışmalar ve ardından 20 Temmuz Barış Harekâtı ile tekrar sıfırlandı ve karın doyurmak için Zeki Taşçı’nın 6 ay süren mücahitlik dönemi yeniden başladı.
Kıbrıslı Türkler’in yaşamları yeni bir olgu ile yapılanırken ilk işleri Hürriyet Gazetesi Girne ofisinin tabelasını yapmak oldu ve aldıkları ilk para, ilk oğullarının doğum masraflarını karşılamalarına yardım etti. Bu dönemde mücahitlik sürerken Orman Dairesi’ne de mühendis olan Zeki Taşçı, geceleri nöbet, gündüzleri ise savaş nedeniyle yanan ormanların temizlik ve ıslahı ile ağaçlandırılması ve yavaş yavaş kıpırdayan iş ortamında, evin bir odasında, buldukça tabela işleri yaparak çalıştı. İşin gerektirdiği her tekniği (elektrik, zımpara, boya, fırça, kaynak, ahşap-plastik-metal işleri), bilmediklerini de öğrenerek uyguladı. 1976’nın sonunda mühendislik yaşamı son buldu ve tam mesai olarak kendi işine yöneldi. Kişisel olarak en çok başarabildiğini; işini en yüksek seviyede önemsemek, işe zamanında gitmek, işten zamanında çıkmak ve iş çıkışlarından itibaren işi, işle ilgili sorunları kafasından silebilmek olduğunu ifade eden Zeki Taşçı, iki defa emekli olmasına rağmen, biraz yavaşlayarak da olsa hala çalışıyor. (44 yıl)
Işıl Reklam’ın Gelişimi
1975-1976’da grafik bölümünü daha büyük bir ofise, evin bir odasındaki atölyelerini de kiraladıkları bir dükkâna taşıdılar.
1970’lerin ikinci yarısından itibaren her yıl KKTC fuar dekorasyonlarını, ardından 1980’lerde, Enternasyonal İzmir Fuarı’na katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 350 m2’lik teşhir pavyonunu (4 yıl süre ile) tüm donanım ve ekipleriyle birlikte İzmir’e giderek yaptılar.
1977 yılı sonunda 3. kez ihale edilen (ilk iki defasında sonuçlandırılmamış olan) Ercan Uçak Alanı reklam alanları ihalesini kazandılar ve Türk reklamcılığında ilk kiralık pano işini başlattılar. Zaten 1975’ten itibaren yapılan müşteri talebi doğrultusunda yol panolarını yapmaktaydılar. İhalenin kazancı ile 1978’de yeni açılan Lefkoşa Organize Sanayi Bölgesi’nde reklam tesisi temellerini atan ilk reklamcı oldular. Her yıl ilâvelerle tesisi büyütüp, makine parkurunu da geliştirerek reklamcılığı sanayileştirme yönünde öncü oldular.
1979’da kendi stüdyolarını kurarak Türk toplumundaki radyo reklamlarını yapan ikinci kuruluş oldu.
1980 yılının başlarından itibaren Avrupa, Amerika ve Çin reklam fuarlarını defaatle ziyaret ettiler.
1980’lerin sonlarında Türkiye Reklamcıları ile eş zamanlı olarak, bilgisayar destekli ilk plotteri Kıbrıs Türk tarafına getirttiler, ona bağlı olarak Alman Aslan marka folyoların bayiliğini aldılar. Yine aynı dönemde germe vinili ilk kullanan reklamcı oldular ve yavaş yavaş fırça işçiliğini (resimler hariç) azaltmaya başladılar. Bu arada şehir merkezindeki ofisi ve stüdyoyu da sanayi bölgesine taşıdılar.
1992’de ahşap atölyesi kurdular ancak Körfez Krizi nedeniyle üretime biraz geç başladılar. Bu arada pek çok da ekonomik kriz yaşadılar. 1990’ların ikinci yarısında market raf üretimine yönelik makine yatırımları ve Türkler’in raf ihtiyacını da karşılayabilecek ilk firma oldu.
2000’lerin ortalarında 1800 m2’lik mobilya teşhir ve satış mağazası inşa ettiler, ardından diğer şehirlerde hem reklama hem mobilya satışına yönelik şubeler açtılar.
Fuarları takip sayesinde teknolojik tüm yenilikleri (CNC rooter, lazer, plazma ve dijital baskı makineleri gibi) hep ilk getiren ve kullanan kuruluş oldu.
2000’lerin ilk yarısında ilk açıkhava kiralık reklam panoları uygulamasını başlattılar, bugün en geniş ağı (yüzlerce görsel alanı) olan bir kuruluş. Bu alanda prizmatik ve rollermatik panoları getirtip kullanan ilk firma oldu.
1997’den itibaren iki oğulları da reklamcılık eğitimi görmüş olarak şirkete katıldılar ve hemen eşit ortaklıkları tescillendi. Bugün Işıl Reklam Ltd. 4 direktörlü bir şirket.
Soğuk savaş yılları anlayışının egemen olduğu iş yaşamları dönemlerinden itibaren hep hükümetlerin ambargoları altında yaşamalarına rağmen, yıllar içinde pek çok (yüzlerce) çalışanları, iş arkadaşları oldu, bazıları onlarla başladı, emekli oldu ve bazıları ise hâlen çalışıyor.
Bugün sektörde çalışan pek çok tabelacı, reklamcı; ister usta, ister patron, ister işçi olsun ilk tecrübelerini Işıl Reklam’da kazanmışlardır denebilir. Geçici veya kalıcı çalışanlar arasında; iş adamı, doktor, politikacı hatta başbakan olanlar çıktı.
Pek çok rakip firma (Pepsi-Coca Cola, sigaracılar, gıda dağıtıcıları, araba markaları, beyaz eşya markaları, P&G-Unilever gibi) aynı dönemlerde Işıl Reklam ile çalışmayı hep uygun görebildiler; çünkü ilişkileri hep dengede tutmayı başardılar.
Her zaman iş etiğine önem verdiler, en iyi işi çıkarmaya gayret ederken her zaman yaptıkları işin arkasında durdular. Müşteriye zamanında dönmeye, işi zamanında yapmaya azami özeni gösterdiler. Bu arada çalışan iş arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde de dostluğa ve iş disiplinine, iş ahlâkına ve onların haklarına her zaman saygı gösterdiler, sosyal haklarını hep zamanında karşıladılar.
Tüm bunları yaparken de “çalışmak için yaşamak” yerine “yaşamak için çalışmak” felsefesini hep önde tuttular. Hobilerini, amatör düzeydeki sosyal, kültürel ve sportif etkinlikleri hiç ihmal etmediler. Bol seyahat ettiler ve dostluk ilişkilerini hep önde tuttular.
Günümüzde Işıl Reklam; tabela, grafik tasarım işleri yanında işyeri dekorasyon tasarımları ile mobilya üretimi tesis ve mağazasına, market-mağaza raf üretimi tesisine, ada geneli en büyük açıkhava kiralık reklam panoları zincirine, reklam malzemeleri satış deposuna sahip bir şirket olarak, 78 çalışma arkadaşları ve iki oğulun katılımları ile genişleyen bir yönetimle yoluna devam etmektedir.
23 Mayıs 1944 tarihinde İzmir’de dünyaya gelen Zihni Sevil, küçük yaşta babasının renkli sanat hayatından etkilenerek çocukluğunu kara kalem resimler çizerek geçirdi.
Tabelacılığa başlamasındaki en büyük etken olan rahmetli babası Cevdet Sevil, gençlik yıllarında Akhisar’da Güzel Cevdet, İzmir’de Arsevil, Gaziantep’te Sakkalı lakabı adı altında birçok heykel, değişik sanat eserleri yaptı. Atölyesi haricinde babasının evde yaptığı işleri de izleme imkanı bulan Zihni Sevil babasını 1960 yılında kalp yetmezliğinden kaybetti. Böylece hem babasını hem de öğretmenini kaybettiğini dile getiren Zihni Sevil, artık babasını izleme imkanı olmadığını ve yoluna yalnız devam etmek zorunda kaldığını belirtti. Tabelacılığa, profesyonel anlamda kendisinden başka tabelacı bulunmayan Antalya’nın Korkuteli kasabasında başlayan Zihni Sevil’in ilk yaptığı iş, bir bisikletin önüne 5 TL’ye Seval yazısını yazmak oldu.
Rahmetli babasının kendisine, hayatından “yok” ve “bilmiyorum” kelimelerini silmesini söylemesi üzerine gerek sanat gerekse tüm yaşamı olsun, ne yapmayı düşündüyse gerçekleştirdi. Gezmekle geçen yıllarının dışında askerlik hayatında da yine sanatı yer aldı ve askerliğini de sanatını icra ederek tamamladı. 1968 yılında Hindistan diye yola çıktığı yurt dışı yolculuğuna Kuveyt’te ara vererek, orada tabelacılık yapmaya karar verdi. Düzgün Arapça konuşamıyor, okuma yazmayı bilmiyordu ancak okumasını bilmese bile bir hattat gibi bakarak Arapça yazabiliyordu. Çünkü babası aynı zamanda hattattı ve Eski Türkçe biliyordu. Babasını çift kalemle hattatlık yaparken izleme şansı da olan Zihni Sevil için öğrenmek demek, gözlemlemek, gördüğünü beynine kaydetmek ve kaydettiğini uygulamaktı. Çünkü sözlüğünde yok ve bilmiyorum kelimeleri mevcut değildi. Tüm iş hayatı boyunca öğrenip uyguladıklarını kimsenin yanında çalışarak değil, kendi başına keşfederek öğrendi. Grafikerliği de babasının muhtelif uçlarla çini mürekkebini kullanarak gerçekleştirdiği çalışmalarını gözlemleyerek öğrenen Zihni Sevil duygularını şu şekilde ifade ediyor: “Tüm bu yaptığım dediğim her şey için Allah’a bana bunları gerçekleştirme gücü ve yeteneği verdiği için şükrediyorum.”
Seyahat için gittiği Kıbrıs’a yerleşme kararı aldıktan sonra, öncelikle bir ay süresince Er Reklam’da çalıştı ve daha sonra Sanayi Holding İşletmeleri adı altında bulunan reklam fabrikasında 1 yıl ustabaşı olarak görev aldı. Savaştan yeni çıkmış bir ülkede artık tabela işlerinin iyi gideceğine karar vererek Sanayi Holding’ten istifa etti. Kıbrıs’ta tabelacılık diye bildiği icra, reklamcılık olarak anılıyordu. İlk dükkanını Ramo Reklam adı altında açtı ve bu 1 yıl sürdü. Daha sonra ilk ortaklığını rahmetli Kemal Tunç ile gerçekleştiren Zihni Sevil’in, 5 yıl süren bir beraberlikten sonra 2. ortaklığı Direkoğlu Reklam’ın sahibi Fevzi Direkoğlu ile oldu ve 1980 yılında iş hayatına tek başına devam etme kararı alarak Gong Reklam adı altında çalışmalarını sürdürdü. 30 yıllık süren iş hayatında müşterilerine ve yaptığı her işe yaklaşımın temelinde babasından miras kalan, cama yazılmak için hazırlanmış, yağlı kağıt üzerine de yazılı hadis-i şerif olduğunu söyleyen Zihni Sevil, her ne iş yaparsanız insanlara değil Allah’a yapar gibi candan işleyin diye belirtti.
İSİMLERİ ULAŞAN, BİLGİLERİ GELMEYEN USTALAR
ADANA
1. Hasan Atalay KOÇAK (Saygıyla Anıyoruz)
2. Hikmet SİHAY (Saygıyla Anıyoruz)
3. Nazif BAZ (Saygıyla Anıyoruz)
4. Ömer TEPE
5. Özer ÖNENKÖPRÜLÜ
6. Rüstem TERZİ (Saygıyla Anıyoruz)
ANKARA
1. Abdullah TAKTAK (Saygıyla Anıyoruz)
2. Adil BAŞÇAVUŞ
3. Ahmet AKAR
4. Ali ÖZ
5. Celal YAPAR
6. Celalettin MOROVA (Saygıyla Anıyoruz)
7. Çetin LEVENTOĞLU
8. Erbakan BAŞARAN (Saygıyla Anıyoruz)
9. Erdal TEKİNDOR
10. Ertan BİLGİ
11. Fazlı ÇEVİK
12. Halil GÜVEN
13. Halis KAYA
14. Haydar TANSEL
15. Hayri URAS (Saygıyla Anıyoruz)
16. Hikmet ÖNER
17. Hüseyin KARATAŞ
18. Hüseyin TÜYSÜZ
19. İsmail AYDIN
20. Muharrem KÖLAY
21. Namık Kemal ÖZÇELİK (Saygıyla Anıyoruz)
22. Osman AYDIN
23. Ömer MUTLUTÜRK (Saygıyla Anıyoruz)
24. Özcan ASLANGÜL
25. Recep KAÇAR
26. Sefer SARI
27. Yavuz ERCAN
ANTALYA
1. Bilal DEMİR
2. Cemal KESEROĞLU
3. Erdem ÖZEL
4. Necdet SÜSLÜ
5. Nuri SEVİMLİ
6. Ramis ALIM
AYDIN
1. Abidin ŞİMŞEK
2. Erol KARAHALİL
3. Hayri İPEK
4. Tunay ÖNCEL
BİTLİS
1. Kadri DEMİRCİN
2. Ramazan TAŞDAMİR
BOLU
1. Kazım KARADOĞAN
BURSA
1. Mehmet BÜYÜKCOŞKUN (Saygıyla Anıyoruz)
2. Mehmet VAROL
3. Necdet ŞAPOLYO
4. Rahmi TOKAÇ
5. Semih BÜYÜKCOŞKUN
6. Süleyman GÜMÜŞ
7. Yılmaz ÇIRA
ÇANAKKALE
1. Sebahattin DİNÇ
2. Sadettin ŞAHİN
ERZURUM
1. Abdullah GÜLERCİ
2. Birol SÜMEROĞLU (Saygıyla Anıyoruz)
3. Hamza YAĞAN
4. Sadettin AYIK
ESKİŞEHİR
1. Hüseyin KIRBAŞ
HATAY
1. Alaattin ERSOY
2. Alaattin SÜRMELİ
3. Bekir KAYHAN
4. Fuat YILMAZ (1955 – 1975 Saygıyla Anıyoruz)
5. Hasan BULGURCU
6. Hüsnü KINIK (1954 – 1967 Saygıyla Anıyoruz)
7. Mehmet Ali TAHHUŞOĞLU
8. Mustafa AKBULUT
9. Nizamettin ORAL
10. Pertev AKSEVEN
11. Sabahattin SAHİLLİ
12. Tahsin GÜRSES
İSTANBUL
1. Ahmet ADANÇ
2. Ahmet ARABACIOĞLU
3. Ali KAYA
4. Bahri AKGÜN
5. Cemal KIYMAZ
6. Cevat GÖKÇEN
7. Cevat ULUCAN (Saygıyla Anıyoruz)
8. Ceyhun ALPTEKİN
9. Dursun ÖZFER
10. Emin SIRMAÇEKİCİ (Saygıyla Anıyoruz 11.8.2016)
11. Emin YÜKSEL
12. Erdoğan BAL
13. Erdoğan ŞENAY
14. Erkin DAMYILDIZ
15. Erol TOPÇULAR
16. Ersan ŞENER
17. Ethem ÇOBAN
18. Faruk SİRKAN
19. Fehmi SEVİNDİK
20. Fikri ŞAHİN
21. Garo MACERYAN
22. Güner SÖĞÜTLÜ
23. Hakkı ERALP
24. Halil KOLUKISA
25. Halit ÖZDENİZ
26. Hamdi BOYTORUN
27. Hıdır EYİDOĞAN
28. Hüseyin KARAMAN (Saygıyla Anıyoruz)
29. Hüseyin KARAKURT
30. İbrahim GÖCET
31. Kadir YİĞİT
32. Kazım EKİCİ
33. Kemal GARİP
34. Mehmet ETYEMEZ
35. Mehmet FİLİZ
36. Mehmet KIVILCIM
37. Mehmet ÖZBAKIR
38. Murat BARI
39. Mustafa BAKIR
40. Mustafa ÖZBAKIR
41. Nabi KAVURMACI
42. Oğuz YILDIZ
43. Sabri KÖSTENCE
44. Sait BALÇIK
45. Samim RABU
46. Sefer AYDOĞAN
47. Süha GÜLENAY
48. Şaban SÜRCAN
49. Şerif BEYTER
50. Tuncay ERSOY
51. Turgay KOCASİRKECİOĞLU
52. Turgut SAKARYA
53. Yaman BOLAT
54. Yavuz PEKER
İZMİR
1. Ahmet ZAĞNOZ
2. Ali KAR
3. Bahtiyar GÖKNAR
4. Halil ATLAS (Saygıyla Anıyoruz)
5. İbrahim KORAL
6. İrfan ÖZBİLGİÇ
7. İsmail İLK
8. Kemal Bekir ÖZGÜL
9. Kemal ÜZÜMCÜ
10. Mehmet UMUL
11. Mustafa ATLAS
12. Oktay KİRAZ (Saygıyla Anıyoruz)
13. Osman AYDIN
14. Şevket DEVA
15. Turgut KAHRAMAN
16. Ümit ELÇAĞLAR
KARABÜK
1. Sebati KESKİN
2. Necati KESKİN
KAYSERİ
1. AHMET GAYRETLİ (1926-2015 Saygıyla Anıyoruz)
2. Arif GÜRPINAR
3. Efendi AYDIN
4. Halit UNİTES
5. Hasan GÜRPINAR
6. Mustafa ERCİYES
7. Mustafa KAYIŞ
8. Mustafa SAVRUK
9. Ömer DUMLU
10. Selahattin SÖNMEZ
KIBRIS
1. Erbay EMİNOĞLU
2. Kemal TUNÇ (Saygıyla Anıyoruz)
3. Osman ERBİLEK (Saygıyla Anıyoruz)
4. Salih BAYRAKTAR
KIRKLARELİ
1. Adnan DALKIRAN
2. Nazmi ARPAK
KOCAELİ
1. Ahmet SAYIN
2. Alaattin SOYDAŞ (Saygıyla Anıyoruz)
3. Cemal SOYDAŞ
4. İsmail ÇALIM
5. Ömer Haluk ŞENBAŞ
6. Yusuf Kenan SAYIN
KONYA
1. Ahmet YAMAN
2. Ali ALTAY (Saygıyla Anıyoruz)
3. Ali ÇEVİK (Saygıyla Anıyoruz)
4. Ali TOPBAŞ
5. Ali YILMAZ
6. Cavit TURAN (Saygıyla Anıyoruz)
7. Celalettin GÜLERYÜZ
8. Hüseyin AKÇAPINAR
9. Hüseyin ÇAL (Saygıyla Anıyoruz)
10. Mehmet OKUTAN
11. Mustafa ÇAL (Saygıyla Anıyoruz) 03.02.2020
12. Mustafa TOKER
13. Nedret BAYRAM (Saygıyla Anıyoruz)
14. Ömer USUL
15. Rafet BAYRAM
16. Recep OKUTAN
17. Salim İNCE
18. Sami YAĞCI
19. Turan DİNÇER
MARDİN
1. Şehdavut BALLI
2. Yusuf KIZILTEPE
MALATYA
1. Eşref DEMİRCİ
2. İsmet AKÇA
3. Mehmet DEMİRCİ
4. Ömer Ali ÇİMENDAĞ
MUĞLA
1. Halil İbrahim AKBAŞ
2. Kadir KOZAKBAŞ
3. Serdar BAŞAR
4. Süleyman ALKAYA
5. Şafak BALKAYA
MUŞ
1. Abdullah KORKMAZ
2. Bedrettin AKALIN (Saygıyla Anıyoruz)
3. Hasan SUR (Saygıyla Anıyoruz)
4. Mehmet Nuri ENSARİOĞLU
5. Zafer ULUN
NEVŞEHİR
1. Halim RENKÇİ (Saygıyla Anıyoruz)
2. Halim TAŞÇI
3. Mehmet SOYTUTAN
4. Mustafa AYDALGA
5. Mustafa ŞENYÜZ
6. Müşteba ARTUK
SAKARYA
1. Sabit ARSLANTAŞ
2. Vedat KILIÇ
3. Yusuf YILMAZ
4. Zafer BOZ
SAMSUN
1. Burhan KOÇ
2. Haluk ÇELİK (Saygıyla Anıyoruz)
3. M. Erol TİRYAKİ
4. Mehmet ÇELİK (Saygıyla Anıyoruz)
5. Mehmet DAĞISTANİ (Saygıyla Anıyoruz)
6. Necmettin KAPLAN
7. Oğuz CENGİZ
8. Temel BEDİR
9. Teoman ÇELİK
10. Vedat ÇELİK (Saygıyla Anıyoruz)
11. Yaşar Yatkın
12. Yılmaz Baş
13. Yüksel CENGİZ
TEKİRDAĞ
1. Recep HAZAR
TRABZON
1. Hamit SAĞIR
2. İlyas OKUMUŞ
3. Yakup AYAR
VAN
1. Ahmet DENİZ
2. Turan ÖZPINAR
ZONGULDAK
1. Ahmet OKTAY